Çizim : Adem Mermerkaya / Memleket Gazetesi
Ergenekon nedir?
İnsan katli gibi büyük suç sayılmalı mana katli de! Çünkü bir “anlamı” öldürmek de; bir adamı öldürmek gibi, istikbale zarar vermek demektir!
Şimdi bunun bir acayip örneğini yaşıyoruz ki; köklerimizdeki çürümenin vesikası, hatta vesikalık fotoğrafıdır:
-Ergenekon ne demek? Diye sorarsanız şimdiki öğrencilere, konuşma şöyle devam ediyor:
-Terör örgütüymüş.
-Peki ne yapmak istiyormuş bu örgüt?
-Ülkeyi içten yıkmak istiyormuş…
-Başka bir anlamı var mı Ergenekon’un?
-Bilmiyorum…
Ergenekon bütün Türk toplulukları arasında bilinir ve anlatılır, dı… Demek ki bu ülkede artık anlatılmayacak!.. Demek ki bu ülkede şu an öğrenim gören çocuk ve gençler, “Ergenekon” dendiği zaman ülkemizi yıkmak için kurulmuş çeteleri, hapse düşmüş paşaları hatırlayacak!
Türk evladının zihninden Türk milletinin efsanesini yıkmak, nasıl bir cinayettir?.. Ve yeryüzünün her tarafında yaşayan (Kızılderililere kadar) kökeni Türk insanlar arasındaki milli birliğin mıknatısını sökmek, çimentosunu dökmek acaba kaç adam öldürmeye bedeldir?..
Ergenekon, demek; Türk milletinin Orta Asya’daki efsanevi yurdu demektir. Bir savaş sonrasında geriye kalabilen tek canlı Türk olan bebeği Asena isimli bir dişi kurt emzirmiş ve Türk soyu devam etmiştir. Ergene; zirve, Ergenekon; dik yamaç anlamlarına gelir ve destanda geçen anayurdu duvar gibi çevreleyen dağlar demirdendir… Türkler çoğalınca buraya sığmaz olurlar ve demir filizlerini eritip işlerler, silah ve araç gereç yaparlar; duvarlar eriyince dağda açılan yoldan Asena’nın önderliğinde geçerek dünyaya açılırlar…
Şimdi bir “demirden dağ” daha duruyor önümüzde; bu da ince ince işlenecek ve önümüzde açılan yoldan geçerek ilerleyeceğiz… Fakat bunu yaparken “Ergenekon” ismini (mutlaka) koruyacağız! İşte bu iş; Ergenekon’un demir dağını eritmek kadar lazımdır ve şarttır!.. Çünkü milletlerin istikbalini çetelerden çok efsaneler çizer!
Asılacak olanı asmaktan bile önce yapılması gereken iş; maalesef ve yazıklar olsun ki Ergenekon ismini almış olan bu çeteden adını alan davayı, derhal başka bir kelimeyle anmaya başlamak…
Ve şu gün, sırtında çantasıyla okul yolunda olan çocuklarımıza Türk oğlunun Ergenekon destanını anlatmak, öğretmek ve demir dağlara karşı tek başına kalsa bile nasıl mücadele etmesi gerektiğini öğretmektir!
(09 Ekim 2008)
—————————–
Yukarıdaki yazıya ilave:
..eNgerekon davası!
Her milletin kendine has töreleri, simgeleri; masalları, efsaneleri vardır…
Millet olmak; “aynı günün ışığında hep birlikte aydınlanmayı ve aynı gecenin karanlığında birbirine destek olmayı” bilebilmektir, değil mi?.
“Ergenekon nedir” isminde bir yazı yazıp; “Ergenekon’un, Türk milletinin Orta Asya’daki efsanevî yurdu olduğunu… Asena isimli kurdun sütüyle hayatta kalan son Türk oğlundan çoğalan Türklerin, demir dağları eriterek dünyaya yayılmalarının” hikâyesini anlatmıştık.
Bizim sitede de (muammererkul.com) yayınladığımız bu yazıya eklenen en ilginç yorum; “Yedinci sınıfa gidiyorum. Ve Asena’nın anlamını bilmiyordum. Asena deyince aklıma gelen tek şey: Çarkıfelek yarışmasındaki dansözdü. Benim okul arkadaşlarım da bundan habersizdirler. Bir de Ergenekon örgütünün: İsmini Türk’lerin ilk ana yurdundan bahseden efsanenden aldığını öğrendim…” Diye devam ediyordu…
Bundan şunu anlamamız lazım:
Her milletin mıknatıslarından biri de elbette kendi efsaneleridir. Hâlbuki biz, en ipe sapa gelmez ciltler dolusu mitolojik batı destanlarını gençlerimizin önüne yığarken, Ergenekon Destanımızı bile; sanki “öcü” veya “cıs” der gibi kapı dışına itmişiz!
İlk yapmamız gereken; maalesef ismini yüce milletimizin temel efsanesinden aşırmış olan malum örgütü; hemen, derhal, bir an evvel BAŞKA BİR İSİMLE anmaya başlamak!.. Ve çok geç olmadan, kendi çocuklarımıza; Ergenekon’un ne olduğunu ve kendi tarihimizi öğretmeye başlamaktır!
Ergenekon; Türk oğlunun millî destanıdır.
Silivri’de devam etmekte olan davanın adı ise, olsa olsa ENGEREKON DAVASI olarak anılmalıdır!
(Muammer Erkul / 20 Kasım 2008 Perşembe-Türkiye)
…..Not: “Ergenekon nedir Muammer Erkul” yazdığınızda internetten çıkacak o yazıyı da okumanızı tavsiye ederim.
http://www.muammererkul.com/index.php?option=com_content&task=view&id=1647&Itemid=25
——————————————————————————————-
ÖNEMLİ:
Tarihçi gözüyle:
Ergenekon gerçeği
Not:
Yukarıda işlemiş olduğumuz konuya, Yılmaz Öztuna imzalı ve 6 haziran 2009 Cumartesi günü Türkiye Gazetesi’nde yayınlanan yazıyı da eklemek istiyorum. Ülkemizin yetiştirdiği sayılı tarih uzmanlarından biri olan hocamızın sözleri tarihe ışık ve bu konuya kaynaktır…
M.E.
………..
Ergenekon hiçbir dönemde olmadığı kadar ün kazandı. Ne olduğunu ve anlamını bilenler ise inanılmayacak derecede az.
Yılmaz Öztuna – Türkiye Gazetesi
Son yıllarda sıklıkla zikredilen “Ergenekon” tabiri, Türk milletinin büyük göçünü ifade eder. Modern Türk edebiyatında Ergenekon’a tıkılmak, Türk milletinin sıkıntıya, dara düşmesi, Ergenekon’dan çıkmak da, Türk’ün kurtuluşu, yücelişi mecâzî anlamlarında kullanılmıştır.
Ergenekon, hiçbir dönemde olmadığı kadar ün kazandı. Duyan kalmadı. Ne mene şey olduğunu, ne olmadığını, anlamını bilenler ise inanılmayacak derecede az. Bana sorulanlardan anlıyorum. Efendim şöyle:
Ergenekon, bir coğrafya ismi, dağlar arasında bir vâdinin adıdır. Tam nerede bulunduğunu coğrafyacılar henüz araştırmadılar. Şimdilik Çin’in Şansi eyaletinin batısından kuzey-batıya doğru 2.200 kilometre ötede başlayan Altay dağlarında bulunduğu kesindir. Bu Ergenekon vâdisinde ne oldu?
DESTAN SANILIYOR
Bir Türk uruğu, M.S. 439 yılından 535’e kadar 96 yıl Ergenekon vâdisinde yaşadı. Kendilerine Kök Türük diyen, Hun kavminden, Çinliler’in T’u-kü-e (Tukyu) dedikleri bu uruk, Çin’in Şansi eyaletinin batı bölgesinde yaşıyordu. Başlarında Aşına Sülâlesi’nden, yani Mete’nin Hun hanedanından inen hükümdarları vardı. Çin imparatoru (424-451) Tay-vy, Tsiu-kiu-şi aşîretini kılıçtan geçirdi. Yalnız 500 kadar aile, Altay Dağlarına can atıp, Ergenekon adındaki çok kapalı bir vâdiye sığınıp Çinliler’den kurtulabildi.
Bu olay, bir Türk destânı sanılıyordu. Tarihçi olmayanlarımız hâlâ destan sanıyorlar. Ancak yukarıda özetlediğim olayı, zamanında yazılmış Pien-i-tien adlı Çin vak’anüvis kroniğinden, Fransız sinologu Stanislas Julien, aynen Fransızca’ya tercüme etti: Documents Historiques sur les Tou-kious (Turcs), Journal Asiatique, 1864, VI. Seri, III, s.348-9, Çince’den tercümenin tamamı: JA, III, 325-67, 490-549, IV, 200-42, 391-430, 453-77.
Kök Türük ve sonraki telaffuzla Gök-Türk, semâvî (ilâhî) Türk demektir. Bahis konusu Hun boyu, kendilerine böyle diyorlardı. Cihan imparatorluğu kurup Japon Denizi ile Kırım arasındaki bütün Kuzey Asya’ya egemen olunca, Göktürk adı, bütün Türkçe konuşanlara verildi. Türük kelimesi zamanla Türk diye telaffuz edildi. Göktürkler’den önce Türkçe konuşan her kavmin ayrı adı vardı (Uygur, Hun, Kanklı, Tabgaç vs). Tarihçiler bugün Göktürkler’i, Osmanlılar’ın gerçek atası, öncüsü, mürşîdi olarak değerlendiriyor, çok Avrupalı tarihçi Göktürkler’den Osmanlılar’a tabirini kullanıyor.
ERGENEKON’A TIKILMAK!
Türkler’i Ergenekon’a götürüp yerleştiren Mete hânedânından Göktürk prensi Bilge Şad, bunun oğlu Tavu Yabgu, bunun oğlu Bumın Kağan’dır. Bumın Han, bütün Türk tarihine yön vermiş bir şahsiyet sayılır ki, Ergenekon’dan çıkardığı Göktürkler’i, kardeşi İstemi Han’la beraber cihan imparatorluğu sahibi yapmıştır.
Ergenekon, Türk milletinin exodus’u, hurûc’udur. Modern Türk edebiyatında Ergenekon’a tıkılmak, Türk milletinin sıkıntıya, dara düşmesi, Ergenekon’dan çıkmak, Türk’ün kurtuluşu, yücelişi mecâzî anlamlarında, bilhassa 1919’da Anadolu’nun işgali ve 1922’de kurtuluşumuz için kullanılmıştır.
Göktürkler, Ergenekon vâdisinde, dağ yamaçlarında demir madeni buldular. Bu madeni işlettiler. Silâhlarını yaptılar. Türk Hâkanı’nın demir örs’e çekiç vurması, Türk’ün haksızlığa, zulme baş kaldırmasının sembolü kabûl edilmiştir. 16. asırda bile Pîr Sultân Abdâl, Örse çekiç vurmaya geldim mısrası ile, Osmanlı’yı Safevî Şâhı’na tâbî kılmak için ayaklandırmak mânâsını vurgulamıştır. Örse çekiç vurarak Göktürkler, Çinliler’e ve bütün Kuzey Asya kavimlerine baş eğdiren kılıçlar, yaylar, oklar, hançerler, topuzlar yapmışlardır.
Göktürk Büyük Hâkanlık Hânedânı, Bumın’dan başlayarak 15 dehâ sahibi hükümdar ve prens (bu arada İlbilge Hâtûn) yetiştiren, İslâm öncesi Türk Tarihi’nin en seçkin hânedânıdır. İslâm Öncesi Türk tarihinin Osmanoğulları’dır. Göktürk Kitâbeleri (Yazıtları) dediğimiz Türk edebiyatının ilk büyük şâheserinin yazarı Yollu Tekin (Yulığ Tegin), bu yazıtlardan biz Oğuz Türkleri’ne seslenen Bilge Kağan, Türk kahramanlığının sembolü hâline gelen, Göktürkler’in Oruç Reîs’i Kür Şad, bu yüce hânedânın üyeleri arasındadır.
KAÇ ASIR GEÇTİ
Doğu Göktürkler, Çin’le mücadele ettiler. Batı Göktürkler ise, Doğu Roma (Bizans) ile dostluk kurup, Sâsânî İran’la savaştılar ve eski Tûrân-İrân mücadelesini sürdürdüler. Kırım’ı alıp Karadeniz’e çıktılar. Akdeniz’e erişemediler. Ancak mensup bulundukları Oğuz Türkleri, Göktürkler’den sonra gene Mete’den inen Karahanlılar döneminde 921 yılında Sünnî-Hanefî-Mâtürîdî İslâm’ı, Büyük Türk Hâkanlığı’nın resmî dini kabûl ettiler. Eski Türk medeniyetinden Akdeniz medeniyetine geçmiş olduk. 1074 yılında Türkiye Devleti’ni kurduk. Hem de taht şehri olarak İznik’i seçerek… Ergenekon’dan Çıkışımız’ın (535) üzerinden beş buçuk asır geçmişti…

Not:
Sitemizin anasayfasına geçmek için, lütfen aşağıdaki bağlantıyı tıklayınız:
(Okuduğunuz yazıya tekrar ulaşmak için EN ÇOK OKUNANLAR veya SEYİR DEFTERİ bölümlerine bakabilirsiniz.)
http://www.muammererkul.com/index.php?option=com_frontpage&Itemid=1
.
Fikrinize aynen katılıyorum Muammer Erkul.
Çünkü aynen sizin düşündüğünüz gibi düşünerek, “Ergenekon” adının güzelim manasından öte, başka ve hoş olmayan bir manâda kullanılmasını yadırgayıp duruyordum.
Yazılacak çok şeyler var aslında.
…
Siz bir mektepsiniz…
Yeni neslimize belki de derslerinde okutulmuyor bile “Ergenekon destanı”.
Belki de şu an yetişmekte olan çocuklarımız bilmiyor bile bu efsanemizi.
Tebrik ediyorum sizi.
İnşallah ilgililer duyar da, ERGENEKON asıl manasında kalır…
Saygım ve dualarımla selamlar…
SULTAN YÜRÜK
Türkler tarih sahnesinde var olduğundan bu yana her an gurur duymuşlardır Türk olmalarıyla ve onurunu hakkıyla taşımışlardır.(ERGENEKON) destanı da bu destanlardan bir tanesidir. Daha pek çok destanlar vardır. Gururumuzu okşayan, benliğimizi hatırlatan, damarlarımızda akan kanın nerelere dayandığını, atalarımızı, TÜRK oğlu TÜRK olmayı hatırlatır…
Kişisel düşüncemdir; rastlantı da değildir bu davanın isminin ERGENEKON olarak telaffuz edilmesi…
Aslında açık olmak gerekirse; geçmişte sahnelenen oyunlar vardır bu Devlet ve Millete karşı oynanan hani olurdu ya Brezilya dizilerinde “arkası yarın”lar, işte onlardan sahneleniyor!..
“Üç Maymun” vardır ya görmez, duymaz, konuşamaz…
Nereye kadar???
LEVENT
“En önemli şeyler ayrıntılarda gizlidir” derler ya, sizin burada değindiğiniz nokta da buna güzel bir örnek teşkil etti bence. Herkes işin siyasi boyutuyla o kadar meşgul ve sorunun içerisinde o kadar çok boğulmuş durumda ki; meselenin edebi ve tarihi boyutunu düşünmek kimsenin aklına gelmiyor nedense.
Zaten ancak size yakışırdı olaya bu açıdan bakmak, yüreğinize sağlık efendim…
GÜLSÜM
Ah abicim be tam onikiden vurmuşsun gene…
Ne de güzel anlatıvermişsiniz yüreğimizdeki duyguları.
Evet abi aynen yazdığınız gibi…
Şimdi sizler yazmaya, bizler de okumaya ve okutmaya devam…
Değerli sevgi ailesi; sizler de aynı fikirdesiniz, öyle değil mi?
Sevgiler kere sevgiler…
KADİR ÇETİN
Dava gündemden düşünce, Ergenekon ismi de hafızalardan düşecektir. Bana kalırsa asıl problem bu ismi haberlerde kullanıp çocukların zihnine yanlış işlemek değil de
zaten zihni tın tın eden çocuklara adamakıllı şeylerle birlikte destanımızı da okutmamış, öğretmemiş olmak…
Çünkü insanımız hafıza problemi yaşıyor zaten… Çocuklar herşeyle birlikte bunu da unutacaktır… Onlara esaslı şeyler öğretmek asıl maharet…
Bu arada merhaba 🙂
HATİCE
http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp?sair=35539&siir=1040064&order=oto
Yukarıda verdiğim adres tıklandığında, başka okurlara da ulaşılmış olduğunu ve yorumlarını da görmeniz mümkün olacaktır.
Saygımla selamlar…
SULTAN YÜRÜK
“Çünkü milletlerin istikbalini çetelerden çok efsaneler çizer!”
Yazarın görevi hiç olmazsa kelimelerini kollayıp, korumaktır. Teşekkür ve tebriklerimle…
Ergenekon yurdun adı / Börteçine kurdun adı / Dörtyüz sene durdun, hadi / Çık ey yüzbin mızrağımız…
Biz Türk han’ın beş oğluyuz / Beşbin yıllık bir orduyuz / Turan yurdu durağımız…
Yıllar geçti, bir an geldi / Türk tahtına ilhan geldi / Sağdan soldan düşman geldi / Kurulmuştu tuzağımız..
Yurt girince yad eline, / Ergenekon oldu yine / Çıkmaz mı bir börteçine / Nurlanmaz mı çerağımız… (Z.GÖKALP)
HALİDE
Arkadaşlar, George Orwell 1984 adlı romanında bir milletin dilinin ve kültürünün tahrip edilerek nasıl bir sürüye dönüştürüldüğünü ve yok edildiği anlatıyor. Böyle bir masal uydurup istediği herkesi karalamak isteyenler bir taşla iki kuş vurmuş oluyorlar. Hem bu kültürel mirası kavram olarak yok etmiş hem de siyasi mizanseni uygulayarak şahısları toplum gözünde bitirmiş oluyorlar. Osmanlının çöküşe geçtiği dönemde Türk kelimesi de hakaret olarak kullanılıyordu. Şovanizme, hamasete düşmeden milliyetçiliği ırksal değil de kültürel olarak ele alırsak soğukkanlı ve objektif olarak olayları değerlendirirsek gerçeği görme mutluluğuna ereriz. Bence Ergenekon milletimiz üzerinde oynanan oyunların bir sahnesi sadece. Çeteler yok mu? Var elbette ama inanıyorum ki ismi bu değil mensupları da adı geçenlerin çoğu değil. Çünkü tutuklananların çoğu zamanında Ergenekon adlı bir çeteye karşı mücadele etmiş kimseler. Bu ne yaman çelişki! Ama amaç üzüm yemek değil bağcıyı dövmek. Dürüst olan aydınlar sözde çetenin isminin böyle anılmasının altındaki niyetleri bilip ona göre davranmalıdır. Kültürel ve kavramsal yozlaşmaya karşı fikir mücadelesi vermeliyiz. Aydın olmak şairin dediği gibi “nâmus işçisi yani yürek işçisi” olmaktır. [Bu yazıyı bize de farkettiren] Sultan Yürük Hanımefendiye duyarlılığından dolayı teşekkürler.
İRFAN SARI
Her yerde olduğu gibi sitemizde de yazılanları hazmedemeyenler olacak tabii ki…
Ama önemli olan düzgün bir şekilde, insanca tartışmayı bilmek…
Yoksa beş dil bilmişin kime ne faydası var.
İnsan olabilmek için yürek lazım(!) Dile bile gerek yok…
Yürek olan bir insanda, yazdıklarının altına adını yazacak cesaret olurdu zaten…
Bugün hala demokrasiden söz edenler, darbelerden, parti kapatmalardan medet umuyorlarsa, bu zihniyetler de buralara böyle yazılar yazacaklardır.
Biz Ergenekon Destanını biliriz.
Biz Orta Asya’dan gelmiş, şanlı Osmanlı Torunlarıyız.
Muammer Abim’in dediği gibi ;
“Doru atından atlayıp, gül bahçesine dalan sultanların soyuyuz.
……..
Gülü okşamaya kıyamayan elimiz ,
Osmanlı tokadı olur iner zalimin kahpe suratına…”
YASEMİN
Ben orta ikiye giden bir kızım. Ve Asena’nın anlamını bilmiyordum. Asena deyince aklıma gelen tek şey: Çarkıfelek yarışmasındaki dansözdü. Benim okul arkadaşlarım da bundan habersizdirler. Bu ne kadar da kötü bir durummuş meğer. Bir de Ergenekon örgütünün: İsmini Türk’lerin ilk ana yurdundan bahseden efsanenden aldığını öğrendim. İyi ki bu yazıyı okumuşum. Yoksa hiç bir şeyden habersiz Ergenekon ismini kötü olarak ve asenayı da sadece bir dansöz olarak hatırlayacaktım… Bu yazıyı hazırlayanlara çok teşekkür ediyorum.
AYŞE BAKIRCI
Bir evladımızı kazanmak da bir kârdır bu bilgi üzere.
Tebrik ediyorum sizi Ayşe Bakırcı.
…
Şimdi siz de öğretmeninize öğretisiniz de bir sınıf ve devamında gelecek olan sınıfların öğrencileri de öğrenirler inşallah.
Bu da işin acı bir şakası elbet.
Ama neden olmasın değil mi?
Gözlerinizden öperek sevgiler selamlar ve dualarımı gönderiyorum size…
SULTAN YÜRÜK
Bu konu gerçekten çok önemli.
Bu ülkede hür ve namuslu insanlar olarak yaşayacaksak düşünceyi/ifadeyi engelleyen, bizi bölen ve baskı altında tutan karanlık ilişkiler yumağını çözmemiz gerek. Her ne kadar adalet ağır aksak yürüse de.. iradeyi, azmi ve sağduyuyu elden bırakmamalı. Görünen o ki açılan soruşturma ve devam eden dava çok büyük bir buzdağının, derin bir çıbanın sadece uç kısmı. İnşaallah bu cerahat temizlenir. Eğer siyasiler kararlılık gösterirlerse…
ÖMER KARAYILAN
Bence ergenekon değil, babası da gelse bu ülke bölünmez. Çünkü bize bu ülke atalarımızdan kaldı. Kimse yıkamaz Türk ordusu bölünmez, bölünmeyecektir de. Bunu bütün herkes böyle bilsin. Bu güzelim ülkede ne evlatlar var anaların doğurduğu. Buna bu evlatlar izin vermez kimse boşa uğraşmasın. Türkiye bir bütündür, hep de böyle kalacaktır.
DENİZ
Aydınlatıcı yazılarınız için teşekkür ederiz efendim.
ÜNSAL
Evet bu cümle sizin cümleniz siz de bir kişisiniz, yetmiş milyon kişinin söylemek istediğini fakat bazı sebeplerden (gaflet, vurdum duymazlık ve tarihi iyi okumamak, tanımamak) gibi nedenlerden dolayı söyleyemediği gelmiş ve geçmiş Türk nesli için çok çok önemli olayları nazikçe yazıp bizleri duyarsız davrandığımız için utandırıyorsunuz:sad: bu utanmayı sakın yanlış anlamayın olması gereken bir utanma kaç günlerce kafama takıldığı halde; ERGENEKON bizim anayurdumuz, nasıl olur da bir çetenin ismi olur diye dile getirmediğim için utanıyorum:sad: basından rica ediyorum bu gerçeği Türk milletine özellikle gençlere duyuracak yayınlar yapılsın… Muammer Erkul beyefendi size ve ERGENEKONU BİR ÇETE İSMİNDEN AYRIŞTIRIP FARKLI YÖNÜ İLE BİZE DUYURANLARA AYRICA TEŞEKKÜR EDERİM…
SEVİL
Osmanlı bu yurtta altıyüz küsür sene hakimiyet sürdü kuruluşundan beri iç tehdit / dış tehditlerle uğraştı ama yılmadı ta ki XX. yüzyıla kadar.. Ne zaman Batı örnek alındı ne zaman ki batıcılık faaliyetleri ülkeye girdi; ülke gaflet, dalalet, sefahata düştü kırılmalar, çatlaklar büyüdü, İçinden çıkılamaz hale girdi.. TÜRKİYE daha 100 yılı bile devirememişken bu ülkenin sonu hiç de iyiye gitmiyor diyebiliyorsak çok yazık bize ecdada layık olamayan evlatlar olarak çok YAZIK !!!
Yazdıkların için teşekkürler büyük kısmını biliyordum ama güzel bilgiler bulmuşsun.
Bazı arkadaşlar ergenekon = kurtuluşa eriş gibi özetleyebiliriz, diyoruz ama ergenekon terör örgütü ne alakada…
NOT: Merak eden olacaktır. Özellikle bir tarihten önce yazılmış mesajlarda “Ziyaretçi” diye bir ifade görmektesiniz.
Bir kaç yılda bir sitelerde bazı değişiklikler yapılmak durumundadır. Bu sırada azı aksaklıklar meydana gelebilir. Bu da öyle bir şey.
İşte bu yüzden zaman zaman (yorumlarınızın altına ayrıca kendi isminizi de yazın) diyoruz.
Otomatik olarak silinirse, sizin cümleleriniz altında sizin isminiz de bulunsun.
Selamlar
M:)
Bir başka açıdan bakınca; aslında Ergenekon ismi bu örgüt için yerinde bir isim değil mi abiciğim? Bu ülke ve milleti demirden dağlarla çepeçevre sarıp sarmalamaya çalışmadılar mı bu melanet adamlar? Ve bu millet şimdi işte o demirden duvarları aşıp çıkmaya çalışmıyor mu?
Belki de bilinçli seçilmiş bir isimdi bu. Ama tabi dava ismi, bu destanımızın ismini karalamayacak, kirletmeyecek şekilde farklı bir isimle anılabilirdi…
H. Seçkin
Sultan Yörük şu gerçekleri yazmış: “Fikrinize aynen katılıyorum Muammer Erkul.
Çünkü aynen sizin düşündüğünüz gibi düşünerek, “Ergenekon” adının güzelim manasından öte, başka ve hoş olmayan bir manâda kullanılmasını yadırgayıp duruyordum.
Yazılacak çok şeyler var aslında.
…
Siz bir mektepsiniz…
Yeni neslimize belki de derslerinde okutulmuyor bile “Ergenekon destanı”.
Belki de şu an yetişmekte olan çocuklarımız bilmiyor bile bu efsanemizi.
Tebrik ediyorum sizi.
İnşallah ilgililer duyar da, ERGENEKON asıl manasında kalır…
Saygım ve dualarımla selamlar…”
Ben de bu kardeşim gibi düşünüyor ve tebrik ediyorum…
EMİN CEYLAN
hocamız ergenekon nedir diye sordu ve sınıf möl möl baktı bazıları destan adıdır dedi. Bazıları ise bir dava adıdır dedi nesil böle mi yetişiyor..tabii bnmde çok bildigim sölenemez ama sizin sayenizde ögrendim saolun…
esra parlak