Hatıralar Sokağı (BİZİM DE İMTİHANIMIZ BÖYLE – Ümit Özbek)


Bizim de imtihanımız böyleymiş işte kardeşim…

Nasıl başlasam bilmiyorum ama bi yerden başlayacağım. Sene 28.05.1983 te evlendik. Severek evlendim.
Muammer, hatırlar mısın benim asker resmimle (o zaman nişanlıydık) ikimizin resmini çizmiştin kara kalemle. Hala duruyor.
Neyse. Ve şimdiki bu zamana kadar çocuğumuz olmadı, yanı 27 yıllık evlilik hayatımızda.
Tabi biz bunun için tıbben ne gerekiyorsa yaptırdık. Şüphesiz her şeyi bilen ve kainati yoktan var eden Rabb’imdir. Bizim için hayırlısı böyleymiş. Kaderimize inandık. Elhamdülillah, çok şükür, sonsuz şükürler olsun.
 
Tabi biz çocuk hasretimizi başkalarının çocuklarını severek gidermeye calıştık.
Sene 1990. Kardeşimin çocuğu oldu. Muammer sen tanırsın, Beni ziyarate gelmişti de 3 gün gidememişti. Neyse. Ta ki 1998 bu çocuk adeta bizim her şeyimiz oldu, kendi evladımız gibiydi. Sonra 1998 senesinde kardeşimin tayini Marmaris’e çıktı. Elimizden kızımız kuş gibi uçtu. Bizim ilk darbemizdi. İnan o günler çok acı günlerdi kardeşim. Ama tabi alıştık.

Tabi hanımın tedavilerı devam ediyor. Garibim bilmem kaçıncı ameliyatını oldu bilmiyorum. Sonra bir baba ve anne çocuklarıyla nasıl ilgileniyorsa akrabalarımızın çocukları da bizim çocuklarımız oldu.
Çocuk sevgimi onlarda gidermeye çalıştık kardeşim Muammer. Ta ki yıl 2004’e kadar, evi değiştirdim.

2005’te üst daireye bize evlatlık yapacak yeni evli çift taşındı. Bizim onlara o kadar kanımız kaynadı ki kendi öz evladımız gibi kucak açtık ve bizim için unutulmayacak 21.12.2006’da nur topu gibi sağlıklı bir kız çocukları oldu. Kendi kan bağı olan akrabalarımızın çocuklarından fazla bağlandık bu çocuğa. Anne ve baba çalıştığı için çocuk gece ve gündüz devamlı bizle beraber kaldı.
2007de Rabb’im nasip etti, hacca gittik. Giderken 11 aylıktı, inan hac dönüşü bizi unutmamıştı. Çok farklı bir çocuk. Tabi hacdan sonra emekli olunca daha çok vakit geçirmeye başladık. Onunla gezmek, parka gitmek, oynamak, beraber camiye gitmek, mahellemizde gerçek dede ve nene torun gibi dolaşmak, her gittiğimiz yere onu götürmek, onu ağlatmamak için elimizden ne geliyorsa yapmak bizim için dünyanın en zevkli şeyleri…
Onunla geçen her salise, saniye, dakika, saat, gün, hafta, ay, yıl, yıllar bizim için en mutlu günlerdi. Onun "dedem, nenem" demesi hala kulaklarımızda…
 
Tabi kızımın bir kardeşi oldu. Sağlıklı bir erkek çocuğu. Tabi biz onu fazla kucağımıza alıp sevemedik çünkü kızımız onu sevmemizi kıskanıyordu.
Sonra bize yukarıda bakın diye teklif ettiler. Biz de aşağıda bakalım dedik. Kabul etmediler ve başka bir kadın tuttular. Bizim de kafamızda soru işareti kaldı, Biz niye bakmıyoruz diye. Tabi bu bizim çok ağırımıza gitti. Gururumuza yediremedik. Bizi tanıyanlar o yavrumuza nasıl baktığımızı bilir.
Neyse. Biz tamam yukarıda bakalım dedik ve şu cevapı aldık: "Kadına ayıp olur!"

O zaman şöyle her şey gözümüzün önünden film şeridi gibi geçti ve İKİNCİ AMA EN BÜYÜK DARBEYİ yedik. 1998 de atlattık ama bu çok ağır geldi.

Kardaş, şimdi bu evin ve mahallenin ve hatta caminin her tarafında bu yavrunun, canımızın hayali var.
Onun için biz de evimize "satılık" lehvası astık. Lehvayı görünce babası geldi; "niye satıyorsun?" diye sordu. Sonra kızımızın şımarması için laf dinlemesi için başka kadının bakması iyiymiş. Amenna çünkü biz yavrumuzun her dediğini yapıyorduk ama bunun yanında öğrenmesi gereken dini bilgi ve gerekli şeyleri öğretmeye çalıştık ve lakin acaba biz mi aşırı sevgi verdik te yanlış mı yaptık?
Ama sevgi vermek hata ise evet o zaman yanlış yaptık ve şimdi biz bu semti terk etmek istiyoruz çünkü bu kadar büyük darbeyi artık kaldıramıyoruz kardaş.
Ve bize babası şunu da söyledi. Gene gelsin insin diye. Şimdi sana soruyorum kardaş hem bize çocuğun ahlâkı bozuluyor dıyorsun hem de insin dİyorsun.
Biz de çocuğun gelececeği için inmesini istemiyoruz. Kendi mutluluğumuzu, sevgimizi bir yana atıp; kızımızı, canınımızı, yavrumuzu daha cok düşündüğümüz için inan kardaş ve bu satırları gözümün yaşıyla yazıyorum.
 
BULUTLAR AGLAMASSA YEŞİLLER GÜLMEZ. Ne güzel de söylemiş büyük veli MEVLANA Hazretleri, tam bizim için…
ALLAH’A emanet…

Ümit Özbek

2 yorum

  1. İçim sızladı… Keşke yakın olsaydık da, Ümit bey ve sevgili eşi benim çocuklarımın koruyucu ailesi olsaydı. Bu devirde çocuklarını emanet edebileceğin sevgi-şevkatlerini esirgemeyen böyle bir aile nerdee…

  2. Ümit ağbi… Öyle içten yazmışsınız ki, okurken içim acıdı… Gözümüz kör ise bedenimiz göz olur… Yaşadıklarınız size çok geniş bir iç dünyaya getirmiş…
    Mükafatı mübarek olur inşallah…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir