İçimde bir sıcacık ses… Der ki; “Bilmese bile herkes, içinden hasret süzülür!..”
Bakarım ki içime; haklıdır bu kordan nefes!..
Yolda kalmış palto gibi dışım rüzgârdan kurumuş, ama içim yağmur suyu!..
İçimde ter, kan revan…
İçimde şimşek ve tarrakalar,,, dışımda titreyen papatyalar; gözleri ışıldayan, gün ışığı altında… Ya ben?..
Ben;
Tayfunlara kabuğum!..
Bir ceviz gibi; bilmez kimse, etimin lezzetini…
Ve bir ceviz gibi, terleyemem; çıkmaz kokum dışarı!..
Bir ceviz gibi, yaşarım içerimde; bir yudum nefes için, bir bardak ışık için, ve bir karışlık ses için nem varsa verebilip!..
…..
Ama kim duyar bir kayıp adacıkta haykıran pazarcıyı?..
Kim okur, okyanusta kaybolmuş şişedeki mektubu?..
Kim salar yeryüzüne, bin senedir hapsolmuş, masallardaki cini?..
İçimde bir sıcacık ses…
Der ki; bilmese bile herkes, içinden hasret süzülür…
…..
Koca dağları delen; incecik derelerdir, ve düzdeki pazarlara indiren!..
…..
Koca ağaçlar nasıl oyulursa bir kurda; koca kayalar dahi delinir damlalara!..
…..
İşte bu yüzden; titrer koca koca yürekler bir ismin hatırına, ve; hasret suyuyla yanan ateş, tutuşturur havayı!..
Bir ceviz gibi; bilmez kimse, etimin lezzetini…
Ve bir ceviz gibi, terleyemem; çıkmaz kokum dışarı!..
Bir ceviz gibi, yaşarım içerimde; bir yudum nefes için, bir bardak ışık için, ve bir karışlık ses için nem varsa verebilip!..
…..
İçimde bir sıcacık ses…
Fısıldar nefes nefes;
“Bilmese bile herkes, içinden hasret süzülür!..”
Stop
Muammer Erkul
10 Nisan 2002 Çarşamba