Belki de epeydir kendisinden bahsetmediğim için; sabahın 06’sına doğru, çok uzun süredir ilk defa dedemi rüyamda görerek uyandım… Hayırdır inşallah, anlatmayayım… Ama sizden birileri onun diyeceklerini özlemiş, veya dedem bizleri özlemiş olabilir, değil mi?..
Bir insan çok küçükken bir türkü veya marş duyar, onu iyice ezberler de. Ama, anlamını bilmez!..
İşte ben de aynen öyle ezberlemişim dedemi, sadece hatırlıyorum!..
Hatırlıyorum sadece ama bu bilip-hatırladıklarımın ne anlama geldiklerini bilip-öğrenmem için çok uzun yılların geçmesi gerekiyormuş…
Dedemden geldiğini sandığım cümleleri düşünürken, kendi içimde sanki uçarım ben… Veya içim uçar dedeciğime doğru, onu dinlerim. Der ki dedem:
…..
Onlar, senin yanında, benim "neler anlattığımı" dinleyecekler…
Halbuki benim yanımda; "nasıl anlattığıma" bakacaklar!.. (bakıyorlardı, bakarlar)
…..
Sen de bir zamanlar benim "neler anlattığıma" bakmadan, nasıl anlattığıma baktın belki. Ama, çook fire verdik, çok…
Ağaçtan (koca bir ağaçtan) oyulan bir kaşıksın sen; sıyrılan kabuğu (kabukları) ve çıkan yongaları (yonga yığını) bilmiyorsun!..
Ama, sen…
Şimdi sen, bir kaşıksın işte;
İşini yap!..
…..
(Benim, şimdi gözlerim yaşarıyor bunu okudukça… Özellikle tavsiye ederim ki, ilk iki satırı lütfen anlamaya çalışın. Yani "doğru" kimden ve ne şekilde gelirse gelsin dinleyin ve kabul edin…
Bu yazıyı okuyanlar; "Muammer’in bir dedesi varmış ve şöyle şöyle diyormuş" diye anlatırken; olur da bir gün beni dinlediklerinde; "Muammer konuşurken burnunu kaşıdı, bir de o gün tıraş olmamıştı" diye anlatırsa, veya sadece böyle lüzumsuz detaylarda eritirse anlama zamanını, büyük bir yanlışlık vardır bu işte, değil mi?..)
Neyse, iki notum daha var, bazılarının hoşuna, bazılarının ise çok hoşuna gidecek. Şöyle:
Bir aslan, bir başka aslana yem olmaz;
Aslanlar; çakalların sofrasında paylaşılır!..
Bir gün de üşümüş, içeri kaçmıştım benden büyük çocukların elinden… Çoraplarım ıslanmıştı, parmaklarım sızlıyordu… Dedem küçük pencereden yağan karı ve bahçede oynayan çocukları seyrediyordu…
Yanımızda biri daha vardı ama kimdi, hatırlamıyorum. Galiba ona, şöyle dedi bakmadan:
Bir zamanlar, kar yağarken, kendi günahsızlığımızla bakar ve yeryüzüne sevinç yağdığını görürdük…
Şimdi bilmekteyiz ki;
Belki, bir nefes durup düşünmemiz için örtülmekte rahmet ile, günahlarımız…
…..
(Hadi bakalım, hepinize iyi tatiller.)
Stop
Muammer Erkul
14 Nisan 2002 Pazar