ONDAN GELEN: ———————
Merhaba Kıymetli Kardeşim, Muammer Abi.
Uzun yıllar, ülkemizin muhtelif tarımsal üretim yerlerinde, yaptığım arazi çalışmalarında gözlemlediğim ortak paydada şu cümle oluştu:
Üreticiler hala babadan kalma usuller ile tarım yapıyorlar. Nasıl ki teknolojide devrim niteliğinde yenilenmeler yaşanıyor ise, tarımda da yenilikler yaşanıyor. Üreticilerimiz bu gelişmelerden bîhaberdir. Çiftçi hâmisi gözüken Ziraat Odaları, üreticilere bilgi ve uygulama bazında birşey vermiyorlar. Birçok çiftçi ile konuştuğunuzda, "evet bizden aidatlarımızı alıyorlar, o kadar" diyeceklerdir. Kamuya baktığımızda Tarım İl, İlçe müdürlüğü, Çiftçi Eğitim şube, Bitki Koruma şube müdürlüğünde görev yapan zatlar, alana inip çalışma yapmıyorlar. Çiftçiler oraya gidip destek istediklerinde gelmiyorlar. Ziraat Fakültelerindeki görevliler "bizim işimiz o değil, orası Tarım İl Md.’nü ilgilendirir diyorlar. Bu sefer üretici, bölgesindeki zirai bayiine gidiyor. O da "ben, benden başkası bu işi bilmez" havası ile, ticari kaygı ile onları yontuyor. Verimi az, giderleri fazla olan üreticilerimiz, bir türlü silkinemiyorlar. Zavallı çiftçi de ne yapsın, çar naçar deneme yanılma yöntemini kullanıyor. Tarım Bakanlığı 1000 köye 1000 Ziraat Mühendisi projesi yaptı. İyi bir yere girememiş boşta olan insanlar işe alınarak sahaya sürüldüler. Tecrübesi olmayan bu insanlar arazide heder oldu. Kitaptan bakarak iş yapmaya başladılar. Son zamanlarda bakanlıktan tarım danışmanlığı desteği geldi. Bu danışman insanlar da o kadar acemi ki, köylüler tarafından alay konusu oldular. Bütün geçimi ve nafakası araziden olup başka bir işte çalışmayan çiftçiler, bitkiden anlamayan bu insanlara güvenmediler. Biz dahi gitsek oralara, çiftçi önce, çaylı muhabbet ederken, farkettirmeden, karşısındakini sınıyor. Güvenir ise söylediklerini yapıyor. Az değil, güzel ülkemizin % 37’lik bir kısmını köylüler oluşturuyor. Düşünebiliyor musun abi ekonomik kaybımızı.
Ahiret hayatında herkese, neden değil niçin yaptın, veya yapmadın diye sorulacak. Biz de nasib olunan bu zirai bilgileri gittiğimiz yerlerde uyguluyoruz çok şükür.
Örnek olarak; güzel ülkemizde çok tarımı yapılan buğday (ekmeklik beyaz)da
Türkiye ortalaması: Dekara (1000 m2 de ) 300 kg
Bizim yönlendirmemiz ile: Dekara (1000 m2 de ) 1150 kg
Büyük fark var.
Seracılığı, diğer meyve, sebzeleri burada saymıyorum. Birlikte çalışıp, çok iyi verimler aldığımız o insanlardan buğulu gözleri ile "ALLAH razı olsun" sözünü almak; bir de hediye olarak onlara, İlmihal vermek ne demek, bilirsiniz Abiciğim. O insanlara yaz, kış yardımcı olmak müthiş bir nasip bize diyorum. Dünyanın parasını dökseniz belki bu samimi duayı alamazsınız. Biz para için değil, sizin söylediğiniz meşgale için de değil. Bilgilerimizi, yeni tarım tekniklerini ALLAH rızası için, (inovasyon) çiftçimize aktarmaktır gayemiz.
Hayat çok hızlı akıp gidiyor. 25 yıldır canım Türkiye gazetesi, yayınları, yazarları, Abileri ile İzmir’deki ailemizde birlikteyiz. Sizlere çok dualar yaptık yapıyoruz.Dualar karşılıklıdır.
O gün de müsait bir zamanımda sitenin 3. yaşa geldiğini öğrendim. Tebrik ile birlikte, tarım işini yapıp, iyiye ulaşmak gayesi güden kardeşlerimize, içimde hep bir iyilik yapma kurgusu ile bir çağrı yapmak istedim. Kimlere hizmet yapmıyoruz ki. Abiler bundan yoksun olmasın dedim. Sitenin imkanları dahilinde bu yayınlanır ise mail adresimden bana ulaşabilirler. Amacımız maddiyat değil çok dua almaktır. Vesile olanlardan ALLAH razı olsun.
Selam ve Dua ile
İlyas Çaylı / İzmir
CEVAP: ——————————-
Allahü teala razı olsun abicim 🙂
Bu mektubu aynen yayınlayayım mı?
Veya aynen gruba dağıtayım mı?
Tekrar gözden geçirip bana bildirirseniz, derhal 🙂
İzmir’den kimler var ortak tanıdığımız?
Bir de bu verimlilik konusu…
Gübreleme faciasını önlemek konusunda da çalışmalar var mı?
Köylünün çoğu; "ne kadar atarsam kâr", "ben çok atayım da ne olur ne olmaz" veya "nasılsa başka bölgelere satıyorum" diyor hala…
Biri böyle konuşuyor…
Bunu söyleyince diğeri de:
"Başka bölgeler de başka ürünleri sana satıyor", diyor…
Yani herkes kendi üretip, kendi yemekten endişe ettiği ürününü başka bölgelere gönderiyor!..
Bu konu çok önemli değil mi?
Epey zamandır, Çağlar konusunu (biliyorsunuzdur sanıyorum) anlatırken insanlara, benzer şeyler konuşuyoruz da onun için özellikle vurguladım…
Hatta vitaminler konusunu getiren, dünya savaşından miras kalan gübreleri…
Yani yapılmaya başlamasını… Bomba ham maddelerinden gübre yapılmasını… Toprağın zehirlenmesi…
Neyse, bu sizin konunuz.
Selamlar, hürmetler…
M:)
ONDAN GELEN: ———————–
Allahü teala sizi de razı olanlardan eylesin. Amin.
Abicim, zahmet olacaktaktır, lütfen, tasarruflarınıza bırakıyorum.
Ortak tanıdığımız İzmir’den giden Abiler:
Ataullah Arvas, Resul İzmirli, Muhsin Abay, Fevzi Kahraman Abilerimiz.
Ataullah Abi ile gazetemizde bir ara bölge haberlerinde, belirli dönem çıkan, tarım sayfasına yardımcı olmuştuk.
İzmir’de ise, başta, Yusuf Ziya Yalçın, Osman Dal, İsmail Kahraman, Necati Bahçeci, Yaşar Hışıl, Mustafa Kandeniz, Osman Karaosman, Menaf Günaydın, Mustafa Felek ve diğer kıymetli canım abilerimiz.
Biz, İzmir/ Bornova
Verimlilik,türk tarımında çok büyük kayıplarda.
Yine bir örnek; ülkemizde zeytin meyvesi ağaç başı ortalaması: 13,6 kg / Ağaç
Olması gereken meyve ağaç başı ortalaması: 80.0 kg / Ağaç’dır.
Biliyorsunuz Abi, biz zeytin meyvesinde verimlilikte dünya rekoru kırdık. 6500 kg (6,5 ton) verimi 1 sene sonra 75000 kg (75 ton)a çıkardık. % 100 verimden çook fazla. Elbetteki hamdolsun Rabbimize, biz, sebeplere yapıştık. Bu konuda havalı olan İspanyol ve İtalyanlar’a tabiri caiz ise nal toplattırdık.
Gübreleme konusu ise bilinmeyen denklem misali, güzel ülkemizin en önemli konusu. O kadar çok toprak tahlil laboratuvarları açıldı, hatta parasal destek verildi, ama köylü kardeşimiz yaptırmadığı gibi, gelsin devlet memuru arazimden alsın, ataleti gösteriyor.
Bir Örnek;
Niğde de kışlık patates yetiştirilir. Dekara 200 kg şeker gübresi denilen Azot içerikli % 21 lik Amonyum Sülfat gübresi atılıyor. Normali en fazla 50 kg dır. Hasat olunan patates tezgaha indiğinde raf ömrü (çok atılan gübreden dolayı) düşük olduğundan, hem çabuk buruşuyor ve hemen filizleniyor. Bundan dolayı ihracatçı patates ihracatı yapamıyor. Köylü zannediyor ki ne kadar gübre atarsam o kadar ürün alırım. Bu olayı da tüm o bölgedeki zirai unsurlar seyredip büyük vebal alıyorlar. Ülkemiz oldukça büyük ve her bölgenin insanlarının seciyelerini farklı görüyorum. Bazı yerde yumuşak üslup yerine sert uslup onları yönlendirmeye yaradığı gibi bazı yerlerde ise yumuşak hatlı olmak iş gördürüyor. Pedagojiyi yöreye göre balans yapmak gerekmekte.
Diğer konuları da sizi sıkmamak kaydı ile yazıya dökebilirim inşaallah.
Selam ve Dua ile
İlyas Çaylı