Saçı başı yolunmuş, yerlere yıkılıp toza bulanmış, hırpalanmış ve tırmalanmış olan turist elinin tersiyle de patlayan dudağını siliyordu.
“Var ben olmak Musliman, ne oluyorsunuz size?” diyordu.
Yaşlı bir adamın ardına sığınmış; irileşen mavi gözleriyle, korku içinde diğerlerine bakıyordu.
-Dinlemeyecekseniz sormayın, dedi o yaşlı adam. Boşuna anlattırmayın bana!
-Anlat, dediler. Anlamak için dinleyeceğiz, söz…
-Yetmişli yıllara kadar böyle bir problem yoktu…
Üzerinde Kâbe-i Şerîf, Mescîd-i Nebevî olan halılar vardı elbette, ama onları alanlar duvarlarına asarlardı.
Herkes bilirdi ki; sûret asıl gibidir. Resmine saygı göstermek, aslına olan saygıdandır…
-Doğru, dedi biri. Bizim takımın oyuncularının resmini çiğnemişlerdi de, stadın önünde harp etmiştik!
Ne oldu peki yetmişli yıllarda?
-Tekstilin geliştiği ülkelerde seri üretim başladı.
Büyük çaptaki bu üretime pazar arayanlar Müslüman hacıları fark ettiler. Mübarek resimler bulunan duvar halılarının yanına makine halılarını da koydular.
Bunlar o kadar ucuzdu ki isteyen istediği kadar alıp hediye götürebiliyordu. Bazıları memleketlerine götürdükleri bu küçük halılar üstünde namaz da kılar oldu.
Onları görenler; “hacılar da kılıyor” diyerek, duvarlara asılması gereken “Kâbe’li halılar” üstüne basmaya başladı. Bütün bid’atler gibi bu da hızla yayıldı! Namaz kılan çoğu kişi kutsal görüntülerin üzerine çıkıp oturmaya alıştı!
Şimdi, Müslüman olmak istediği için; sizlerin yani Müslümanların yaptığını yapmaya çalışan şu turisti neyle suçluyorsunuz?
Kâbeli seccade bulamamış ve bir Kâbe posteri almış.
Sizler gibi yere koymuş, basmış üstüne, sevinçle hopluyor, Müslüman olmaya çalışıyor!
Sizlere benzemeye çalışıyor!
Bunun için mi dövüyorsunuz adamı?
Dayakçıların başları önlerindeydi
Az önce Kâbe resminin üstündeki turisti indirmeye çalışanlar, şimdi Kâbe resimlerinin üzerlerinden kendileri inmeye başlamışlardı…
Fakat turist şaşkınlık içindeydi. Neler oluyordu böyle?..
“Durun, inmeyin, ben da Musliman” diye inliyordu!
Stop
Muammer Erkul
11 Eylül 2009 Cuma
Muammer abi, Ramazan-ı Şerif ayı kıymetli kaleminizin balını arttırdı galiba 🙂
Yine son derece güzel bir şekilde “doğru” bilinen “yanlış”ları göstermişsiniz bize.
Allahü tealaya şükür ve ibadet ancak onun gösterdiği şekilde yapılır. O nasıl yapılacağını bildirmese idi biz şükretmekten, ibadet etmekten bile aciz idik. Yazınız halen bu bildirilenlerden haberi olmayanların varlığını ve çokluğunu gösteriyor.
Çok güzel soruyorsunuz; “Ne oluyor bu müslümanlara!?”
NEŞE KRHN
Cehalet olunca daha neler göreceğiz.
“Ağlayın su yükselsin
Belki kurtulur gemi!
Anne! Seccaden gelsin.
Bize dua et e mi.”
SADIK
Gerçekten çok önemli konu, yazınız için teşekkür ederim.
ALİ SAVAŞ
Çok ince bir detay…
Kime söylesen kabul etmiyor bu gerçeği…
Kabul edenler çoğalır inşallah…
TUĞBA
Biz Müslümanlar gün geçtikçe dinimizin esaslarını daha iyi öğreniyor ve uyguluyoruz.
İslamiyet gerilemiyor ilerliyor, çünkü okuyor, dinliyor, başkalarına aktarıyor ve uyguluyaraktan da örnek oluyoruz.
Bana göre herşey daha iyiye gidiyor.
Ve herkes bunun için üzerine düşen ne ise yapmalıdır, yapıyor da senin gibi.
UMUTLA VE SAYGIYLA.
YILDIZ
Allahü teala razı olsun…
Önemli bir konu:
“Kâbe, cami veya İslam yazısı bulunan seccadeyi yere sermek [ona hakaret olacağı için] caiz değildir.
http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=2804
LALE