Bugün 17 Eylül…
Kim bilir kaçıncı 17 Eylül ama bu günkü, sadece; 17 Eylül’lerin 2010 yılında geleni…
Bugün 17 Eylül…
Ben dünyada değildim o tarihte, bilmiyorum ama öğrendim; Menderes’i bugün asmışlar!
Neden asılmış?
Bilmiyorum!
Bu ülkenin başbakanı ve çalışma arkadaşları neden asılmış, ben bugün hala bilmiyorum!..
…..
Bilen var mı gerçekten?
2010-09-17
Türkiye Gazetesi Takvimi, 17 Eylül 2010 tarihli yaprağının arka sayfası:
—–
GÜNÜN TARİHİ – ADNAN MENDERES
17 Eylül 1961’de Demokrat Parti devri Başbakanı Adnan Menderes idam edildi. Demokrat Parti dönemine adını veren kişilerin başında olan Adnan Menderes, bu partinin de kurucularındandı. 14 Mayıs 1950 tarihinde DP’nin iktidara gelmesiyle Başbakan olmuş, 27 Mayıs 1960 ihtilâline kadar da bu görevde kalmıştı.
Yassıada Mahkemeleri’nde yargılanan Adnan Menderes, hakkında verilen cezanın Milli Birlik Komitesi’nin tasdikiyle İmralı Adası’nda asılmak suretiyle şehit edilmiştir. İmralı Adası’nda bulunan naaşı, 17 Eylül 1990’da, Topkapı’da yaptırılan Anıt Mezar’a, devlet töreni ile nakledilmiş, itibarları devletçe iade edilmiştir.
Gürbüz Azak’ın “Ben Adnan Menderes” isimli romanından…
—–
MENDERES’İN SON GÜNÜ
“Tam 15 ay, 17 gün ufacık bir odada yalnız ve konuşmasız yaşamışım. Bunu sonraları bir arkadaş fısıldadı. Ben hücrede zamanın farkında olamadım. Günleri, haftaları sayacak mecalim yoktu. Bazen, yağlı boya ile kapatılmış pencere camlarından ufacık ışıklar sızardı. Demir parmaklıkların kıyıcığından yere kadar uzanırlardı. Sıyrılan boyaların tırnak kadar bir yerinden bana doğru koşan müjdeler gibiydiler. Hele bir seferinde üç küçük karıncayı görüverince beklediğim üç dost çıkagelmiş gibi oldum.
Uzunca bir deniz yolculuğundan sonra İmralı’dayım. Asılmayı bekliyorum. Az sonra gelecekler. Birinin elinde beyaz ve bol bir önlük. Diğerinin elinde yaftam duracak.
Nihayet beklediğim ayak sesleri… Geliyorlar.
Ayağa kalkmalıyım. Adnan Menderes’e çökmek olmaz. Dik durmalıyım. Adnan Menderes’e eğilmek olmaz.
Ve kapıya doğru dönmeliyim. Onları, gelenleri tıpkı misafir gibi karşılamalıyım. Nice krallar, cumhurbaşkanları, kraliçeler misafirim oldu. Ben bunları da ağırlarım…
Ben, Adnan Menderes…
Milletim beni nasıl bilmişse, meydanlarda nasıl görmüşse işte öyleyim… Ben Başvekil Adnan Menderes’im…
Ve Fâtihaları bana onlar gönderecektir…”
GÜRBÜZ AZAK
Biz de bilmiyoruz 🙁
Ama öğreneceğimiz günler yaklaştı; hissediyoruz/görüyoruz…
Mekânları cennet, dereceleri âli olsun; bilmediğimiz sebeplerle hayatlarına son verilen o mazlumların…
En sık duyduğum cevap: Yapmıştır bi’şey, yoksa asmazlardı!..
Bazıları ise kurban bayramında hayvan kesilmesine daha fazla kızıyor!
15 Eylül 1999 Çarşamba günü, bir yazı yazmışız…
İsmi: “Marmara o gün kirlendi!..”
Aşağıdaki adrese tıklayarak okuyabilirsiniz.
http://www.muammererkul.com/stop-ki-mainmenu-2/1999-mainmenu-35/2670-marmara-o-guen-kirlendi-15-eyluel-1999-caramba.html
…..
Ayrıca…
Akıllara ziyan bir yazı daha vardı (İp parası makbuzu) ama şu anda bulamadım. Yerini bilen eklesin linkini…
M.
Beş vakit minarelerimizden OKUNAN EZANLAR şefaatçisi olsun inşallah… Allahu teala rahmet eylesin…
Demirkırat belgeselinde neden idam olunduğuna dair bölümü izleyince insan duygulanıyor.
Mahkeme idam kararlarını veriyor, askerler toplanıp ne yapacaklarını konuşuyorlar. Yaygın kanaat, idamların müebbete çevrilmesi… Ancak içlerinden bazıları “birkaç tanesini asmamız lazım, harbiyeli öğrenciler kelle istiyor” (isyancı yeniçerilerin Osmanlı’da yaptığı gibi) deyince “şunu mu yoksa bunu mu asalım” oyunu (!) oynuyorlar. Dört tanesine karar veriyorlar, Bayar’ın yaşlı olması sebebiyle diğerlerini infaz ediyorlar.
Menderes’in infaz edilmemesi için bütün dünya liderleri seferber oluyor ama “kelleciler” geri adım atmıyor.
Madanoğlu’nun olayı ukalaca anlatışındaki ifadelerden:
“M.Kemal, İnönü’ye ‘İstiklal mahkemelerinde o kadar suçluyu astık, insanlar onların suçlarını unuttular ama asıldıklarını unutmadılar’ demiş. İnönü de bana bunları asarsak halkın unutmayacağını söyledi, ama ne yapalım artık…”
İp parası makbuzu isimli yazının linki:
http://www.muammererkul.com/stop-ki-mainmenu-2/2000-mainmenu-34/391-p-paras-makbuzu-27-mays-2000-cumartesi.html