Müzeler Günü(!) [09 Mayıs 2010 Pazar]

Anneler Günü geldiğinde canımı ne acıtıyor biliyor musunuz? Anneleri hatırlamak!
Anneler nasıl unutulur?

"Hadi annemizi hatırlayalım bugün!..”, “Hadi sevgilim, annemize kendimizi hatırlatalım bugün!..”, “Hadi çocuklar, hazırlanın da anneme sizi göstereyim bugün!..”

Anneler günü; annemiz ve kendimizdeki durumu/değişikliği görme/gösterme günü ise… Ve yani eğer bu gün olmasaydı evlat-anne ilişkileri kopacak, bitecek idiyse;
..işte insanı nefessiz bırakan bir dehşet!
Veya mahvolacak toplumların dehşetengiz hakikati!
…..
Anneler gününde sıkça geçen “hatırlamak” kelimesinin neden canımı acıttığını anlatabiliyor muyum? Ve acaba anlatabiliyor muyum; her günün ayrı bir “anneler günü” olduğunu?

Her mağazada hediye kampanyaları ve çoğu evladın elinde annelerine alınmış hediye paketleri… Peki, acaba hangi evlat “annelerinin kendilerinden hediye beklediğini” sanmaktadır ki?
Hâlbuki anneler; sadece sevgi bekliyor, ilgi bekliyor ve evlatlarına verdikleri emeğin idrak edilmesini bekliyor… Hediye almakta gösterdikleri sevinç bile; evlatlarının hediye alırken dahi olsa kendilerine yöneldiklerini, kendilerini düşündüklerini bilmelerinden gelmekte…

Evet, bugün anneler günü.
Peki yarın?..
Geçenlerde “Müzeler Haftası” vardı. Girişleri ücretsiz olan müzelere ziyaretçi akını oldu…
Ya sonraki gün?

Evet, bugün de anneler günü…
Fakat yarın da ve sonraki gün de, hatta daha sonraki günlerde de; annelerimiz kapalı değil, ücretli değil!..

Her yıl yazmaya çalışırım şu sözleri:
Anneler…
Evlatlarınız adına “bugününüzü de” kutluyorum.
İyi ki vardınız ve bizler sizde var edildik…
Ellerinizden öpüyorum.
Ve “Cennet kokan” ayaklarınızdan!

Stop
Muammer Erkul
09 Mayıs 2010 Pazar

 

4 yorum

  1. Ben de ‘cennet kokan’ ayaklarınızdan öpüyor ve yarın da gözümüzün bebeği, gözünüzün bebeği olduğun(m)uzu belirtmekten mutluluk duyuyorum.

  2. Anne canımızın yarısı, insan canının yarısından vazgeçebilir miydi?
    Bir uzvunu bir kaç dakikalığına da olsa yok sayabilir mi insan, yapabilir mi bunu, hayır yapamaz, peki Annelerimizde bizim bir organımız, parçamız, yarımız değil mi?
    Dokuz mayıs Timaş avm.de Darülaceze Annaeleri vardı. Hepside sevilesi anneler, can parçaları, hepsi de sevgiye, şevkate muhtaç.
    Canımın içine sokarcasına sımsıkı sarılıyorum onlara ve hepsini koklaya koklaya kocaman öpüyorum defalarca.
    Allah’ım diyorum şükürler olsun sana bana bu günü yaşattın ve çok şanslı buluyorum kendimi.
    Ağlıyorum daha fazla dayanamayıp, üzülüyorum ve bana
    ‘sen ağlarsan biz üzülürüz’ diyor hepsi. Hemen gözyaşlarımı silip, içten kocaman gülücükler dağıtmaya başladım onlara.
    ‘gel yanımıza olur mu?’ diyor hepsi birden.
    İçim acıyor, parçalanıyor, nasıl gitmem böyle hayır duasına sahip olduğum insanların yanına.
    Sizi çok seviyorum ve benim size ihtiyacım var…

  3. anadır! güneştir ısıtan, buluttur temizleyen, gecedir örten, gündüzdür uyandıran… her halükarda sevendir/ karşılıksız…

    demem odur… anadır!

    bir adım attığında yüreğinedir… koştuğunda geleceğine/ ama sen büyürken-gidendir aslında o! ben bu yüzden büyümeyi hep reddettim! görmesini istemedim annemin büyüdüğümü. çünkü büyüdüğümü gördükçe gidiyordu o!

    ona diyemedim kal, üzülürdü çünkü…

    ben ona gitme hiç diyemedim…

    o ne gitti ne de kaldı!

    (üstadım yazıyorsunuz ama farkında değilsiniz-bir de yazdırıyorsunuz)

    tebessümlerin çoğalması dileğiyle…

    emre onbey

  4. Tabi ki Anneler Günü’n kutlu olsuuun 🙂
    Bizler büyümeye muhtaç küçücük birer yavru (yahut fidan) isek; bizi tay tay deyip yürüten, santim santim büyüten SEN’sin çünkü…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir