Hayatımın en büyük… Ama gerçekten en büyük derslerinden birini aldım sonunda…
Bu büyük dersin ne olduğunu… Ve benim, öğrenmek için, hayatımın büyüük bir zaman dilimini tüketerek, ve hatta ziyan ederek elde etmiş olduğum bu tecrübeyi; hiç zaman harcamadan, çaba göstermeden, kolayca ve ücretsiz olarak öğrenmek isteyen var mı aranızda?..
Peki öyleyse, dinleyin beni.
Ama, iyi dinleyin:
Aquel d°a, aquella hora fue tan bendita, tan precioso el momento, que uno no podr°a tener la oportunidad de vivirlo otra vez. Aquel d°a se honr¢ a Hadrat Omar con la compa§°a del Profeta, estando cerca de Çl y viendo su hermoso rostro, que era alimento para los esp°ritus y un reconfortante placer para las almas. Para enfatizar el valor y el honor de aquel d°a, dijo “Era un d°a tal… “ ®Pod°a haber otro momento tan honorable y precioso como el momento en el que vio a Jabra’il (Jibril, Arc†ngel Gabriel, la paz sea con Çl) con el aspecto de un ser humano, para o°r su voz y escuchar el conocimiento, tan necesitado por los hombres y expresado por la bendita boca de Rasulullah (que Allah le bendiga y le dÇ paz)?
In seinem Buch (Isbat-ün-nübüvve) berichtet der grosse islamische Gelehrte St. Imam-ı Rabbani vom Propetentum, von Muhammed, Friede und Segen sei mit Ihm, als letzten Propheten und vom Wunder.
Es wird vom Kommunismus, von der Feindschaft der Kommunisten gegenüber dem Islam und von den Grausamkeiten, die die Kommunisten den asiatischen Türken zufügten, berichtet…
Dieses Buch besteht aus 160 Seiten…
Dieses Buch können sie vom Hakikat Verlag anfordern.
Tasten sie bitte auf die Abbildung des Buches, das sie lesen möchten.
Quelqu’un qui vÇcut dans les montagnes ou dans le dÇsert et qui n’entendit pas les Prophätes est appelÇ “Châhiq-ul djÇbel”. Il est impossible que des gens pareils croient en ProphÇtie ou Ö la rÇalitÇ de rÇvÇlation des Prophätes. Leur cas est comme si aucun Prophäte n’est pas venu. Ils furent excusÇs. Ils ne furent pas ordonnÇs de croire en Prophäte. Pour ceux-ci, le quinziäme âyat de surâ Isrâ du Qur’ân al-karîm dÇclare: “Nous ne faisons jamais de tourment avant d’envoyer le Prophäte”.
Evet işte, dediğim gibi…
Bahsetmiş olduğum, çok mühim bir gerçek ki; bunu bütün başarılı kişiler bilmekte ve uygulamaktadırlar. Hatta, fen bilimlerinin öğretmenleri bunu söyleyip yapmaya çalıştıkları gibi, din ilimlerinin hocaları dahi bunu böyle söyleyip uygulamaktadırlar…
Bize düşense; (belki de biraz farklı şekilde) öğrendiklerimizi aktarmak sadece… Ki, yola çıkmış veya çıkacak olanlar zaman kaybetmesinler…
Bilsinler ki;
Herkese, kendi anlayacağı lisan ile söylemek lâzımdır!..
Stop
Muammer Erkul
27 Ocak 2002 Pazar