(Anne ve babalar için, gizli bir sır vereyim mi bugün?..)
Farkettim ki, bir süredir babam beni kandırmakta!..
Her sabahın erkeninde onu salonda bulmaktayım. Demekte ki bana;
“- Oğlum!.. Bir fırsatını bulup değiştiremedim ya şu gözlüklerimi; bu yazılar benim için çok küçük kalmaya başladı, harfleri seçemiyorum… Hadi şu kitabı kaldığım yerden oku bana birazcık!..”
Bu sabah…
Öyle bir yere geldik ki, dedemin hikâyelerinden birini bana anlatıyorlar sandım. Sevindim, içim titredi.. Bu kitaplarda (*) bahsi geçen büyüklerden her birini, kendi dedelerimden daha çok sevdiğimi hatırladım. Ki, dedelerim de (hepinizin dedeleri gibi) bu büyükleri kendi dedelerinden çok sever, ve bu sevgiyi öğretirlerdi torunlarına zaten…
Değil mi?
Buhara âlimlerinden birisinden bahis geçiyor kitabın 39’uncu sayfasında…
Bu zât bir gün, sultanın oğullarının, sokakta, uygun olmayan bir oyun oynadıklarını görünce, elindeki asâ ile bunlara mani oluyor… Çocuklar kaçıp, babalarına şikâyet edince, huzura çağırılıyor.
Hükümdar soruyor:
– Sultana karşı çıkanın hapsedileceğini bilmiyor musun?..
Âlim, cevâp veriyor:
– Rahmâna karşı çıkanın Cehenneme gideceğini bilmiyor musun?
– Emr-i ma’rûf yapmak vazîfesini sana kim verdi?
– Seni kim sultân yaptı?
– Beni halîfe sultân yaptı…
– Beni de, halîfenin Rabbi vazîfelendirdi, diyor…
…..
Sultan, âlim de olsa böyle korkusuz biriyle belki de aynı şehirde bulunmamak için, diyor ki:
– Sana, Semerkand şehrinde emr-i ma’rûf yapmak vazîfesini verdim…
– Ben de kendimi bu vazîfeden azlettim!..
– Bu cevabına hayret ettim. Emrolunmadan, izin verilmeden vazîfe yaptığını söyledin. İzin verilince de, azlolunmanı istiyorsun…
…..
Cevaba bakın şimdi, cevaba. Diyor ki sultanın karşısındaki âlim kişi:
– Sen izin verince, sonra azledersin… Rabbimin verdiği vazîfeden beni kimse azledemez!..
Bu söz üzerine sultân diyor ki;
– Dile benden, istediğini vereyim…
– Gençlik hâlimi bana getir!..
– Bu iş elimden gelmez…
– Bana bir fermân yaz da, Cehennemdeki meleklerin reîsi olan Mâlik, beni ateşte yakmasın!..
– Bunu da yapamam…
…..
Son olarak âlim kişi diyor ki:
– Benim öyle bir sultânım var ki, her şeyimi O’ndan istiyorum. Her dilediğimi ihsân etti. Bunu yapamam hiç demedi, diyor.
Sultân; “Beni duadan unutma” diyerek onu serbest bırakıyor.
……………………..
(*) Bahsi geçen kitabın ismi İslam Ahlâkı (0212) 523 45 56’dan isteyebilirsiniz. Okumak istediği halde, posta dahil 2 milyon ödeyemeyenler yukarıdaki adrese e-mail atsın, kitabı ben gönderebilirim…
Stop
Muammer Erkul
21 Aralık 2001 Cuma