Şimdi hayal kuranlarınız çok var, biliyorum. Ama bu hayallerine gerçekten inananlarınız kaç kişi?.. İlginçtir ama, ben sanki doğduğum andan itibaren burda olacağımı biliyordum, sanki bu günü yaşıyordum… Bunu hem istiyor ve hem de böyle olacağını biliyordum gibi. Şuna benziyor; hani uzak bir şehre gidersin ziyaret için. Sonra vasıtana biner kendi evine dönersin ve oradan mesafe ve zaman olarak uzaklaştıkça hafızandaki izleri de yavaş yavaş silinir… Bilirsin orası büyük ve kalabalık ve renkli ve zengin ve,, işte böyle bir şehir… Ama zihninde bunların sadece çok az kokusunu, sadece renk tonlarını, sadece tozlarını, izlerini bulursun… Anlatmaya başlasan birilerine, veya ordan gelen biriyle konuşsan, veya oraya yakın bir yerlere gitsen tekrar belirmeye, kuvvetlenmeye başlar ya yaşadıkların… İşte bunun tam tersini düşünün…
Zihninde-hafızanda var, ama zaman geçtikçe silinmenin tersine, zaman geçtikçe beliriyor, gibi… Pazarda domates biber satarken de, sandalda balık yakalarken de, (şimdi Tıp Fakültesi olan) Haydarpaşa Erkek Lisesi’nin Kadıköy tarafına bakan bahçe duvarına tırmanmaya çalışırken de biliyordum bir gün yazacağımı..
Ama, şuna inanamazdım o zaman bana söyleselerdi…
“Sen bir gün yazı yazacaksın…
Hem yazı yazacaksın, hem de yazdığın için sana para verecekler…”
İşte, hayallerin gerçek olması!..
İnanın arkadaşlar…
Sizlere bir örnek olarak ortada duruyorum işte; oluyor!.. Zamanı belli olmuyor, ama oluyor… İnanın ve inandığınız şeye yakın, hazır durun… Sessizce, içinizden dua edin çok çok. Bir de dua almaya çalışın insanlardan…
Geçen gün hatırıma dedem geldi… Aslına bakarsanız, dedemden bahsettiğim yazıların böyle dikkatle okunacağını hiç ummamıştım. Ama şimdi hemen her gün birileri dedemden bahsediyor bana, tebrik ediyor, ve dua ediyor dedeme. Şaşırırken seviniyorum da haliyle…
Bu hatırlatmalar dürtüklüyor zihnimi ve hafızamda yeni yeni görüntüler beliriyor. Diyor ki dedem:
“Evliya duası almaya çalışın!..”
Anlamıyorum, ve anlamıyor çoğu kimse. O tekrar ediyor sıkça;
“Evliya duası almaya çalışın!..”
Kimdi, hatırlamıyorum ama biri; evliyayı nerede bulacağımızı da duasını alacağımızı” soruyor…
“Allah-ü teala beş şeyi beş şeyin içinde gizlemiştir… Bunlardan biri de evliyasıdır. Velî kullarını insanların içinde gizlemiştir… Ama bu mübareklerden bazıları vardır ki; kendi de bilmez, başkaları da bilmez evliya olduğunu da, ya ölürken veya öldükten sonra haberleri olur kendilerinin de… Ama Allah bilir elbette bilinmeyenleri ve evliyasına yapılan iyilik ve kötülükleri de bilir…”
Şimdi biz, bu bilinmeyenleri bilemeyeceğimize göre yapmamız gereken nedir?..”
Bana baktı insanların arasında, sordu: “Nedir?..”
Ben de ona bakarak sordum: “Nedir?..”
Kalabalığın içinde, dedemin böyle ta gözüne bakarak soru soran bir tek ben vardım galiba!..
Bu günlük de bu kadar yeter sanırım, hadi hepinize iyi tatiller…
Bahar, “güzel duygularla” güzel. Binlerce insan ise şu an buz gibi, titremede, düşünebiliyor musunuz?.. Çünkü “huzur” çok şeyden önemli…
Baharın geldiğinden bile haberi olmayan, olamayan kişiler var, düşünebiliyor musunuz?..
Şükürler olsun, bugünümüze…
Ellerimizin ve avuçlarımızın “biri birimiz için” de uzanabiliyor olmasının hazzı ne ile değişilir ki?..
Stop
Muammer Erkul
27 Nisan 2003 Pazar