Ekmeği ikiye böldükten sonra, eşitliğinden emin olarak ortaya koyabiliyor musun…
Ve açıkça, net olarak diyebiliyor musun;
Al, canının istediğin parçayı!..
Emeği, ve sana ait zamanları döktükten sonra bir insanın üstüne…
Gördüğünde, karşındaki dudağın kıyısında kıymet bilmez bir tebessüm, asıl o zaman ne yapıyorsun?..
Artık geçmiş olan zamanlara bakıııp, bakıp ardında; ne diyor…
Ne düşünüyorsun?..
Bir gün, birinin, bir duasını duydum.
"Allah sana, senin gibi dostlar versin" diyordu…
…..
Karın boşluğuma koca bir yumruk yemiş gibi oldum, kusuyordum az daha…
Neredeyse,, neredeyse ödüm kopuyordu!..
Çünkü bu duaya katılmak;
Duada geçen kişinin mükemmelliğini tasdik etmek gibi bir şeydi…
…..
Kendini "ideal" bilmesi mümkün mü peki bir insanın;
Düzeltilecek, yontulacak, güçlendirilecek, tamir edilecek, tımar edilecek, imar edilecek bin eksiği, noksanı, hatası, kusuru yığılıyken kendi önünde?..
İşte o günden sonra, ufka farklı bir irtifadan bakmaya başladım…
Anladım ki;
Yok sanılanlarımı yok etmek için çok zamanım yok!..
Ve yapılacak şey şu ki;
Her birimiz…
Kendimize edinmeyi hayal ettiğimiz dostlar gibi dostlar olmalıyız…
…..
Olmaya çalışmalıyız!..
Allah sana, senin gibi dostlar versin…
Allah bana, benim gibi dostlar versin…
Allah bize, bizim gibi dostlar versin…
Bu duanın ne demek olduğunu anlayabilecek kaç kişi var, senden başka?..
Bu dua, "amin" derken titretiyor belki insanı, ama aynı zamanda bu dua; "edinmeyi hayal ettiğimiz dostlar gibi" dostlar olmaya da çağırmıyor mu bizi?..
Fısıltılar da her zaman kulağımızın dibinde aslında, öyle değil mi?
Yok sanılanlarımı yok etmek için çok zamanım yok!..
Yok sanılanlarını yok etmek için çok zamanın yok!..
Yok sanılanlarımızı yok etmek için çok zamanımız yok!..
Stop
Muammer Erkul
28 Ağustos 2003 Perşembe
Ne güzel şey ‘dost’ kelimesini hak eden bir dost olmak ve de ‘dost’ kelimesini hakeden insanlara sahip olmak… Allahü Teala herkese böyle doğru insanlarla karşılaşmayı ve onlardan hiç ayrılmamayı nasip etsin… Amin.