Miyaav! [19 Aralık 2008 Cuma]

Kedi sevgisi doğuştan gelir…
Harmantepe’deki kedilerin bile isimlerini hatırlarım: İsmiyle müsemma Duman; tevellüdü kesin benden daha eski Dede ve o sıralar benim gibi bir yavru olan, siyah beyaz yamalı Boncuk. Ki eliyle kapıyı bastırarak Dede’yi içeri sokmazdı; bir yaşlı erkek için ne acı durum!..
Aynı bahçedeki ilk görevim: “Sakın civcivleri kaptırma!” tembihi üstüne bir asker gibi ayakta pür dikkat nöbet bekleyişim. İlk gördüğüm kedi daha yaklaşmadan elimdeki sopayı fırlatışım; sopanın da başka işi yokmuş gibi, gidip tam beline denk gelmesi… Ve o hayvancağızın ön ayaklarıyla çekerek kendini bahçeden götürmesini içim sızlayarak seyredişim!
Aynı evin mutfağında balık kızarırken koku çıksın diye açık duran kapı. Karanlığın içinde ikişer ışık notası gibi parlayan kedi gözleri…

Yine o yıllarda, bir kedinin rahatı bozulmasın diye kesildiğini dinlediğim elbise…
Bir çocuk için ne kadar önemlidir; sevdiği bir şeyin başka sevdikleriyle ilişkilendirilmesi. Ki Ebû Hüreyre efendimizi [Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” bir gün eteğinde kedi yavrusunu severken görerek, bu ismi vermişti. Kediciğin babası demektir.] sevmemem asla mümkün değildir!

Erkek kediler genellikle bir veya iki renkli olur, iri kafalıdır; çocukken öğrenmiştim. Dişilerse çok renkli, küçük kafalıdır, daha sokulgandırlar. Doğuracakları zaman kendilerine yer ararlar. Ben de yardım ederim: İncirköy’deki evin yola bakan camını açıp, arka odadaki dolabın içinde Minnoş’a yer bulurum. Çamaşır ve benzeri eşyalarımızın üstüne doğurulmuş bir sürü çipil gözlü yavrumuz olur. Durumu fark ettiği andan itibaren annem, kafamı kırmak için çok uğraşır ama beni yakalayamaz!

Bu kedi konusu sardı, belki devam ederiz. 🙂
 

Stop
Muammer Erkul
19 Aralık 2008 Cuma

11 yorum

  1. Sıcacık, samimi, çocuk masumiyetinde ve ne kadar, ne kadar, ne kadar kaleminize has, gönlünüze has bir eser!
    Gönlünüze sağlık…:-)

    ŞAHİKA

  2. Hayırlı cumalar… Ben de kediler hakkında bir şyler söyleyeyim: Yakın bir akrabam olan bayan yıllarca evlenmedi, kedilerini de yanında götürmek istediği için:-) Ben de bir kere kediler tarafından tırmalandım seviyorum diye galiba fazla sıkmışım:-) Olsun yine de insana en yakın hayvanlardan kediler… Meşhur bir söz var “İnsanları tanıyalı kedileri daha çok sevmeye başladım!..” İtiraf edelim yavru kediler de çok sevimli hani:-).

    SEVİL

  3. Bu yazı bana bizim kediyi anımsattı. Ankara Kedisi. Adı gibi Pamuk 🙂
    Özelliği, kulaklarının duymaması. Şirin olduğu kadar yaramazdır da. Evde yalnız kaldığında dağıtır ortalığı.

    “Kediler nankördür” derler; doğru mudur acaba?

    Sevgiler Kere Sevgiler 🙂

    HÜSEYİN

  4. Kedileri, daha çok ta yavru kedileri çok severim. Ama annem inanılmaz derecede korkar kedi yavrularından, çok komik ama gerçekten de korkuyor. O sevimli yavrucakları görünce, korkudan bayılacak gibi olur. O yüzden ben hep gizli kapaklı severim kedi yavrularını, bizim bahçeye alışmasınlar diye onlara yiyecek bile veremem, daha doğrusu annem vermediğimi sanır 🙂 Ama bir kaç yıl önce bizim bahçede bir yavru kedi gezinir oldu, zavallı hayvancağızın kuyruğunun yarısı yoktu. Önceleri anlayamadık ne olduğunu, yarasına ilaç sürmeye çalıştık ama o bize yaklaşmadı. Uzun uğraşlar sonucu (belki birkaç ay sürmüştür) yavrucuk bize yakınlaştı, verdiğimiz yiyecekleri yedi. Adını Mestan koyduk, Mestan bizim bahçede krallar gibi yaşarken bir gece galiba başka kediler tarafından bir gözü kör edildi. Ona da ilaç filan sürdük ama fayda etmedi. Ve bizim Mestan yarım kuyruğu ve tek gözüyle hayatını devam ettiriyordu. Çoğu zaman imdat çığlıklarını duyup da gecenin bir yarısı yatağımızdan kalkıp, bahçedeki armut ağacına çıkıp onu başka kedilerden kurtarmaya çalıştığımız bile olurdu. Çünkü doğruca o ağaca çıkıp bağırmaya başlıyordu. Bazen nerden buluyordu bilmem ama yılan yavrularını yakalayıp getiriyordu, sanki bize “Bakın ben bunları öldürüyorum” dercesine bir havalara girip geziyordu yanımızda. Gerçekten insan hayvanlarla iç içe olunca onların her hareketinin anlamını çıkarabiliyor. Biz de öyle anlardık Mestanı. Sonra Mestan bir kaç gün kayboldu. Galiba sansarlar tarafından öldürülüp, üzeri çalılarla örtülmüş (sansarlar öyle yaparlarmış) olarak bulduk onu arka bahçede. Tabii ki ağladık da, ona bahçede bir mezar yapıp gömdük. Mestan’ın bizim bahçede ve gönlümüzde yer edinmesinin başta en büyük sebebi, o yavru halinde yaralı kuyruğuydu. Sonradan öğrendik ki bir komşumuz civcivlerini yediğini sanarak Mestan’ın kuyruğunu keserle kesmiş. Ama Mestan asla civciv yemiyordu, onu Mestan’a çok benzeyen başka bir kedi yapıyordu. Hayvanların bile yanlış anlamaya kurban gidenleri oluyor işte. Konuyu çok uzattım ama Muammer abi kedilerden bahsedince Mestan geldi aklıma, aslında Mestan’la olan anılarım çok ama şimdilik bu kadar yeter sanırım.
    Sevgiler herkese…
    [Soru: Karışık renkli bir dişi kediydi Mestan, değil mi? M.]

    ASLI

  5. Kedilerle ilgili bir acı anım da benim var ama, kedimize zarar veren kişi hayatta olmadığı için, günahına şahitlik yapmak istemediğimden yazamıyorum.
    Kedimiz yoğurt tencerelerini devirmişti sanırım, çocuktum…
    Kedimiz; anında…
    Rabbim af eylesin o amcayı da inşallah.

    İkincisi de;
    Benim de bir kedim vardı bir zamanlar.
    Şeker mi şekerdi.
    Yavru iken almıştık onu sokaktan.
    İp yumaklarıyla nasıl da zevkle oynardık onunla. Koynumuzda uyurdu hep.

    Taşınma durumumuzda kedimizi de götürdük ama, evde bakım olduğundan, bir hafta kadar evimize yerleşememiştik.
    Çalışıyordum ve bir yakınımızda kalıyorduk.
    Kedim kayıptı, ne olduğunu bilememek beni çok üzdü.
    Sokakta her gördüğüm kedi o zannediyordum fakat o değildi…
    Yıllar geçti hâlâ nerede kedi görsem, o kedim gözüyle bakıyorum.

    Tebrikler Muammer Erkul.
    Hoş birşeyler yazmak isterdim ama, anılarım acı çıktı şansınıza.

    Başarılarınız ve esenliğiniz daim olsun inşallah.
    Saygımla ve dualarımla selamlar…

    SULTAN YÜRÜK

  6. Hayır Muammer abi, Mestan karışık sarı ve beyaz renkli bir erkek kediydi. Annemin korkusu yüzünden dişi kediler yavrular diye onlara fazla yakın davranamıyoruz maalesef.

    ASLI

  7. Sabah gördüm bu yazıyı, fazla vaktim yoktu ve aklıma o kadar çok şey geldi ki kısa kesemem diye yorum yazamadım.:-) Şimdi tekrar açınca gördüm ki herkesin çok güzel ve uzun uzun anıları var anlaşılan kedilerle ilgili.

    Kediler, köpekler, kertenkeleler, kaplumbağalar, kurbağalar, yılanlar ve hatta kirpiler, yarasalar, çakallar hakkında mevcut olan anılarımı yazmayayım ama bütün hayvanları çok çok çok seviyorum…

    SULTAN GÜL

  8. Böyle yazıları okudukça içim gidiyor, ben de bir kedim olsun istiyorum…
    Olsun, diyorum. Kedim yok ama kedili yazılarımız var. Okudukça kendimi avutacağım artık…

    E.SABAH

  9. Ne tesadüf! Bizim ailede de eşim kedilerden çok korkar. Korkmak ne kelime o şirin kedi yavrularını görse bile tir tir titrer. Ama çocuklarım kedilere bayılır.
    Büyük oğlum, “baba, eğer sınavda başarılı olursam bana ne alacaksın?” diye sordu geçen sene. “Ne alayım oğlum?” diye sordum. “Bir kedi isterim” dedi. Ben çoktan razıydım da eve nasıl sokacaktık ve nasıl bakacaktık. Gizli bir anlaşma yaptık. Bir müddet balkonda bakacak, annesi alıştıktan sonra arada bir eve sokacaktık. Eğer annesi alışmazsa, kediyi garaja indirecektik.
    Bu anlaşmadan sonra arayış başladı. Oğlum sınavını geçmişti, sözünü tut baba diye etrafımda dönüyordu. Ben belki unuttururum diye kendilerine civciv aldım. Balkonda leğenin içerinde büyüttük, koca tavuk oldu. Yumurta bile vermeye başlamıştı. Ama ne yazık ki bu çaba, kediyi unutturmaya yetmedi. Zorunlu olarak etrafta kedi araştırır olduk. Bir ara, bir arkadaşın Van kedisinin doğum yaptığını öğrendik. Bakamadığı için yavruları dağıtıyordu. Biz de hemen bir tanesine talip olduk.
    Ne şirin yavrucaktı. Yumuşacık tüyleri vardı. Sıcacık bakıyordu. Aldık eve getirdik. Tabi, eşimin yüzü bembeyaz. Korkudan tir tir titriyor. Baktık olmayacak balkona çıkaralım dedik. Ben ömrümde ilk defa bir tavuktan bu kadar güçlü ses çıktığını duydum. Nasıl bağırıyor, nasıl ortalığı ayağa kaldırıyor. Minicik kedi yavrusundan nasıl korkmuşsa? Eve sokuyoruz eşim, balkona götürüyoruz tavuk!.. Ve sonuç olarak ne yazık ki kediyi annesinin yanına götürdük.
    Ve bize de resimleri yadigâr kaldı. Oğlum arada bir resimlerine bakıyor ve bize büyüyünce kedisi olacağını söylüyor. Ben de yüreğimizi sığdıramadığımız bu sefertası apartmanlara sürekli isyan ediyorum.

    GÖKMAVİ/SAMSUN

  10. Yazılanlardan anladığım kadarıyla, sevgi ailemizin birleştiği bir nokta da “kedi sevgisi” galiba… 🙂
    Ben de kediyi çok severim, hatta sarmaş dolaş yavruları falan görünce deli olurum. Ama kedim yok maalesef 🙁 Yani “bir kedim bile yok”… 🙂 Bir ara eve, hem de bir “bayan” kedi alıp, birkaç kuşak kedi ailesi oluşturmayı bile istiyordum ama şimdi göze alamıyorum. İlgi, bakım ve her daim “sevgi” isteyen bir hayvan… Bahçeli evlerde dert değil ama bir apartman katında çok zor diye düşünüyorum.
    Kediyi koynumda uyutacak kadar yakınıma alamasam da, uzak da değildik. Kedili hatıram çoktur ama hoşuma gidenlerden biri; dedemlerin bahçesinde, kedilerin bir yerden bir yere gitmek için takip ettikleri bir güzergâh vardı. Ordan geçen kedilerin mutlaka uğrayacakları o yere “kedi lokantası” yapmıştık 🙂 Artan yemekleri oraya koyardık; hem yemekler ziyan olmazdı, hem de kediler doyardı… Tabi benim “ben yiyeceğime onlar yesin” diyerek gizlice yaptığım özel ikramlarım da olurdu…
    Kedili günler dileğiyle 🙂

    KARANFİL

  11. Bir kedisever de benim.
    12 yıl benimle yaşayan kedim ölünce (ve ben evlenip de eşim kedilerden hoşlanmayınca) uzaktan bir sevgi olarak kaldı. Fakat anneme fena bulaştırmışım kedi sevgisini. Ben gelin olup evden çıktıktan sonra kedileri evladı bildi. Tüm sokak kedilerine annelik ediyor. Hem de ciğerlerini, yemeklerini pişirerek veriyor onlara. Çiğ yerlerse hasta olurlar diye. Bypas ameliyatına girerken bile babama “aman kediler aç kalmasın onları doyur yokluğumu hissettirme dedi… Kedi mübarek hayvandır. O sadece Allah’a şükreder. Yalakalık yapmaz. Ve sanılanın aksine öyle de vefalıdır ki.

    NUR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir