Darende [29 Haziran 2008 Pazar]

Masallar hep uzaklarda geçer; develerin tellal, pirelerin berber olduğu diyarlarda, olmazların olduğu zamanlarda… Bazı bölgeler de vardır ki, bizlere masallardan bile uzak gelir. Fakat masallara “kahramanlar” lazımdır! Senden midir, değil midir o ayrı konu, ama bunlar gönüllü, çalışkan, sebatkâr, fedakâr insanlardır… Bu açıdan baktığınızda, işte size bir masal; Darende…

Boş bir çorba tası içindeki karınca olarak düşünün kendinizi; en uzak ufku, en yakınındaki duvarlardır… Darende’nin ve hatta Malatya’nın “atan kalbi” hüviyetindeki Zaviye bölgesinde de manzara işte budur: Her yönde dimdik duvarlar, gökyüzünü görmek için mutlaka başınızı kaldırmanız gerekir. Yani dışarıya kapalı, içeriye açık! İnsanlar dolar taşar buraya; kapı çalar, kapı açar, meçhul kapılardan geçerler…

Evvel zaman içinde terk edilmiş bu bölge… Öyle ki, sadece yedi minare kalmış kupkuru toprağın üzerinde… Sonra birileri burada “kalmaya” gelmiş ve kalmanın yolunu da bulmuş. İşte bu kalışın, siyasi ve coğrafi şartlara karşı bu inatçı direnişin hikâyesi çoğumuza örnek olmalı. Sebat eden kazanıyor, davasını samimi olarak kovalayan yakalıyor…
Binasız ve ağaçsız kuru toprak üzerinde duran camisiz yedi minarenin silik fotoğrafını gördüm; bir nehir yatağının akıl almaz bir mesire yerine, ibadethaneye, huzur mekânına çevrildiği Darende’de. İşin dinî boyutu elbette beni aşar; ben gördüklerimi söyler, yaşadıklarımı yazarım. Santim santim elden geçirilmiş bu mekân tam bir turizm beldesi şimdi; seccadeden, kayısıya ve tesbihten, üzerinde “Somuncu Baba Hatırası” yazan başlıklara kadar her şey satılıyor. Yılda bir kere de “Somuncu Baba ve Hulusi Efendi Kültür Etkinlikleri” yapılıyor ki, yedincisine davetliydim; konuşmalar yapıldı, şiirler okundu, Ahmet Özhan konser verdi, kermesler düzenlendi, davetliler gayet profesyonel olarak ve ziyadesiyle ağırlandı.

Şimdi diyeceksiniz ki: Neden Somuncu Baba? O mübarek zatın, yani Şeyh Hamid-i Veli veya Hamid-i Aksarayi hazretlerinin kabri Aksaray ilimizde değil mi?.. Kaç yıl önce bilmiyorum, ama buraya bir makam kabri (anmak için sanduka) yapmışlar ve vakıf kurup etrafında toplanmışlar. Siyasiler de rağbet etmiş; yeniler bir yana, Atatürk’ün, Özal’ın, Erdal İnönü’nün resimleri de var müzede… Benim kalbim ise bu müzedeki iki eserde kaldı; döndüm dolaştım önlerinde durdum. Neydi bunlar? 2006 ve 2008 yıllarında Serhend’den getirilmiş olan İmam-ı Rabbani hazretleri ve mübarek oğulları Muhammed Masum hazretlerinin mezar örtüleri…
Darende’nin turistik ve coğrafik güzelliklerinden zaman zaman bahsederim yine burada. Tohma suyunda nasıl rafting yaptığımı Türkiye Çocuk Dergisi’nde hem de fotoğraflarıyla izler… Ve bunların hepsini birlikte, sitemiz www.muammererkul.com adresinden takip edebilirsiniz.

Stop
Muammer Erkul
29 Haziran 2008 Pazar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir