Mangalın başında Yusuf Elrizeli, Yemek Zevki'nden Eren Aydın, eli maşalı Muammer Erkul
ve mangalın asıl ustası Seyid Olur. (Bu fotoğrafı çeken ise Türkiye Çocuk Dergisi'nin en kıdemlilerinden Hakkı Günerkan.)
Önce, yaşadığım bir hikayeyi anlatayım.
Zaten konu dönüp dolaşıp
"mangal partisine" gelecek…
…..
2000 senesinin Nisan ayının son haftasıydı.
Gazetemizin o yıllarda verdiği Cumartesi ilavesini okuyordum. Kahvaltım bitmişti ama masadan kalkmamıştım. Çay içmeye devam ediyordum sigara eşliğinde…
Sigara ile ilgili bir sayfa çıktığında önüme, üçüncü sigaramı yeni yakmıştım.
Fakat bu yazı, farklıydı…
Elimde pirzola, lezzetine bakmak üzereyim… Cefer Söztutan abi arkamda kalmış görünmüyor. Karşıda duran dünya güzeli; Bahattin Arvas, yanında ayakta duran malum ki Ahmet Sırrı. Lacivertli Şaban Çibir abimiz… Sol yanağı görülen "Yedi güvercinler" şiirinin ustası Yusuf Dursun…
Yazının enteresan olması şundandı:
"Sigarayı bırakmazsan ciğerlerin katran kuyusuna döner… Sigaradan vazgeçmezsen kalbin tekler, çiftler, sonra hepten durur… Sigara içersen iktidarsız kalırsın… Merdiven çıkamazsın… Öksürürsün… Kanser olursun… Ya sigarayı bırak veya hayatı" gibi hergün karşımıza çıkan ve bizi korkutmaya çalışan yazılardan değildi.
Diyordu ki;
"Sigarayı bıraktıktan şu kadar saat sonra kanında iyileşme yönünde şunlar olur… Sigaradan iki gün sonra burnun koku almaya başlar… Üç günde dilinin tadı geri gelir… Şu kadar hafta sonra şunlar, bu kadar ayda bunlar ve şu kadar sene içinde de şu iyilikler olur…"
Arkada mangal başında Seyid Olur, Eren Aydın ve Türkiye Çocuk Dergisi'nin cefakarı Hakkı Günerkan… Ayakta yanımda duran Ahmet Sırrı Arvas, solumda Cafer Söztutan, karşıda Bahattin Arvas, Şaban Çibir ve usta şair Bestami Yazgan. Sırtından gözüken ise şair Yusuf Dursun…
Hayret ettim… Çünkü ilk defa böyle (olumlu) bir yazıyla karşılaşıyordum…
Kısa Tekel-2000 sigara paketim masanın üzerinde yatıyordu…
"Bana kıyma" der gibi gözlerime bakıyordu…
"Peki" dedim… Kıyamadım ona, atmadım, yakmadım, kaldırmadım da…
(O hep durdu ve birkaç dal olarak hala bir yerlerde durur.)
O dakikaya kadar, o gün sigaradan kurtulacağımı da bilmiyordum. Ama, paketi masada bırakıp kalktım, babamlara gittik. O gün sigara içmedim ve sonraki gün ve sonraki hafta ve sonraki ay ve sonraki yıl ve diğer seneler…
Bir arkadaş dedi ki;
"Sen iyi bir içicisin. Boşuna uğraşma. Ben de senin gibi bırakmıştım. Tam altı ay sonra kendime daha fazla eziyet etmemeye karar verdim ve yaktım bir tane!"
Bir arkadaşımın daha yanına gitmiştim. Bana sigara uzattı…
-Artık içmiyorum, dedim… Ve sonra nasıl bıraktığımı anlattım.
Mavi gözlerini dikmiş bana bakıyordu…
-Peki orada yazılanlar/söylenenler oluyor mu? Diye sordu büyük bir merakla.
Ne desem ve nasıl söylesem, diye düşündüm. Sonra "başka türlü" cevap vermek istedim. Ve sadece;
-Dene de gör, deyip sustum!..
Denemiş ve görmüş! Bana uzattığı sigaradan başka bir sigara görmedim onun elinde…
Zaman geçti…
İşte o arkadaşım, yani Sırrı Arvas, Yeşilay Genel Sekreteri oldu…
Yeşilay Dergisi'nin kâğıdı, baskısı, şekli şemali değişti. Bu arada Muammer Erkul yazıları ve çizimleri de yayınlanmaya başladı dergide…
Dahası (Mustafa Necati Özfatura büyüğümüzün başkanlığında çalışan ekip ile) Yeşilay Cemiyeti gerçekten de tarihinin en geniş ve hızlı faaliyetlerine soyundu…
Takdir ve tebrik etmek gereken fedakarlıklarla çalışmalarına devam ediyor bu güzel kurum…
Bir hafta önce Ahmet Sırrı dedi ki;
-Bazı dostlar ile mangal partisinde buluşuyoruz, sen de gel…
Bahattin Arvas, Muammer Erkul, Şaban Çibir, Bestami Yazgan…
-Nerede?
-Sutanahmet durağının yanında, muhteşem bir Sultanahmet, Ayasofya, Topkapı Sarayı, Marmara Denizi manzaralı terasta…
Ne deseydim yani "EVET"ten başka?
Hem de bunca eski ve sevgili dost ile bir arada olma fırsatı varken…
Marmara Denizi, martılar ve güneş, isteyene bol gölge ve serinlik, mangal dumanları, dostlar, abiler; dolup boşalan tabaklar, çoban salata, kola, ayran, çay, kahve ve hatta isteyene açık havada sigara…
En önde Emir Şahin, omuzundan bakan sahaf Ahmet Ercan Tekin, Şaban Çibir, Muammer Erkul, Bestami Yazgan, Yusuf Dursun, Fazıl Erdoğan… Kapıdan giren mekan sahibi İsmail Atmaca, kapının ardında gözükmemeye çalışan Halime Gürbüz ve Bülent Ablay…
Bana afiyet olsun, evet…
Ama asıl "SİZLERE" afiyet olsun…
Tahmin edersiniz ki; o muhteşem manzarayı sizler için seyrettim, o neffis pirzolaları, tavukları, köfteleri sizler için götürdüm…
Yani ne yaptıysam sizler için yaptım, kıymetimi anlayın!
Sevgiler hepinize :)))
"Pembe Zamanlar" Halime Gürbüz, "Stop" Muammer Erkul ve Bülent Ablay…
Mangal partisindekilerin tam isim listesi:
1- Emir Şahin (Avukat),
2- Bülent Ablay (Muhasebeci),
3- Hakkı Günerkan (Halkla İlişkiler Müdürü),
4- Muammer Erkul (Yazar, çizer, seyyah),
5- Cafer Söztutan (Bulmaca uzmanı),
6- Ahmet Ercan Tekin (Sahaf),
7- Burçin Aydoğdu (Avukat),
8- Bestami Yazgan (Şair, yazar, eğitimci),
9- Yusuf Dursun (Şair, yazar, eğitimci),
10- Aşina Türkay (Psikolog),
11- Halime Gürbüz (Spiker, eğitimci, yazar),
12- Şaban Çibir (Eğitimci, yazar),
13- Eren Aydın (Yemek Zevki Dergisi yazıişleri müdürü ),
14- Yusuf Elrizeli (Gazeteci),
15- Osman Nuraslan (Avukat),
16- Burcu Tugaç (Televizyoncu),
17- Fazıl Erdoğan (Törk Makine Kurumsal İletişim Müdürü),
18- Hakan Hacı (Basın danışmanı),
19- İsmail Atmaca (İşadamı),
20- Ahmet Arvas (Türkiye Çocuk Dergisi editörü).
21- Ve martılar, çiçekler, bulutlar ile şahane bir Sultanahmet, Marmara manzarası…
🙂
Oldu mu şimdi yaaa!.. Canımız çekti :-):-)
Ben de şöyle dillere destan bir köfte partisi mi versem acaba? :-):-):-)
HÜSEYİN
Ooooh! Afiyet olsun.
Nefis ızgaraları bizim için götürdüğünüze eminim. :-):-):-)
DERYA
Afiyet olsun:-)
Umarım yaşadığınız her günün tadı o günkü gibi damağınızda kalır…
Bir not:
Biz sizi hep böyle spor kıyafetler içinde görmeye alıştık ya, takım elbiseli kravatlı haliniz biraz değişik geldi.
Gerçi çok da şıktınız:-)
NURSAL
İsimlerini çok duyduğumuz, fakat yolda görsek tanımamıza imkan olmayan değerli insanlar. Bu nedenle resimler için teşekkürler.
SULTAN GÜL
Afiyet olsun 🙂
İSMAİL ATMACA
Bir haftadır damağımda sırrını çözemediğim bir lezzet vardı. Kafa patlatıyordum sebebini anlamak için(!) Bizi anarak yediğiniz pirzolaların, köftelerin, tavukların lezzeti olsa gerek :-):-) hııııhh!
AFİYET OLSUN…
Bu saatten sonra ne denir ki? :-))
KÜBRA
Hepinize afiyet, bal şeker olsun:-)))
Şimdi bizi neden çağırmadınız diye dövünsek te, hiçbir anlam teşkil etmeyecek. Dövündüğümüzle kalacağız. Herşey bitmiş, etler, tavuklar itinayla midelere indirilmiş ve hazmedilmiş:-)))) Mangal olayına yapacak birşey yok ta, bizler yani(mangal partisine davet edilmeyen mangalzedeler) Hüseyin bey’in yapacağı çiğ köfte partisini kaçırmasak diyorum:-)))
Bu arada güvenlik kodundaki rakamları kim anlaşılır ve görülür hale getirdiyse, ALLAH ondan razı olsun. O rakamları çözmek Çin işkencesi gibiydi…
ELİZAN
Maşaallah abi ya harikasınız en çok ta harika olan böyle herşeyinizi bizlerle paylaşmanız. Şu ikindi vakti canımız çekmedi değil hani ama inan ortamınızdaki keyifli sohbettir, etlerin baharatı tadı tuzu değil mi?
Bir de kıymetli doslarınız sofranıza ayrı bereket katmış maşaallah. (Ne de olsa Peygamber torunu olmak bir şeref değil mi abi Cenabı Hak soflarınızı daim etsin gönül dostları içinde birgün mangal başına geçip sevgi harcı ile bulanmış tavuk ve pirzolaları bizim için pişirirsiniz inşaallah:-)
Eh biz de bu arada salataları hazırlarız değil mi arkadaşlar?..
CEMİLE
Abi Sedat abi ile birlikte seyrettik ve Sedat abinin bu konu hakkında yorumları ve endişeleri var
1-)Yiyorsun bizi düşünmüyorsun…
2-)Çağırmıyorsun
3-)Canım çekti ya bişey olursa bana diyor…
Bunun hesabını Allahütelaya nasıl verirsin:-))
Hep maddi ve manevi nimetler orada biz ise burada. Bu garip ne yapsın?..
Seni seviyoruz:-)))
ALİ ONBEŞOĞLU
Güzel ve keyifli bir ortam gibi görünüyor ama keşke mangal resmini görmeseydim… Kardeşim, Öyle bir ortamda ölelemesine uzun bir ızgara ya da mangal olmalıydı. İki kişilik mangal nasıl bu kadar ızgara yapar hem yapsa da ne kadar tadında olur?.. Bak ne diyecem ızgaranın mangalın da bir şartı şürtü var yazzzıııkkk bu kültür de yozlaşıyor gibi :-))) Her şey bir yana sanırım Ahmet sırrı bu işi ucuza kapatmış gibi geliyor bana :-))
Selamlar…
MEHMET (hangi Mehmet)
Ben Abdurrahman, size Çeçenistan’dan yazıyorum.
Orada sadece Yusuf Elrizeli abimizi tanıyorum, ama o nerdeyse iyiler orda, onu biliyorum…
İyi insanların olduğu yerde huzur ve paylaşım vardır, sevgi vardır…
Ya süper var işte :-)))
Soci’ye gittiğini yazmışınız, ne güzel ben de bir kaç hafta önce gittim.
Neyse gevezeliğimi ortaya çıkarmiyim abilerim.
Size her zaman iyilikler dilerim.
Hoşçakalın selametle kalın.
Bu ara abilerim dedim, orda abla da vardı, onu da unutmayalım 🙂
Sevgiyle kalın…
ABDURRAHMAN
Hayırlı olsun…
TUNCAY