Erkekler, bu hususiyetleri devam ettiği müddetçe iki şeyden vazgeçemezler…
Bu iki şeyden de ilk sırayı her zaman YEMEK alır.
Yani, Türk’ün karnı doymalıdır önce!..
…..
Akıllı kadınla akıllı olmayan kadın…
Akıllı adamla akıllı olmayan adam arasında farkı da galiba yine bu iki şey açığa çıkartır!..
Hah!.. Bu giriş kısmı şimdi birazcık dursun bakalım şurda…
Erkeğin KALBİNE giden yol midesinden geçer amaa, yemeğin kim tarafından yapıldığı da çok önemli…
(Hadi, en azından benim için, diyeyim…)
…..
Mutfaklarda çekilen şu öğleden önce programlarında, her biri 120 kilonun üstünde gelen aşçıların yemekleri, bırakın da SADECE MİDEMDE kalsın!..
Zaten bizim ABARTMAKTA üstümüze yok, ne dersiniz?..
Bulunabilmiş bütün şişmanlar konuya dahil edilmiş…
Nerden bulmuşlar bu ADAMLARI böyle?..
Bunlar da nasıl semirebilmişler bu kadar?.. Hem de DİE rakamlarına göre enflasyonun bile şişemediği Ecevit iktidarında!..
Anlaşılır gibi değil!..
…..
Stüdyolar sıcak olur. Bir de yemek falan pişirmeye çalışırsan, ohoo…
Adam… Adam amaa, ancak “ADAMLAR” gibi bir çoğul takısıyla “tamamı” ifade edilebilecek hacme sahip bu adam, belli ki mendilini çıkartıp “tıp tıp tıp” diye damlayan terlerini silecek…
Ama… Olmuyor.
Ellerini döndürebilip pantolonunun ceplerine sokabilemiyor. Yetişebilemiyor yani cep deliklerine elleri…
…..
Cebin deliğini bırakın bu adam MUSLUĞU bulamıyor ki ellerini yıkasın… Tencerenin DİBİNİ bulamıyor ki ateşe koysun…
…..
Kendisi hareket fukarası olduğu için, iki görünen, üç de (kamera açısının dışında durdukları için) görünmeyen yardımcısı var… Bunun böyle olduğunu da (programın başından sonuna kadar) ona yardım edenlerin kıyafetlerini not ederek anlayabiliyoruz…
Bu tutulan notlar da çok önemli; çünkü tencere içinde kaynayanın Denizli horozu olup olmadığını bilmesek de 5+1 KURALININ her an DELİNME ihtimali var!..
Çoğu aşağıda gelecek olan bu sorular şimdi erkeklerin kafasında deriiin boşluklar, yani DÜŞÜNME ALANLARI açıyor… Aynen yanan anızların ardından gelen büyük orman yangınları gibi…
…..
Anız, malum; buğday sapının tarlada bırakılmış olan kısmıdır. Bu tip sorular da saman alevi gibidir!..
Parlar… Ardından söner.
Bu arada tutuşmaya niyetli odunlar varsa da, kendileri bilirler!
…..
Ama soruyorum yine de;
NİYE BÜTÜN AŞÇILAR ERKEK, üstüne üstlük niye şişman mı şişman?..
Gün yüzüne, EL İÇİNE ÇIKARILABİLECEK yemekleri erkekler daha iyi yapabildiği için mii?.. Yoksa bir çeşit TEHDİT olsun diye mi?..
Hani;
“Bana bak adam, eğer mutfağın kapısından içeri adımını atar da MUTFAK SIRLARIMI ele geçirmeye çalışırsan, nah işte bunun gibi olursun!..” Der gibi…
İyi de, bir kadının, mutfağında, KOCASININ BİLMEMESİNİ istediği ne gibi bir sırrı olabilir ki?.. Valla, bunu ben bilemem… Ama arada sırada, bildiğim fıkraları anlatabilirim sizlere:
…..
Temel kaptan iyice yaşlanıp öldüğü an…
Daha teni soğumadan…
Meraktan deliye dönmüş olan tayfalar… Kaptan köşkündeki SIRRI ÖĞRENMEK İÇİN saldırıyorlar…
Hep birlikte kaptan köşküne dalıyorlar… Hep birlikte YASAK SANDIĞIN kilidini kırıyorlar.
İşte…
Sandığın içinde, bir ömür boyu kendilerinden gizlenmiş olan minik kutu… Ve onun da içinde, Temel kaptanın EN DEĞERLİ HAZİNESİ…
…..
Nefeslerini tutuyorlar ve büyük bir sükunet içinde açıyorlar kutuyu…
İçinden, sararmış bir kağıt parçası çıkıyor.
Tayfalardan biri, en az elli-altmış yıl evvel, Temel kaptanın kendi el yazısıyla yazmış olduğu bu gizli notu okuyor:
“Geminun sol tarafi İSKELE, sağ yani SANCAK!..”
Şimdi ne alakası var, Temel kaptanın mutfağıyla sizin evdeki geminin…..
Çekmecelerden birinde;
“BUZDOLABININ KAPAĞINDA DURAN YUVARLAK VE BEYAZ ŞEYLER YUMURTA…”
Diye bir not bulacağınızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz…
…..
Hiçbir kadın böyle bir not yazıp saklamaz…
Neden?..
Çünkü BÜTÜN KADINLAR bazı yumurtaların SARI olduğunu bilecek kadar zekîdirler…
…..
(Not: Bunu, herhangi bir kadın derneğinin baskısı, veya madalya vaadi olmadan… Tamamen kendi düşüncem olduğu için… İnandığım için… Ve de üstelik aklım başımda iken yazdım…)
Abartmakta üstümüze yok dedim ya, görüyorsunuz işte…
Çizgi filmler ile öğle haberlerinin arasında, canının istediği dakikada, yerli veya yabancı canının istediği kanalı aç; karşında, diğer kanaldakini aratmayacak bir şişman…
Sanki aşçının göbek çevresi ne kadar genişse yaptığı yemek o kadar lezzetli olacak!..
…..
HATTA BUNLARDAN BİRİ O KADAR ŞİŞMAN Kİ, ADAMIN YARISI DİĞER KANALA TAŞIYOR…
…..
Yavruum!.. Yan kanaldaki, hani şu rengarenk giyinen şarışın kız da sıkışmış bir kenara, kendi programını yapmaya çalışıyor…
(Devamını yarın okuyun… Okuyun ama!..)
Stop
Muammer Erkul
21 Eylül 2000 Perşembe