Çatlak Kova [03 Şubat 2000 Perşembe]

Çatlak Kova

Hindistan’da bir sucu, boynuna astığı uzun bir sopanın uçlarına taktığı iki büyük kovayla su taşırmış.
Ama kovalardan biri çatlakmış.
Sağlam olan kova her seferinde ırmaktan patronun evine ulaşan uzun yolu dolu olarak tamamlarken, çatlak kova içine konan suyun sadece yarısını eve ulaştırabilirmiş.
Bu durum iki yıl boyunca her gün böyle devam etmiş… Sucu her seferinde patronunun evine sadece 1,5 kova su götürebilmiş.
Sağlam kova başarısından gurur duyarken, zavallı çatlak kova görevinin sadece yarısını yerine getiriyor olmaktan dolayı hep utanç duymuş.

İki yılın sonunda birgün çatlak kova ırmağın kıyısında sucuya seslenmiş:
“Kendimden utanıyorum ve senden özür dilemek istiyorum.”
“Neden, diye sormuş sucu.
Niye utanç duyuyorsun?..”
Kova cevap vermiş,
“Çünkü iki yıldır çatlağımdan su sızdığı için taşıma görevimin sadece yarısını yerine getirebiliyorum. Benim kusurumdan dolayı sen bu kadar çalışmana rağmen, emeklerinin tam karşılığını alamıyorsun.”

Sucu şöyle demiş:
“Patronun evine dönerken yolun kenarındaki çiçekleri farketmeni istiyorum.”
Gerçekten de tepeyi tırmanırken çatlak kova, patikanın bir yanındaki yabani çiçekleri görmüş, güneşin altında.
Fakat yolun sonunda yine suyunun yarısını kaybettiği için kendini kötü hissetmiş ve yine sucudan özür dilemiş.

Sucu kovaya sormuş:
“Yolun sadece senin tarafında çiçekler olduğunu ve diğer kovanın tarafında hiç çiçek olmadığını farkettin mi?…
Bunun sebebi; benim senin kusurunu bilmem ve ondan yararlanmamdır. Yolun senin tarafına çiçek tohumları ektim ve her gün biz ırmaktan dönerken sen onları suladın. İki yıldır benim toplayıp, patronun sofrasını süslediğim çiçekler işte bu çiçeklerdendir.
Sen “böyle” olmasaydın, bu çiçekler sulanamayacaktı ve o da evinde bu güzellikleri yaşayamayacaktı.”

Hepimizin kendimize özgü kusurları vardır. Hepimiz aslında çatlak kovalarız. Halbuki Allah’ın büyük nizamında hiçbir şey ziyan edilmez…
Kusurlarınızdan korkmayın. Onları sahiplenin…
Eğer kusurlarınızla da gerçek gücünüzü bulabileceğinizi bilirseniz, siz de başka güzelliklere sebep olabilirsiniz. (Bu anonim hikayeyi Celal Ünver göndermişti.)

———————————————————–

Hüzün
Yaprak dökümünde tanıdım hayatı,
Buğdayların sarısında sarıldım saçlarına.
Baharın gözlerinden gelişini özledim,
Dinle; rüzgarla haber gönderdim sana…
Sen gittin ya herşey boş, bomboş.
Ve heryer sanki karanlık!
Gökyüzünün mavisi mi gitti,
Güneşi mi batırdılar denizlerin dibine,
Yoksa hayat durdu mu artık?
Bilmediğim bir günahı mı vardı,
Niye sevgileri bir pula sattık?
Şimdi kimler ödeyecek bunca günahı?
Ah ki, bütün lekeleri saflığa kattık…
Yaprak dökümünde tanıdım hayatı,
Buğdayların sarısında sarıldım saçlarına.
Baharın gözlerinden gelişini özledim,
Dinle; rüzgarla haber gönderdim sana…
Emre Taşova

Masal gibi
Lokman Hekim’e,“Güzel ahlâkı kimden öğrendin?” Diye sordular.
“Ahlâksızlardan” Dedi.
Akıllı kimse her sözden bir hisse kapar.
Cahile, hikmet kitabından yüz bölüm okunsa masal gibi gelir.
(Şeyh Sadî-i Şirazî)

Posta kutusu
Dün yayınlamış olduğumuz mektuplara benzer başka bir mektup daha yayınlıyorum:
Kimden: Erkan …
Tarih: 20 Ocak Perşembe
Konu: Dostça
Sevgili Muammer Erkul,
Hayalgücü ve azminizin bir eseri olan köşeniz gerçekten mükemmel. Bir kaç yıldır takip ettiğim yazılarınızın bir kısmını da biriktirdim. Sakın diğer (biriktirdiklerimin dışındaki) yazılarınızın değersiz olduğunu düşündüğümü sanmayın.
İnsanlar üzerindeki etkinizin farkındasınızdır. Bir gazetecinin mükafatı da bu olsa gerek. Fakat bazı kişilerin yazdıkları ve köşenizde yayınlanan yazılardan size karşı platonik bir sevgi besledikleri anlaşılıyor. Bunu sanırım biliyorsunuzdur ve hangi sonuçları doğuracağını az çok kestirmişsinizdir. Allah kolaylık versin…
Başarılarınızın devamı dileğiyle… Sevgiler. (İmza-Şehir)
…..
Cevap: Dostum,
Bu konu hiçkimse tarafından bu şekilde ortaya atılmamıştı. Biraz daha ayrıntılara girebilir misin?
Mektubunu silmiyor ve irtibatta kalmak istiyorum seninle.
Akıl akıldan üstündür ve aklına ihtiyacım var.
Sevgi ve saygıyla.
Not: Lütfen cevap yaz ve uzunca olsun.
Muammer Erkul

…..
Tarih: 26 Ocak Çarşamba 18:51
Konu: Dostça
Merhaba,
Mesaj gönderdiğin için çok teşekkürler ve beni dostun olarak gördüğün için de…
Psikolojiyle ilgilenenlerin birçoğunun bildiği gibi; insanların davranışlarından, konuşmalarından, yazdıklarından ne anlatmak istediklerini -gerçeklerle beraber- anlayabilirsiniz. Bu konuda aşağı yukarı herkes deneyim sahibidir diyebilirim.
Senin yazıların insanların ruhsal durumlarına o kadar hitap ediyor ki, karşılık vermemek -bazıları için- imkansızlaşıyor. Psikologların ve psikiyatristlerin en büyük sorunlarından biri de budur. Yani kişinin içindeki bir boşluğu, özlemi doldurabilmek diyebiliriz. Peşin hükümler vermek hoşuma gitmese de, sizin hayranlarınızdan bir kısmının bunu yaşadığını söyleyebilirim. Bunu söylemekle; sizi seven bir kısım insanların “hasta” olduğunun anlaşılmasını istemiyorum.
Sevginizin sevenlerinizi çoğaltması dileğiyle… (İmza-Şehir)
…..
Cevap: Teşekkür ederim.
Konu mühim… Ama kafanızın içinde hapis!..
Önceki mektubunuzu ve bunu tekrar okuyup, daha açık ve detaylı yazarsanız hakikatten çok sevineceğim.
Sevgiyle.
M. Erkul

…..
Tarih: 29 Ocak Cumartesi 15:12
Konu: Hep dostça
Sevgili Muammer Abi,
Bazı şeyleri maddeleyerek hem kendimi tanıtmak, hem de istediğin bilgileri daha iyi anlatmış olacağıma inanıyorum.
1) Samimiyet çerçevesinin dışında bir anlayış kabul etmeyen biriyim. Buna bağlı olarak yazılarım bu formattadır.
2) Kimseye akıl vermek gibi bir niyetim olamaz. Herkesin aklı kendisine yettiğini hissettiği ölçüde kusursuz ve üstündür. (Erkan A.)
3) Bilmeyerek de olsa seni üzecek sözler kullandıysam özür dilerim.
4) Herkes kendi ilgilendiği konu hakkında olan yönlere dikkat eder ve çevresine -büyük oranda- bu açıdan bakar. Benim de yaptığım -biraz- bundan ibaret.
5) Hâlâ içinde samimiyetimden dolayı bir kuşku varsa başka yapabileceğim birşey pek yok.
6) Belki yaşımı merak etmişsindir. Yaşım: 20.
7) Senin hazırlamış olduğun bir site var mı ve Muammer Erkul hayranlarının ziyaret edebileceği bir site oluşturmayı düşünüyor musun?
Şimdilik bu kadarının yeterli olacağını zannediyorum. İyi günler.. (İmza-Şehir)
…..
Cevap: Olacak inşaallah ama ne zaman bilmiyorum.
…..
(Açıklama: Arkadaşımız, bir dürüstlük ve samimiyet örneği gösterip, bütün söyleyeceklerini söyledi ve hâlâ bize yazmaya da devam ediyor.)

Stop
Muammer Erkul
03 Şubat 2000 Perşembe

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir