Seni almaya geldik… [04 Şubat 2000 Cuma]

Seni almaya geldik…

Sizden gelenleri okuyor, biraz daha yayınlanabilir olanlarını ayırıyor…Onları tekrar okuyor ve yayınlamam lazım gelenleri bir ayrı dosyaya yerleştiriyor…
Fakat bir bakıyorum ki, Aman Ya Rabbii… Ne çok ve ne güzelsiniz.
Şükürler olsun, çoğalıyoruz ve çoğalıyor yazılar…

Bir gün gelecek; benim yazmama ihtiyaç kalmayacak…
Bir gün gelecek; zaten benim söylememe lüzum kalmayacak…
Bir gün gelecek; siz ben olacaksınız, ben de siz…
Dünya o zaman… İşte dünya o zaman daha “bizden” olacak.

Oturacağım bir köşeye, seyredeceğim;
Her canda bir Stop Köşesi olduğunu değil;
Her canın bir Stop Köşesi olduğunu…
Allah’ım o günleri göster bana, görelim hep birlikte.

İşte bu hayal, ütopik değil.
İşte bu hayal ütopya olmamalı…
İşte bu hayal; bin ben gelse ardımdan ve binbir ben feda olsa, değmez mi?..
Bir ömür, biner kopya çoğaltmaya yetmez mi?

Günün birinde tarih bizi yazacak. Şunu, onu ama illâ da seni… Bunu, onu da; amma, illâki seni…
Bu yol sen olmadan türküsüz kalır!
Destanlar topal kalır, çolak kalır, kör kalır…
Sonra mesafeler arada kalır;
Destanlar yaş döker sensizliğine!..

Bin kişi bile değildi Medine’dekiler…
En çok bin kişiydi sızanlar Anadolu’ya…
Ve Avrupa’ya dalan “deli”ler;
En fazla, en fazla bin kişiydiler!..

Bin kere söyledim, gene söylerim:
Bin kişi dağları devirir…
Bin kişi dağları devirir…
Bin kişi dağları devirir.
Dokuzyüz doksandokuz kişi kapında işte…
Dokuzyüzdoksandokuz kişi,
Kapında işte…

Bir soru var burada.
Bir soru, tek bir soru:
“Bir kişi”nin adı ne?

——————————————————–

Dualar, dualar…
Özürle başlıyorum, çünkü yapmamam gerekeni yapıp, “yayınlanmaması” istenen bir mektubu (ama ismini gizleyerek) yayınlıyorum.
Neden?
Çünkü bizde bir numara yok, ama asıl cevher okuyanların arasında… Manevi yükü de onlara yüklemek için…
Şimdi okuyacaklarınıza bayılıyorum ben. Bu inanca ve bu bütün hücreleriyle birlikte bağlı olmalara…
Ve zaman zaman yazıyorum; dualar inanılmaz bir güç… Bir cenazeden bahsediyorum; binlerce Fatiha, Yasin-i şerifler, hatimler gönderiliyor…
Dualar ediliyor; “Ya Rabbi, kabul buyurduğun dualar hürmetine bizlerin de hayır dualarını kabul et.” Bir kişinin duası kabul edilse, hep beraber kurtuluruz…
Buna ne olur ortak olun;
Kendinizi bu güzel insanlarla bir, ve onların arasında bilin, hissedin… Paylaşın şu duaları; bu havuza bir dalın…
Daha kârlı bir ticaret olmaz şu yeryüzünde.
Aşağıdaki mektubu da bu niyetle yayınlamış olduğumu düşünün.

Kimden: Neşe ….
Tarih: 15 Ocak Cumartesi
Konu: Allah’ın sevdigi kul
Allah sevdiği kulu insanlara da sevdirirmiş. Bu kadar sevilmenizin nedeni bu olsa gerek.. Yüce Rabbim vücudunuza sağlık, kaleminize kuvvet versin..
Daha önce size mailler yazmıştım ama size ulaştı mı bilmiyorum. Yoksa size karşı bir kusur mu işledim? İşlediysem affola.
Yıllar önce de size bir mektup yazmış ve halimi bildirmiş, sizden dua istemiştim. Siz de; “Allah kapılar açar ümidinizi kesmeyin” demiştiniz. Biliyorum siz hatırlamazsınız bu kadar seveniniz varken.
Şimdi gene sizden dua istemeye geldim. Allah bir kapı açtı ve bu kapının hayırlı olmasını istiyorum. Benim için bir dua da bunun için eder misiniz? Ben tüm İhlas Ailesi’nin gıyabında dua ediyorum, siz bilmeseniz de. Çünkü bir insana onun haberi yokken edilen duanın geçerli olduğunu biliyorum.
Selam ve dua ile kalın. (Neşe …. /….)
(mailim gazetede yayınlanmasın lütfen)

Cevap: Yüce Mevlâ’m bütün hayır dualarını(zı) kabul etsin. Her şeyin hayırlısını ve gönlüne göresini versin inşaallah. Bütün dualarını ve bu duamızı sevdiği kullarının dualarıyla beraber ve …. Abimizin (ki şu anda hastadır) dualarına katsın ve onlarla beraber kabul buyursun inşaallah. Amin. Sevgiyle. M.E.

Meçhul sevdam…
Seni sevmek istiyorum.
Seni sevmek için senin beni sevmeni istiyorum. Yalnızca beni sevmeni…
Yaşadıklarımız, yaşayacaklarımızdan az olmalı.
…..
Seni sevmek istiyorum. Hüzünle geçen dünlerime inat, işte ben de seviliyorum demeyi ve o mutluluk denizinde seninle yüzmeyi istiyorum.
Sana neler verebilirim bilmiyorum. Ama senden ne pırlanta bir yüzük, ne samur bir kürk, ne yat, ne kat… Senden seni istiyorum.
Beni sevmeni istiyorum. Yalnızca sevmeni.
…..
Sana aşkı yüreğimde yaşatmak istiyorum. Seni içime hapsettiğimde, yazdığın her harfin bizi anlatmasını…
Belki bencillik bu biliyorum. Ama ben yalnız seni istiyorum. Sevdalıların hep sen ile ben olmasını istiyorum.
…..
Sen kimsin bilmiyorum.
Ama seni seviyorum.
Bana her gelişinde, beni bir öncekinden çok sevmeni istiyorum. Vuran her dakikanın senin adını andığım an olmasını istiyorum. Sevda hesapları yapmak istiyorum; daha çok sevsin, daha çok sevsin, daha çok…
Ben senin beni sevmeni istiyorum. Seninle girdiğimiz sevme yarışında hep yenilmeni ve her yenilişinde kazanmak için benden çok sevmeni…
…..
Ben, beni sevmeni istiyorum. Kendinden bile fazla… Her sarılışında özlemeni, her özlediğinde sarılmanı.
Ve beni sevmeni istiyorum. Benden bile fazla.
…..
Seni sevmek istiyorum. Yalnızca sevmek için sevmek. Sana gelmek istiyorum… Ben sen olmak istiyorum. Ama benim olduğun kadar.
İster misin bilmiyorum. Ama seni sevmek istiyorum.
Ve senin beni benden çok sevmeni istiyorum.
Söylesene meçhul sevdam; senden çok şey mi istiyorum?..
Arzu

“Hayatın en yüce mutluluğu sevgimize olan inançtır; kendimiz için sevdiğimize, veya daha çok, kendi yerimize sevdiğimize.”
(Victor Hugo)

Stop
Muammer Erkul
04 Şubat 2000 Cuma

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir