Hazinem buradadır [17 Şubat 2002 Pazar]

Bütün yazanlar bilir ki; okuyanlar kendisini merak etmektedir.
Yani okuyanlar, okuduklarının ardında, aslında bu satırları yazan kişiyi okumaya çalışmaktadır…
Bütün okuyanlar bilir ki; yazan kişi kendilerinden saklanmaktadır…
Yani bu satırların ardına gizlemiş olan kişinin, “asıl” kim olduğu, “aslında” ne söylemek istediği bulunmalıdır… 

Ömrü, insan ömründen çook uzun olan bir kumsaldaki saklambaçtır bu, kumdan kaleler arasında ve kumlara gömülerek oynanan…
Cazibe, işte burdan gelir;
Hayalden!..
…..
Bilemezsin; her şeyini gömdüğün kumsalda, herşeyini arayanlar neyini bulacak?.. Saklamış olduğun hazinelerinin peşinde oldukları halde, bilemez arayanlar da, gerçekte ne bulacaklarını… 

Acı tecrübeler, bana; arayışlarım esnasında “vasat”ta kalmamı öğretti… Bu, size de tavsiyemdir… Kaçan, kuyumcu bile olsa, bütün altınlarını aynı yere gömmüyor çünkü… Ve iz süren, gerçek bir altın avcısı dahî olsa; her kazdığı noktadan eline altın geçmiyor!..
Bu niye sürpriz olsun ki?..
Her insan, her insan kadar insandır!..
Her insan, her gömdüğü çukurun tekrar açılmasını istemez… Bunun için tuzaklar kurulur, boş çukurlar açılıp kapatılır, hatta bazılarının üstü düzletilir meraklılar bulamasın diye… Ama bazen de gömünün başına bir taş dikilir;
“Hazinem buradadır!.. “ 

Hazîn olan ise, şudur ki; bazen, başka bir taş ile karşılaşır, iz süren… Üzerinde şöyle yazar bu taşın:
“Eyy benim arayanım gel, işte buradayım…
Sen kapının dışında, bense mekânımdayım…
Ama sana ben değil, vasiyetim lazımdır!..
Onu da hazırladım, işte şurda saklıdır…”
…..
İşte bunun adı; eser’dir!.. 

Bugünkü yazımızın anlaşılması ne kadar kolay oldu değil mi?.. Herkes, hayatı boyunca ardında bir şeyler bırakıyor. Sonra gelenler ise bunlardan bir kısmını açığa çıkarıyorlar… Özellikle ardında “eser” bırakmak için çırpınan kişilerin “aptes bozduğu” çukurları niye açmaya çalışır ki birileri?..
Her insan, her insan kadar insandır!..
…..
Ama her insan, eser sahibi değildir. İşte bu yüzden gerçekten eser bırakmaya çalışanların artığı-pisliği olan talaş-tortu-yontu çukurlarını açığa çıkarmak yerine;
“İşte benim eserim!..” diye başına taş diktiği mirası anlamaya çalışmalıdır.

Stop
Muammer Erkul
17 Şubat 2002 Pazar


Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir