Saçlar ve başlar [21 Aralık 1999 Salı]

Saçlar ve başlar

Birinin saçları bal rengiydi, diğerininki koyu kestane… Birinin saçları mısır püskülünü andırıyordu, öbürününki siyah böğürtlen gibiydi…
Birinin saçları kızıl tilki kuyruğu kadar gür dolgundu; diğerinin küf rengine çalan ince telli saçlarına inat…
Birinin sulandırılmış hardal renginde saçları vardı, diğerinin olmuş siyah üzüm renginde…
Birinin koyu duman karasındaydı saç rengi, diğerininki ayva çürüğü renginde…
Birinin güneşe serilmiş kuşburnunu hatırlatıyordu saçlarının tonu; diğerininki kavrulmuş susamı…
Birinin saçlarında en karanlık gecelerdekini andıran yıldız kıpırtıları oynaşıyordu, diğerininki kurumuş kahve telvesi gibiydi…

Bunca renkte saçı taşıyan bunca baş mahkeme salonlarında, bir hakimin önünde ayrıldı biribirinden.

Birinin saçları bembeyazdı, diğerininki de bembeyaz…
Onları, ecel gelene kadar kimse ayıramadı.

——————————————————-

Mektup:
Uzun süredir yazmak istiyordum, bugünkü yazınızı okuyunca karar verdim.
İki yıldır (açık söyleyeyim, yaptığınız tekrarlardan bazen sıkıldığım halde) okuyordum. Fakat bildiğim bir husus; keyif alıyor olmam.
Artık aksatmadan okuyorum. Duyguları yoğun mesajları doğru adreslere yollayan ve olduğu gibi, içten geldiği gibi yazmak size özel. Emin olun bir çok insanın hayatını değiştiriyorsunuz.
Hayat toz pembe değil. Olsaydı sıkılırdık zaten…
…Bu (mücadele etme hevesi); kansız, silahsız, gözyaşı olmadan bir savaş.
Sevgi Ailesi’nin üyesi olmak ne güzel.
Sevgi adına güzel şeyler yaptığınız ve benim gibi birçok okuyucunun (belki de anlamadığından) okurken bazen sıkıldığını bildiğiniz halde bıkmadan, bıkmadan yazdığınız için teşekkürler.
Ve nihayet sevgiler…
Fatma Kayabaşı-Mersin

Sizden ve sizlerle
Yıllar sonra seni hatıralara sorduğum zaman, dayanamayıp onlar bile ağlayacaklar.
Yağmurlar camımı tıklatmaya utanacaklar…
Şafak, söktüğü için utanacak…
Çünkü… Seneler bile pişman olacak. G.Y.
E.H.T’ye: Beni yazdıklarını kısalttırmaya uğraştırma. Şu işi kendin yap ki daha iyi olsun… Ha) (ayrıca “mektup tarzın” daha güzel ve rahat.)
Zeynep Ünal’a: (Bana şu anki duygularını yaz.) Zayıf noktandan yakalanmışsın, ama sen güçlüsün. Yazman bile bunun ispatı…
Züleyha Çetin’e: Birkaç şiir kitabı alıp (klasiklerden) incelersen çok iyi olur.
Ahmet Torun’a. Başaracağına inanıyor musun?… (Lütfen dürüst cevap ver…) İşte cevap, verdiğindi… En büyük sır: vazgeçmemek. Unutma!
E. B.’ya: Elbette bu, öncekinden çok daha iyiydi. Ama biliyorsun ki, aradığın; kendi avuçlarında. Aynadan sana bakıyor en büyük dostun!.. Ve ipin ucu sende…
Mehmet Şahiner ve Sevgi Ü’ye: Bana yeni şiirlerinizden gönderir misiniz?
Selamün aleyküm Muammer Kardeş/Senin köşe sevgi dergahına eş/Tek derdi faks ya da posta parası/O da olmasa bütün herşey beleş…
Bu kim diye sorarsan adım Muzaffer/Nam-ı diğer Şair Efe/Nasihat gerekmez arife/Müsadenle başlıyalım tarife…

Zirvede karşılaşmak dileğiyle…
Zirvede karşılaşacağımızı biliyorum. Ya da her birimiz zirveye ulaştığımız zaman birbirimizi hissedeceğiz. Yani bize güç veren şeyi hissedeceğiz. Bunun adı; sevgi, bunun adı; inanç.
Sen şimdiye kadar bahsettiğin O (adını telaffuz edemediğim) pozitif yazarların yaptığını hep yazıyorsun zaten. İnsanları pozitif düşünmeye yönlendiriyorsun. Yayınladığın kadarıyla biliyorum. İnsanlar mektuplarında senin yazılarınla yüreklendiklerini söylüyorlar. Sevmeye başlıyorlar sevmedikleri şeyleri de.
O adamın, çocuğun gözlerine bakıp başarılı olacağını söylemesi ve inanması gibi, ben de hep kendimi ve çevremdeki insanları böyle yönlendirmeye çalıştım. Yani senin bana öğrettiğin gibi. “Yapacağım dersen yaparsın. Ve yapmak istersen…”
Bunları sana söylüyorum ama sen zaten biliyorsun. Sana, seni ve bana neler öğrettiğini anlatmama gerek yok. Söylemek istediğim şu; O yazarların yapabildiğini sende yapabiliyorsun. Bu yüzden seni daha çok kişinin hatta herkesin okuması gerek. Sadece gazeteyi alanlar değil. Bunu hiç düşündün mü? (Gazeteni sahiplenmeye çalışma sakın, gazeteye haksızlık falan etmiyorum)
*Not: İtiraf etmek istediğim bir şey var. Bana kızmazsın değil mi? Esprilerin bazen komik olabiliyor ama genelde ben gülmüyorum. Sözlerimi de bir hediye olarak kabul et. (Yani gönderilen e-maillere karşılık olarak yaptığın espriler…)
Aslıhan
Bir not da benden: Bu Aslı bizim meşhur “Pembe Zarflı” Aslıhan’ımız. Bir zamanlar yılda ikibin sayfa yazardı, biliyorsunuz. Şimdi mektubunu “beyaz” zarfa koymuş olsa bile, “2000’e kadar yazmama” inadından vazgeçmiş olmasına sevindik değil mi?..

ÖZÜR: Oruç dalgınlığı diyebileceğiniz dünkü hatalarımızı lütfen düzeltiniz. Birinci sütunun 21. satırında nereden geldiği belli olmayan “Bir horoz gibi yaşamak” cümlesini siliniz.
Yine, “Bir horoz gibi yaşamak” isimli yazımın üçüncü sütununun ortasında; “Ve yine duygular” diye başlayan satırdan itibaren olan, Gülşen Eker’e ait yazıyı bizim yazımızdan ayırın…
Ayrıca “İçdöküş” isimli yazının 4. satırındaki “bîsahır” kelimesini “bîsabır olarak düzeltin.
Ve son iki kıtası yayınlanmadığı gibi üstelik yazar ismi de yayınlanmamış olan Dilek Karaca’ya ait “Ben ben ben” isimli şiirin sonunu yayınlıyor…
Hepinizden özür diliyoruz…
Ben ben ben
Ben insanları artık uzaktan
Sadece gözlerimle seviyorum
Soruyorum kendime
Yeni bir hayata yeniden
Merhaba diyebilir miyim
Ve yeniden azıcık sevilir miyim

Bilmiyorsun ki
Ben acınla saflaştım arındım
Ve bilmiyorsun ki
Benim gözümde artık sadece bir araçsın
Çünkü ben senden sonra
Bütün hayatımı temize çektim
Karar verdim ki artık
Güzel olmak
Ve insan olmak istiyorum
Dilek Karaca

Sevgili Peygamberimizden
*Oruç tutanın ağız kokusu, Allahü teâlâ indinde misk kokusundan daha güzeldir.
*Bir âlimin ölmesi, bir şehir halkının ölümünden daha büyük ziyandır.

Dünya malı için çalışmak kolay, fakat hesabından kurtulmak zordur.
Fudayl bin Iyâd

21 ARALIK 1999 SALI
13 Ramazan 1420
*Rûm¹: 1415-Kasım: 44 *12. ay, 31 gün, 51. hafta. Yılın 355. günü-Kalan gün: 10 *Sultan 1. Ahmet Hân’ın tahta çıkması. (1603) *(Kıbrıs) mücadele ve Şehidler Haftası *En uzun gece-Zemherîr. (Gün dönümü.) Erbaîn’in başlangıcı-Güneş, Oğlak (Cedi) burcunda

Stop
Muammer Erkul
21 Aralık 1999 Salı

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir