Herkes bir şeyleri kurtarmaya çalışıyor şu dünyada…
Biz; istikbâli kurtarmaya çalışalım!
Nedir istikbâl?
Gelecek zamanlardır. Üzerinde “umut” yazan tohumların ağaç olduğu zamandır.
Fakat önce, bu “ümit” tohumlarının; “sağlam olarak” toprağa konulmasıdır istikbâl…
Hatta çevresinin kazılması, yaban otlardan arındırılması, damla damla sulanması, lokma
lokma beslenmesidir istikbâl ve filizlerinin ezilmekten, kırılmaktan korunmasıdır.
İstikbâl; bir sonuç gibi görünür belki, fakat aslında bir uzun süreçtir!
Herkes bir şeyleri kurtarmaya çalışıyor şu dünyada…
Kimi ağaçları kurtarmaya uğraşıyor ve ne kadar iyi ediyor. Kimi toprağı kurtarmaya
çabalıyor ve ne güzel yapıyor. Kimi kuşların derdine düşmüş, kimi yaban hayvanları için
tasalanmakta… Kimi denizdeki balıkların üremesiyle meşgul ve kimi sokaktaki köpekler ile
hemdert…
Bazısı emeklileri kurtarmaya çalışıyor toplumumuzda, bazısı küçük esnafı; bazılarıysa
şiddete maruz kadınları, tütüne tutulanları, saçı dökülenleri, göbeği büyüyenleri, nasırı
sızlayanları…
Herkes, bir şeylerin önünde durmaya çabalıyor şu dünyada…
Herkes birilerini kurtarmaya çalışırken, biz ne yapalım?
Biz, istikbâli kurtarmaya çalışalım…
Peki, nedir istikbâl?
Çocuklardır!
Ve hiçbir çocuk, her kurumda bulunup, üzerinde; “yangında ilk kurtarılacaktır” yazan
hiçbir dolaptan daha değersiz değildir!..
İstikbâli kurtarmak, çocukları kurtarmaktır!
Çocuğa yatırım yapmayanların yarınları yok!
Çocuklar kimin elindeyse istikbâl onun!
Herkes bir şeyleri kurtarmaya çalışırken dünyada, biz ne yapalım?
İstikbâli kurtaralım!
İstikbâl, gelecek zamanlardır ve istikbâli kurtarmak, çocukları kurtarmaktır!
Çünkü çocuklar kimin elindeyse istikbâl onun ve çocuğa yatırım yapmayanların
yarınları yok!
Ve hatta;
İstikbâlini kaybetmek, istiklâlini kaybetmektir!
İstikbâl, ya bize doğru koşuyor haldedir veya sür’atle bizden kaçıyor…
Mâdem ki istikbâl çocuklardır; sen, çocuklar için ne yapmaktasın?
Gelecekte on meyve ağacın olmasını istiyorsan, bugün yüz fidan dikmeliydin!
Diktin mi?
Bir ülke kuşsuz ve köpeksiz de, çiçeksiz ve ağaçsız da ve hatta topraksız bile
yaşayabilir; fakat, çocuksuz yaşayamaz!
Çocuk demek; senden aldığını, kendinden sonrakilere taşıyan bir zarf demektir…
İyi de, sen o mektuba ne yazdın?
Yani o zarfın mazrufu ne?
Yani o kurye ne taşıyor?
Elinin değdiği çocuk yarınlara bir postacıysa yani; senden aldıklarını mı taşıyor gittiği
adreslere, yoksa virüsü diskleri mi?
Vazifeyi, şuurla yapmak lazımdır:
Zor olan, çocuk doğurmak değil; lâzım olan, bir çocuğa daha program yükleyebilmektir!
Fidan dikelim, derken; toprağa odun saplamaktan bahsetmiyoruz!
Mevzubahis olan; on sene sonranın elma ağaçlarıdır. Ve yüz yıl öteye yürüyen ceviz
ağaçlarıdır. Ve bin yılın rüyasını gören, çınar ağaçlarıdır…
Çocuğuna sahip çıkmayan sülaleler ve toplumlar ve milletler yok olur…
Klasik basının da güreş minderinde köprüye gelmesi, çocuğu unuttuğu için değil mi?
Tuşa ramak kalan bu güreşçiler şunu düşünmeli: Kurtarıcı, yine; sosyal medyaya kaptırılan
çocuklardır, öyle değil mi?
Çocuklar kimin elindeyse, istikbâl onundur.
Çocuklarınız ne okuyor, ne ile meşgul?..
Ben çocukken ne öğrenmişsem, bildiğim odur. Senin de çocukken öğrendiklerin var
hala içinde…
İyi de, şimdiki çocuklar, acaba şimdi aldıklarını gezdiriyor olmayacaklar mı otuz sene
sonraki sokaklarda?
“Eyvaah” diyorsak bu soruya; durum vahimdir!
Ve bunun çaresi şimdidedir, otuz yıl sonrada değil!..
Ne dikiyorsan, yiyeceğin odur; peki sen, bu meyveyi mi istiyordun?
Evladının “kim” olmasını istiyorsan;
..onun bugün, kimden ve ne aldığına bak!
Bugün, çocuklar için ne yapmaktasınız?
Hangi tohumlar atılıyorsa onların içine, bir gün elbette onlar çıkacak.
İşte istikbâlin cevabı, budur!
Herkes bu dünyada bir şeyleri kurtarmanın derdinde, fakat istikbali kurtarmak; bugünkü
çocukları kurtarmaktır.
Bugünkü çocukları kurtarmak, istikbali kurtarmaktır!
Stop
Muammer Erkul
muammer.erkul@tg.com.tr
25 Kasım 2012 Pazar
Gazetemiz MAKALELERİ YAZARININ SESİNDEN DİNLEME uygulaması başlattı…
Alttaki oynatıcıya tıklayarak yazımızı dinleyebilirsiniz:
{mp3remote}http://video.tg.com.tr/Resources/Audio/556383.mp3{/mp3remote}
Yazan eller dert görmesin…
Gölçiçeği
Değerlerimiz değişmiş abiciğim. Çocuklarımızın yemesi, giymesi, kariyeri içim dertlendiğimizin binde biri kadar dertlenmiyoruz insanlık yanları için malesef…
H.SEÇKİN