Zavallı hamalcıklar! [11 Ekim 2009 Pazar]

Körpecik kasları ezildikçe gururlanıyoruz çocuklarımızla.
Ve (ömür boyu sıkıntı sebebidir) omurga yapıları bozuldukça, kemikleri yamuk şekillendikçe; her biri her gün eve biraz daha yorgun döndükçe!

Yıllardır soruyorum:
Bu zulmü başka kim reva görür yavrularına?
Köylüler sıpalara bile yük vurmaz ki ezilmesinler; eşek yavruları analarının yanında sırtları boş yürürler!

Çocuklara hiç iş yaptırmayın, demiyorum; “Kendi ağırlıklarının yarısı kadar yükü sırtlarına asıp, haftanın her günü taşıttırmayın“ diyorum.
Yazıktır yahu; bunlar da insan evladı! Günahtır yahu; bu eziyetin hesabı var!



Omzumdaki (iki kiloluk) çantamı yoklayan doktorum; “seni mahveden bu“ diyorken; sizler çocuğunuzun çantasını yokluyor musunuz?
Onu önce uyandığında, sonra da kapıdan çıkarken tartın.
Sonra da düşünün, hangi program verdiğim şu haberden önemli:
Senin çocuğunun bedeni her gün birkaç milim eğriliyor, arızalı şekilleniyor!

Boykot ve oturum izleyip oturan ana/babalardan yok mu uçuk/kaçık birileri; bütün velileri toplayıp ders kitaplarını dört eşit fasiküle bölsünler:
Çocuklar da 2010 Mayısında okuyacağı kitapları sırtında taşıyıp durmasın ve bu hafta işi bitmiş (Ekim 2009) yaprakları yaza kadar okula götürüp getirmesin!

Allah rızası için, acıyın artık şu çocuklara!
Her ders için ince gazete kâğıdına iki üç fasikül basılabilir. Yeni bölümleri, konular işlendikçe öğretmenler dağıtır. Böylece çocuklar, sadece birkaç dergi ve tek defterle okula gidip gelir!

Şu masa/bilgisayar çağında, insanlarımız boşuna ortopedist/fizyoterapist peşinde koşmuyor.
Fakat çocuklarımız boşu boşuna eve mutsuz dönüp, ağrıdan ağlıyor!

…..
Not: Yazının açılım ve yorumları (yukarıdaki) site adresimizde…

Stop
Muammer Erkul
11 Ekim 2009 Pazar

İLAVE:                                                                                        

BİZE ULAŞAN
YAZILI VE SÖZLÜ YORUMLAR İÇİN
CEVAPTIR:

Evet. Elbette herkes tek başına bir şey yapamaz.
Ama tek başına neler yapılacağını da bilmek lazım!
Nedir o? Şudur:
BU FİKRE TARAF İSEN TARAFTARLARI BUL!..

Bilmem hangi markayı giymek, bilmem hangi şarkıyı dinlemek, bilmem hangi ürünü kullanmamak için uğraştığın kadar; çocuğunun, kardeşinin, yeğeninin, komşunun, neticede bu ülkenin çocuklarının sağlığı için; tanıdığın bütün insanlara okut bu yazıyı, tanımadıklarına da okutturmaya çalış!.. Kopyala şu (yukarıdakinin aynı) adresi ve gönder herkese!..

http://www.muammererkul.com/index.php?option=com_content&task=view&id=2183&Itemid=48

Yetti mi? Yetmedi…
Gönderdiklerinin de herkese göndermesini sağla!
İstersen elbettte başarırsın!

Şu zavallı çocuklara bakıp, acıyıp geçmek mümkündü. Nasıl geçersin? Kaç senedir yazıyorum. Gene yazacağım seneye, sonraki sene yeniden… En azından şimdiki çocuklar büyüyecekler ve kendileri kanun/kural koyucu olacaklar, kendi evlatlarına hamallık yaptırmayacaklar.
Biz bugün söyleyeceğiz, ne zaman olacak bilmiyoruz, belki bu sene belki on sene sonra!
Çabamız en fazla çocuğun kasını, kemiğini, sağlam kurtarmak!

Fakat böyle (veya bir başka) önemli konuyu okuyup (vah, vah, çok yazık) demek yeterli değil!
Artık bunu da bilmek lazım!
Benim yazarım yazmış ya, herkes yapsın!
Yok öyle, kendini avutmaya çalışmak zamanı değil!
Bunu okuyorsan internetin var!
Yani benim ulaştığım insan kadar insana sen de ulaşabilirsin!

Benim bir kârım ve beklentim yok bu işten; ama bir ihtiyar kaplumbağa gibi ve bir o kadar yorgun, boynu uzamış, kemikleri birbirine geçmiş, kasları sızım sızım sızlayan yavruların haline bakıp bunları söylememek mümkün mü?

İşte gene duyuyorum, aynı sesler geliyor kulağıma:
"Aaıhh…
İyi güzel diyorsun da, kim yapacak bu kadar işi?..
Çok zor…
Boşuna uğraşmak olur!.."

Cevabı şu:
Sen yapacaksın, sen yapmazsan kim yapacak ki!..
Şöyle düzeltelim. Okumamız gereken cümle şu:
Ben yapmazsam kim yapacak ki?..

Dilerim boşuna yazmış değilim/olmam bu satırları?
Dilerim her okuyan BİR KİŞİYE DAHA okutur bu çağrıyı…

Her gün okul yolunda boynu incelmiş küçük hamalcıklar beni bekliyor…
Her gün okul yolunda boynu incelmiş küçük hamalcıklar seni bekliyor…
Her gün okul yolunda boynu incelmiş küçük hamalcıklar bizi bekliyor…

Peki biz nerdeyiz, ne yapıyoruz bu konu hakkında?

Hadi bir şey yapalım!
Ve bunu ŞİMDİ yapalım!..
Şu çocuklar SAKAT KALMADAN!..

M. E.

11 yorum

  1. Sırtlarına yüklenen yanı sıra beyinlerine de doldurulanlar düşünüldükçe insanın içi cııız ediyor…
    İnşâallah bir gün gerçekten onları da düşünürler…

    TK.

  2. Ne yaptığımız bilebilseydik. Sorunlarımız en aza inerdi. Her şeyimiz sorun.

    Servis ihaleleri-Yemek ihalleriyle ilgilenmekten gerçek sorunları göremiyorlar. Göremezler çünkü görecek kafa yok!

    FEHMİ DUMAN

  3. Avrupa’da aynen sizin dediğiniz gibi Muammer bey. Öğretmenler, çocuklara o hafta görülecek konuyla alâkalı fotokopi çektirip dağıtıyorlar ve ögrencilerin elinde sadece bir kaç yaprak kağıt oluyor. Böylece kalın kalın kitapları taşımak zorunda kalmıyorlar, hem de ders çalışacakları zaman kitabın kalınlığını görüp de ümitsizliğe kapılmıyorlar…

    Türkiye’nin atması gereken çok büyük adımlar var eğitim konusunda.
    Ama dediğiniz gibi öncelikle velilerin dikkat çekmesi gerekiyor bu tür konulara. Türkiye’de maalesef veliler çok pasif kaliyorlar…

    SEDA BAYSAL

  4. Konya’da sınıf öğretmeniyim.
    Öğrencilerim bu sene 4. sınıf ben bu olayı çantada kitap taşıma yasağı ile aşmaya çalışıyorum.
    Defter ve hikaye kitabı taşıyorlar, diğerleri sıranın altında bekliyor.

    Ayrıca bizden her sene değerlendirme raporu isterler her seferinde kitapların fasikül şeklinde basılması gerektiğini yazıyoruz ama…….

    OCANOĞLU

  5. Benden cırlak bir anne yoktur heralde ama fazla cırlamayla olmuyor. Kimse örgütlenmiyor. Nasrettin hoca hesabı yönetimin kapısında bir de bakıyorsun ki tek kalmışsın. Herkesin düşüncesi çocuğumu ters etkiler mi?
    Yanlış davranırlar mı?
    Benim oğlumun okulu tam gün olmasına rağmen kitapları sırtlıyıp götürüyor, sırtlayıp getiriyoruz.
    Dolap yetersiz yaptırın, öğretmenin masa üstü bilgisayarı yok alın, camlara perde, masalara örtü vs. vs…
    Bir de karşına geçip, ne kadar veli o kadar okul deyiveriyorlar.
    O zaman topluca değişim için beraber olalım. Nasıl olur bilmem ama ben herşeye varım. Herşey daha iyi yarınlar için!
    SAYGIYLA.

    YILDIZ

  6. Millî Eğitim Bakanlığının bir web sitesi var. Belki orada şikayet ve soru bölümü de vardır. Oraya elli kişi birden aynı şikâyeti yazarsak belki etkilenir birileri…
    Ne dersiniz?

    ELİF SABAH

  7. Ele aldığınız konu kadar önemli son eklenenler. Birşeylerin değişebileceğine inanmakla başlamalı işe. Öyle zor oluyor ki buna inandırmak insanları…
    Buna inandıktan sonra da değiştirmek adına harekete geçmek gerekiyor elbet.
    Olumsuzlukları değişmez kanun, kendimizi de etkisiz eleman olarak görmekten vazgeçip; “ne yapabiliriz?” sorusuna cevap bulma zamanıdır! Ellerinize, aklınıza sağlık üstâdım…

    ŞAHİKA ATEŞ

  8. Evet her ders için ince gazete kâğıdına iki üç fasikül basılabilir. Yeni bölümleri, konular işlendikçe öğretmenler öğrencilere dağıtır elbette ama bu sene için bu fikir geç kalındı çünkü kitaplar basıldı. Okullara-öğrencilere dağıtımı yapıldı ve ekstra külfet getirdiği için şimdilik bu düşünceyi hepimizin bildiği gibi rafa kaldırırlar, ama en azından gelecek seneye planlamaya dahil etmeleri için uğraşmaya değer en önemli konulardan biri olsa gerek…
    Elif Sabah kardeşimizin dediği gibi Milli Eğitim Bakanlığının http://www.meb.gov.tr/ sitesine ve BİMER’e (Başbakanlık İletişim Merkezi)isteklerimizi+şikayetlerimizi bildirebiliriz…
    Çoğunluk bunu yaparsa dikkate alınacağını umut ediyorum…
    Hepimizi ilgilendiren bu konuda yazarımızı yalnız bırakmamalıyız…
    Ne demişler “Birlikten Kuvvet Doğar”

    Sevgili Seda, Türk Milletinin belirgin özelliklerinden birisidir kendi kendilerine söylenip durmaları ve şikayetlerini yetkili merciilere iletmemeleri, iletenler ise azınlıkta olduğu için kaale alınmazlar.

    Ben de Milli Eğitim çalışanı ve öğrenci velisi olarak bu önemli yazıyı tüm okulların evrak gözlerine koyup not düştüm. Şimdilik okul sınıflarına öğrencilere ait yeterli kadar dolaplar yapılsa ve öğrenciler ağır çantalarını sırtlarında taşımak zorunda bırakılmasa, diye…

    Hayıflanmayı bırakıp lütfen bu sitelere meil atın.

    http://www.meb.gov.tr/ (Milli Eğitim Bakanlığı)

    http://www.basbakanlik.gov.tr/bimer

    PERGİN

  9. Millî Eğitim Bakanlığının sitesinde şikayetler bölümünü aradım ama göremedim. Rica etsem tam olarak nasıl ulaşılabilineceğini yazabilir misiniz? Ya da e-mail gönderebileceğimiz adresleri verebilir misiniz?

    E. SABAH

  10. Gerçekten çok haklı bir konuya değinmişsiniz… İş arkadaşım ağbimin 2.sınıfta okuyan oğlunun çantasının ağırlığına bakmıştım… Gerçekten çok ağırdı… çocuk ise küçücük…
    Bence çocuklara sorgulama ve düşünme becerisi kazandırılsa eğitim sistemindeki maddi ve manevi yükün azalcağını düşünüyorum…

    BERRİN

  11. Geçenlerde sokakta küçücük bir çocuğun peşinde “çekçekli” okul çantasını sürüklediğini görünce aklıma bu konuyla ilgili yazıların geldi.
    Trajikomik bir durum! Şu parmak kadar çocuklar n’apsın? Taşımaya mahkum edildikleri çantaları taşıyabilmek için bu tür çantaları tercih ediyorlar. Okuluna gittiği yol müsaitse tabi…

    Ama ben, bu “çanta mahkumu” nesilden müttthiş halterciler çıkacağına inanıyorum(!!!)
    Tabi sağlam kalabilirlerse!

    KARANFİL

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir