Ateşe düşer pervaneler…
Ama pervaneler ateşe düşmeden; ateş düşmüştür içlerine!..
Ateş, pervanelerin içine düşer;
Ve pervaneler, ateşe!..
Ateşe düştüm…
Ateşe düştüm, şuna karar veremediği gün zaman:
Yanan hangisidir;
Pervane miii, ateş mi?..
Ateşe; düş’tüm…
Ateşe düş’tüm ve ateş de bana düş’tü, her rüyâda!..
Rüyâlarım sürükledi zaten beni bu ateşin koynuna;
Ateşe düştüm!..
Şimdi, bilmek vakti midir, bilmem;
Ateşin, dışarda olmasına; yangın derler, ama yangın içindeyse; aşk!..
Yani bir ıslak yorgan gibi atılırsın üstüne, ve sararsın bu ateşi; kendinle!..
…..
Bunun, bir adı olmalı mı, yani aşka bir isim konmalı mı “ben”den başka?..
Yoksa her yanış, yine ve hâlâ ve ilelebet “ben”le mi anlatılmalı?..
Aşk, işte bu yüzden görülmez çoğu zaman; tetik düşene kadar.
Çünkü aşk; suyun kaynama noktasıdır, çünkü aşk; bir atın çatlama noktasıdır, aşk; bir uzun fayın kırılma noktasıdır…
Yani aşk; ya buhar eder uçurur seni veya devirir, yere serer!
Ateşe düştüğü gibi, içine ateş düşen pervanelerin;
Ateşe düştüm…
Zamanın, seçemediği gün; pervanelerin mi, yoksa ateşin mi yandığını!..
Ateş, düşümdü benim…
Ve ben, ateşe; düş’tüm; ateşe düşmeden önce!..
……
Rüyâlarım sürükledi zaten beni bu ateşin koynuna;
Ateşe düştüm!..
– – – – – – – – – –
Ali İhsan Gülcü’nün, akıcı bir üslup ile kaleme aldığı ve içerisinde ibretli hikayeler, duyulmamış fıkralar, büyüklere ait sözler bulunan “Yaşama Sevinci” isimli kitabı Timaş yayınlarından çıktı (0212)513 84 15 www.timas.com.tr
Stop
Muammer Erkul
23 Temmuz 2003 Çarşamba