Ateşten bir gömlek olsaydın giydiğim
Belki de, çıkarıp sırtımdan atabilirdim seni
Gel gör ki, giyilmişim, ateşinin üşüyen bedenine
İstersen, soyun beni, üşürsün…
* * *
Neden
Ateşten gömlek gibiyken; birileri birilerine
Aynen şu karpuz misâli;
Ben yeşil bir gömlek gibi, sarılmışım hayâline.
Ve gözlerin,
O kapkara gözlerin gömülmüş yüreğime.
İstersen, soyun beni de gör
Üşürsün.
Gözlerin dökülür, sen dökülürsün.
Ya ben?
Ütüsüz gömlekler gibi, buruş buruş olmaz mıyım?
Solmaz mıyım ve dahi ölmez miyim; sensiz, nefessiz…
Ya ben?
Ben mi denir bana, içimde sen olmadan?
Ya da, ben nasıl çoğalırım bakışların içimde çoğalmadan?
Sen istersen soyun beni, soyun ve at!
Sen dökül, gözlerin dökülsün!
İstersen düşelim yeniden kara toprağın eline
Ve her bir gözünden, yeniden sen ol
Sen, yine beni bulursun
Her bir senin, sarılmış hayâline…
* * *
Ateşten bir gömlek olsaydın giydiğim
Belki de
Çıkarıp sırtımdan atabilirdim seni
Gel gör ki;
Acılar beni giyinmiş gizlenen zehirine
Zehir gibi, zıkkım gibi
Göz göz olup gömülmüşsün göz göz olan ciğerime…
Neden
Ateşten bir gömlek gibiyken; birileri, birilerine
Ben yeşil bir gömlek gibi, giyilmişim hasretine…
Onca acını büyütmüşüm içimde, onca sancını!
Oncadır!..
Ve yine
Yeşil bir gömlek gibi, şefkatle sarmışım seni
Bir gün olsun off dememişim
Bir gün olsun şikayet etmemişim
İçimde yanışından, içimi yakışından.
Acısını içinde saklayan;
Pırıl pırıl yeşil bir biber gibi
Acına tutunmuşum, gülümsemişim…
* * *
Ateşten bir gömlek olsaydın giydiğim
Belki de
Çıkarıp sırtımdan, atabilirdim seni
Gel gör ki, aşkına giyilmişim…
Ne yüreğim sensiz
Ne de kabuğundan ayrı olur, acı biber tatlı karpuz
Ateşten bir gömlek gibiyken; birileri, birilerine
Ben yeşil bir gömlek gibi, giyilmişim hasretine
Ben içimi boşaltamam, sen istersen soyun beni
Soyun da
Dökülüver ellerime…
Sultan Yürük