40 gün 40 gece 40’ıncı yıl…
Buluşmalarımız çok şeyler de öğretiyor birbirimiz hakkında.
Ziya’nın seyyar harddiski Ömer’in bilgisayarında; geçenlerde çekilen damatları özendirecek fotoğraflarımızı seçiyoruz. Benim görüntülerimin bir kısmını ise; dağdaki eşkıya, çöldeki bedevi, ekvatordaki aç ve sefillerin takipçisi Osman Sağırlı’nın objektifinden… Elbette kasıt aramıyorum!
Bu sırada Ahmet Demirbaş giriyor odaya. “Böyle bir 40’ıncı yıl hatırası kaçmaz, 80’inci yılda bakarsınız, diyor… Ömer Söztutan, Muammer Erkul ve Muammer’in sarı kravatının kedileri!..”
Bu kediler benden de meşhur olacak bu gidişle!
Ardından Mehmet Bilgi geliyor ve sonra Hasan Sarıçiçek. Laf dolaşıp bir duygusal söze geldiğinde, sağ elinin parmak uçlarını birleştirip, sağ meme başının üzerine bastıra bastıra; “İnsanın şurasında olması lazım, şurasında” diyor… Çok heyecanlı, belli; elini karıştırmış veya yönünü şaşırmış.
“Senin yüreğin oranda mı atıyor Hasan abi”, diye takılıyorum.
“Bilmiyor muydun” diye şaşırıyor birisi. Kendisi de;
“Kalbim sağda, dalağım şurda, ciğerim burada, böbreğim orda” diye saymaya başlarken bende ipler kopuyor artık ve gerisini anlamamaya başlıyorum…
“Şaka yapıyorsunuz” diyorum. Sonra bu her şeyi ters tarafta olduğu iddia edilen adamın yanına gidip sağ göğsüne kulağımı dayıyorum: “Gümph, gümph, gümph!..” Şimdi gözlerim fal taşı gibi açık:
“Bu kadar çok organ ters yönde olamaz ki, belki senin sadece kafan ters yöndedir” diyorum… Bu fikir sanırım ilk kez ortaya atıldığı için, sessizlik oluyor. Sonra Ömer başını iki yana sallayarak;
“Yanlııış, diyor. Öyle olsaydı, sırtı istikametinde tuvalete giriyor olurdu ki ben kaç defa yüzünden girdiğine şahidim!”
Bizim abiler can’dır, candandır. Bir bakarsınız; spor’dan yazı işlerine uzayan koridorda Hasan Sarıçiçek’in göğsüne Muammer Erkul başını yaslamış, öylece, birlikte yürüyorlar. Bu ne sevgidir ah!..
Kimse anlamıyor beni: İnansam mı artık? Hasan abi ters mi gerçekten, inansam mı buna, inansam mı?..
Stop
Muammer Erkul
30 Nisan 2010 Cuma
Ne hoş, ne sıcak diyaloglar 🙂
İş arkadaşlığı değil, sımsıcak dostluklar…
Mevlam bozmasın.
O gün, orada yaşadığınız güzellikleri bizlerle paylaştığın için çok teşekkür ederiz abiciğim.
Hicran Seçkin
Yok siz inanmayın yine de, ters olduğuna kendileri sizi inandırmaya çalışıyordur:)
Önemli olan insanın ne hissettiği değil midir Erkul bey. Diyelim ki ters yönde; bu, o samimi ve candan dostluğu etkiler mi?
Nice omurgasız asalaklar var ki; değil ters veya doğru yerde, her organı üçer beşer tane de olsa gene işe yaramaz.
Sizin o samimiyetinizi ve candır candandır dediğiniz insanlarla ilişkinizi ne değiştirebilir ki…
Daha nice kırk senelere, siz yazdıkça biz okuyalım ve sizlerden esinlenerek biz de karalama da olsa birşeyler yapmaya çalışalım.
Yüreğinizdeki muhabbet ömrünüz yettiğince kaleminizden nehir olup bizlere aksın…
Bu “kedidik”li kravatı biz göremeyecek miyiz? 🙂