Kelime kıl dikme… [08 Haziran 2000 Perşembe]

Bugün sizinle “çeşme başı pazarlığı” yapacağım; işinize gelirse!.. İsteseniz de istemeseniz de bıksanız da bıkmasanız da… “Çal çene” yani!.. Sıkın dişinizi.

Türkiye Gazetesi Stop Köşesi’nin okuyucuları olan “Sevgi Köşesi Ailesi”ne ait, oluşturmaya çalıştığımız Ormanımız için tahmin ettiğinizden fazla insanla görüşüyorum son zamanlarda. Her çeşit insan, her çeşit yorum, her çeşit düşünce ile karşılaşıyorum.
(Kimse alınmasın; alınılacak bir durum olsa ben alınırdım…)
Biri dedi ki, biraz mahcup;
“Ben beşyüz milyon lira ile katılıyorum. Ama şu an işlerimde bir tıkanma var. Böyle bir hayırlı çabada çektir-senettir konuşulmaz… Bir iki ay sonra katılsam, bağışımı yapsam çok mu ayıp olur..”
Bir gün sonra başka biri şöyle dedi, kollarını kavuşturmuş ve arkasına yaslanmış olarak.
“Hımm… Demek bir milyon lira istiyorsun. Olur, al… Ama benim ailem beş kişilik. Gazetede beşimizin de adını yaz. Ayrıca TEMA’dan sertifika isterim… Ayrıca ormandaki plakette isimlerimiz olacak, değil mi?..”
Ayın fıkrasına hoşgeldiniz!..
İster gülün, ister ağlayın; ama bunlar gerçek.

Bazıları, ziyan olan vatan toprağına ağaç diktiğini düşünmek yerine; “kelime saç diktiğini” düşünmeyi seçiyor!

İçmemem lâzım, biliyorum ama; sinirlenince, bir ağaç parası verip bir paket sigara alıyorum!..
Hesap ediyorum; on yıl sigara içmiş olan herkes tam 3650 ağaç parasını havaya üflemiş. Tam üçbinaltıyüzelli ağaç…
Yetmiş milyon kişinin yirmi milyonu sigarayla tanışıyorsa; on yılda yetmişüç milyar ağaç iki parmağımız arasında yanıp gidiyor…
“Olur, diyor birisi. Demek bir milyon istiyorsun ha?.. Al! Ama ailemdeki beş kişinin adını gazetede yayınla, beş sertifika ve ormana beş tane tabela!..”
Beyler (ve bayanlar)… Kelime kıl dikmiyorsunuz!.. Ziyan olan vatan toprağına fidan dikiyorsunuz, tohum atıyorsunuz.

Gözlerime bakar mısın?.. Vazgeçeceğe benziyor muyum veya benim gibi düşünenler vazgeçeceğe benziyor mu?..
En iyisi sen de katıl bize… Şu memleketi yeşile boyayalım; sen de kurtul, biz de kurtulalım.
Nefes alsın memleket, nefes alsın bizden sonraki nesiller ve hep beraber nefes alabilelim.
Evliya Çelebi seyahatnamesinde ne diyor biliyor musunuz? “İstanbul’da ağaca fırlayan bir maymun, hiç yere inmeden Urfa’ya kadar gidebilir…”
Acaba ne oldu bunca ağaca?..
Yoksa, Sevgili Peygamberimizin; “Kıyamet’in koptuğunu görseniz bile ağaç dikmeye devam ediniz” tavsiyesini mi unuttuk?..

Sizden ricam şu: Lütfen biraz hassasiyet gösterelim. Biraz fedakârlık edelim. Birileri bu işte gönüllü olmalı, öncü olmalı; neden “sen” olmayasın?.. Bu fikir, “üç beş dosta taşınamayacak kadar” ağır değil ki…
İsteyen herkes kendi çevresinden pekçok kişiye katılım sağlatabilir, bankaya bu paraları yatırabilir ve bu makbuzun kopyasını posta veya faksla bize ulaştırabilir… Bu kadar kolay.
Sırf “değişiklik” olsun diye, bir kerecik fısıldar mısınız kendinize şu soruyu:
“Neden olmasın?..

Stop
Muammer Erkul
08 Haziran 2000 Perşembe

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir