Adını duymadığın ölüler [24 Temmuz 2000 Pazartesi]

Adını duymadığın ölüler

Adını hiç duymadığın bütün ölüler; kendi günlük şahsî problemlerini gözlerine dayayanlardı!..

Bu yazı bitti aslında, bu kadardı.
Yazacağım da vermek istediğim mesajım da buydu yani…
…..
Adını hiç duymamış olduğun bütün ölüler; kendi günlük ve şahsî problemlerini yine kendi gözlerine dayayan…
Onlarınkinden daha önemli ve daha acil sıkıntı yokmuş gibi dünyada başka hiçbir tarafa bakmayan…
Zaten topu topu, en fazla da kendi hacimleri kadar olabilecek kendi dertlerini solumaktan,
kendi dertlerini koklamaktan,
kendi dertlerini yalamaktan,
kendi dertlerine dokunup, yine kendi dırdırlarını anlatmaktan; ne karşılarındakine,
ne dünyaya,
ne de aynaya bir göz atmaya vakit bulabilmiş kişiler…
…idi!..
…..
Kimler?
Adını hiç duymamış olduğun ve adını artık hiç kimsenin duymuyor olduğu ölüler…
Ölmemen imkansız…
Ama kendi adının ölüp ölmemesine karar vermek senin kendi elinde!..
Öyle değil mi?

Adını hiç duymadığın bütün ölüler; kendi günlük şahsî problemlerini gözlerine dayayanlardı!..
“Ne demek şimdi bu;
Takdir mi, hakaret mi?..”
…..
İnan ki, hiçbiri değil.
Çünkü senin kendin için tercih ettiğin yoldan dolayı, sana hakaret etmeye hiç kimsenin hakkı yok…
Bunu herkes bilmeli.
…..
Ama senin de bilmen gereken bir şey var ki, o da şu;
Her gün birilerine anlattığın ve durmadan da anlatmak istediğin kendi talihsizliğin, kendi zavallılığın, kendi sıkıntıların, kendi duygusal kaymalarından dolayı da (sıkı dur) hiiiç kimse takdir etmeyecek seni…
…Aynen seni bu yüzden bugüne kadar hiç kimsenin takdir etmemiş olduğu gibi!

“Al sana şimdi, bir sıkıntı daha!..”
Gerçekten böyle mi düşündün?
…..
Bu satırları okurken, gerçekten; “Al işte bir sıkıntı daha” diye mi düşündün, yoksa;
“Yahu, bu cümledeki düşünceler beni yüzlerce sıkıntımdan kurtarabilir!..”
Diye mi geçirdin aklından?..

Hep diyoruz ya;
Hep iki yol çıkıyor önümüze ve biz hep bu iki yoldan birini tercih etmek durumundayız!..
En azından bu sürpriz olmasın artık bizlere.
Aramızdaki bir yerlere gelebilmiş insanları düşünün.
Artık aramızda olmayanları da düşünün ardından…
…..
Ne görüyorsunuz?..
Cevap: Kendisine ait hiçbir sıkıntısı olmayan insanlar!..
Böyle görülüyor, değil mi?
Evet böyle görülüyor.
Çünkü onlar, kendileri böyle görüyorlar…
Onlar böyle gördükleri için de böyle gösteriyorlar bizlere.
O zaman bizler onlardan daha büyük görevler bekliyoruz ve onları kendi bulunduğumuz hizalardan yukarılara kaldırıyoruz…
…..
Lafı uzatmaya gerek yok, herkes ne dediğimi anladı. Ve herkes geriye dönüp hafızasını şöyle bir yokladı:
Adını hiç duymadığın bütün ölüler; kendi günlük şahsî problemlerini gözlerine dayayanlardı!..

———————————————————

Dil, dilberden güzeldir
Sevdirelim, sevelim,
Dil, dilberden güzeldir.
Kıymetini bilelim,
Dil, dilberden güzeldir.
Aşk, bir bakışla başlar,
Görünense de kaşlar,
Şiirle erir taşlar,
Dil, dilberden güzeldir.
Gider bugün hoşuna,
Ya, gelince yaşına,
Denmemiş bu boşuna,
Dil, dilberden güzeldir.
Tesbitimdir bu derim,
Sırrına erin derim,
Hele, düşünün derim,
Dil, dilberden güzeldir.
Bilirsiniz olanı,
Söylemeden yalanı,
Çıkarır o yılanı,
Dil, dilberden güzeldir.
He deyince olamaz,
Kaybedince bulunmaz,
Sahip olan aramaz,
Dil, dilberden güzeldir.
Gören düşman apışır,
Türkler mertçe bakışır,
Türk’e Türkçe yakışır,
Dil, dilberden güzeldir.
Edebiyat sanattır,
Dile kol ve kanattır,
Dil ise saltanattır,
Dil, dilberden güzeldir.
Destan söyler bâzımız,
Türkü çalar sazımız,
Âriflere sözümüz!
Dil, dilberden güzeldir.
Ne diyeyim, daha ney,
Sağolasın Mehmed Bey! (*)
Büyük insanmışsın be hey!
Dil, dilberden güzeldir.
Mümtaz Beğen

(*) Bu şiir, Türkçe’nin resmî dil olarak kabulünün 718. yıldönümü münasebetiyle büyük devlet adamı Karamanoğlu Mehmed Bey’e ithaf edilmiştir.

Stop
Muammer Erkul
24 Temmuz 2000 Pazartesi

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir