(1)
Kimsin?..
Hadi, seç kendini!..
Şu an, şu kadar insan var; kaçı ne yapıyor?..
Sen, ne yapanlardansın?
Sen, kimsin?..
…..
Bunca insanın kaçı kitap okudu bugün, kitap okuyor?..
Peki kitap okuyanların kaçı “kitap” okudu, “kitap” okuyor?..
(2)
Yollar arasındaki fark;
Ne kadar çok!..
(3)
Çoğunuz gibi benim de ilk hatırladığım; “evet-hayır” yarışması. Biri üst üste sorular soruyor, diğeriyse “evet, hayır” demeden cevaplamaya çalışıyor…
Bu ne kadar zor, farkında mısınız;
Ne zaman EVET veya ne zaman HAYIR diyeceksin?..
…..
İşte bunu bilen, kurtulur; hem de bütün sıkıntılardan…
(4)
Kafam küçücüktü, ben küçücükken; düşüncem küçücüktü…
Bir gün ne anladım biliyor musunuz;
İlim, sen öğrendikçe büyüyor,, ve hep birkaç adım önünde kaçıyor; ufuk gibi…
Kovalamaya cesareti varsa yüreğinin ve gücü varsa bacaklarının; bir bakıyorsun ki günün birinde, dünyalar kadar yol almışsın.
Bu, ne güzellik…
…..
Ayağında nasır mı isterdin;
Yoksa minderinde yosun mu?..
(5)
Yaz gecelerinin içinde beklerken sessizce;
Müezzinlerin yıldız toplamayışına hayret ederdim…
Ve, gayret ederdim; bir gün büyümek ve minareye çıkabilmek için.
Can erikler, kayısılar gibi avuçlayıp toplayacaktım yıldızları, ve kucak kucak çocuklara taşıyacaktım…
…..
Sonra müezzinler minarelere çıkmaz oldu, ve kimseleri çıkartmaz oldu!..
Geleceğin bütün çocukları, onlar için taşıyacağım bütün yıldızlardan mahrum kaldı ve her çocuk bunun için ağlayıp durdu ben büyüyünceye kadar bizim sokakta…
Ben, işte bunun için sevmiştim lacivert gözlerinde yıldızlar parlayan o küçük kızı;
Hani uzak bir kıtada, kendi ülkenin bayrağını görmüş de, yanına sokulmuşsun gibi!..
Stop
Muammer Erkul
30 Mayıs 2008 Cuma
Bu kadar ince konulara “nasıl?”
yorum getirilebilir ki? Her yazınız
derin, ince konulara köprü…
İşte bu yüzden sizi böylesine çok, böylesine uzunn, çokkk uzun yıllardır okumaktayım.
Sevgiler kere sevgiler tüm dostlarıma.
CEVRİYE ARISOY YAVUZ