M. R. Şirin [31 Ağustos 2003 Pazar]

20 sene olmuştur. Adını duyduğum günü gayet iyi hatırlıyorum; İstanbul Radyosu bugünden çok daha popülerdi ve gidip tanışmam için bana ismi verilmişti. Hangi gün cesaretimi toplayabildim, unuttum; ama merdivenler ve kapının kenarlarında nöbet tutan fiyakalı askerler, ve o kocaman kapı hatırımda…

Şimdi tanıdığınız (o zamanlar hiç bilinmeyen) çok kişiyi ben ilk defa onun ağzından duydum. Bazı gazete ve dergilerde beraber işler yaptık, hazırladığı çocuk edebiyatı yıllığına bölümler yazdım, özel televizyonlar öncesinde, onun hazırladığı bir şiir programı için çizdiğim resimler ekranda görüldü ve adım yazıldı her hafta beyaz cama. O zamanlar öyle mühimdi ki bu; kapı komşumuz Hikmet amcanın mutluluk gözyaşları gözümün önünde hâlâ!..

Yıllar geçti… Çocuk edebiyatı konusunda hakikaten büyük adımlar attı ve bir gün gene aradı beni… Cumartesi günü filan yerde ve filan kişilerle kahvaltıya gelmeni bekliyorum, dedi. Sabah heyecan içinde kalktım, neşeyle tıraş olup tertemiz giyindim; ama baktım ki arabanın anahtarı yok. Başım dönünceye ve kahvaltı saati gelinceye kadar tekrar tekrar aradım her yeri, yok. Yıkılmış gibi çökünce omuzlarım, anahtar cebimde çıktı!..
İşte o gün, Çocuk Vakfı’nın “temelleri” atıldı, ama bensiz…

Mustafa Ruhi Şirin, hepimiz için bir abiydi ve hep öyle kaldı…
Geniş telefon defterindeki isimlerin kenarlarına, sanki; o zaman hangi işlerle uğraştırılırlarsa kendi istikballerine faydası olabileceğini not etmişti… Sadece kendime baksam bile görüyorum bunu. Ve şunu görüyorum ki; şu an ismi bilinen çook kişinin ismi onun listesinde vardı!..
Bunun adı; uzaklara bakmak değil mi? Bunun adı; ufukları taramak değil mi? Vizyon adamı kimlere denir ki?..

Belki arzu ettiğim kadar yakın olamadık, ama uzun yıllar ismi hep benimle dolaştı. Aramıza uzun kilometreler ve utanacağım kadar zaman girdi, arayamaz soramaz oldum; bilsem de kocaman ama çok hassas yüreğini ve sıcak gülümsemesini…
Haberlerini dostlardan ve basından takip etmeye devam ettim. Son haber ise şuydu: “Radyo Televizyon Üst Kurulu, 114 aday bulunan ve TRT Genel Müdürlüğünü belirlemek için yaptığı oylamalarla 3 isim belirledi.
Bu üç ismi Bakanlar Kuruluna bildirecek, hükümet de bu isimlerden birini Cumhurbaşkanına sunacak…”

Bu yazı, sadece kendim için yazılmıştır bu sabah…
Haberde geçen diğer iki isim de (Şenol Demiröz ve Sacettin Gürbüz) belli ki biri birinden değerlidir… Ama ben küçük bir çocuk duygularıyla Mustafa Ruhi Şirin abimi seviyorum ve TRT’ye Genel Müdür olursa da en çok sevineceklerden biri ben olacağım..
Çünkü, inanıyorum ki o; gerçekten temiz ve tarafsız duygularla çocuklar için bir ömür verdi.
Yayıncılığın her dalını çok iyi biliyor…
İsimler ile isimler arasında mıknatıslanmayı, ve isimler ile yapılacak işler arasında doğru bağlantıyı sağlıyor…
Hadi, hayırlısı…

Stop
Muammer Erkul
31 Ağustos 2003 Pazar


 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir