Herkes sigara yasaklarından bahsediyor ya bugünlerde. İşte bir sigara hikâyesi, hem de gerçek:
2000 Nisan ayının son haftasıydı. Kahvaltım bitmişti ama masada kalkmamıştım. Çay içmeye devam ediyordum sigarayla birlikte. Ve gazetemizin cumartesi ilavesini okuyordum.
Sigara hakkında bir sayfa çıktı önüme. O sabah üçüncü sigaramı yeni yakmıştım.
Bu yazı farklıydı, ilgimi çekti.
“Sigarayı bırakmazsan ciğerlerin katran kuyusuna döner” demiyordu…
Sigaradan vazgeçmezsen kalbin tekler, çiftler, sonra hepten durur… Sigara içersen iktidarsız kalırsın, merdiven çıkamazsın, öksürür, kanser olursun” gibi sözler diyerek korkutmaya çalışmıyordu. Diyordu ki:
“Sigarayı bıraktıktan şu kadar saat sonra nabzın düzene girer; kanında şunlar değişir; şu kadar gün sonra koku duymaya başlarsın, dilin gerçek tatları almaya başlar… Şu kadar hafta sonra şunlar, bu kadar ay sonra bunlar ve şu kadar sene içinde de şu iyilikleri görürsün…”
Hayret ettim… Çünkü ilk defa böyle (olumlu) bir yazıyla karşılaşıyordum sigara hakkında. Kısa Tekel-2000 paketim ise masanın üzerinde yatıyordu; “bana kıyma” der gibi gözlerime bakarak…
“Peki” dedim! Kıyamadım ona, atmadım, yakmadım, kaldırmadım da… O yarım paket hep durdu bir yerlerde ve hâlâ durur…
O dakikaya kadar, o gün sigaradan kurtulacağımı da bilmiyordum. Paketi masada bırakıp kalktım, babamlara gittik. O gün sigara içmedim ve sonraki gün ve sonraki hafta ve sonraki ay ve sonraki yıl ve diğer seneler…
Bir arkadaş dedi ki birkaç ay sonra;
“Sen iyi bir içicisin. Boşuna uğraşma. Ben de senin gibi bırakmıştım ama altı ay sonra kendime daha fazla eziyet etmemeye karar verdim ve yaktım bir tane. Çünkü sigara bırakılmaz!”
Bir arkadaşımın daha yanına gitmiştim. Bana bir sigara uzattı…
-Artık içmiyorum, dedim. Şaşırdı. Nasıl bıraktığımı anlattım. Mavi gözlerini dikmiş bana bakıyordu…
-Peki orada yazılanlar/söylenenler oluyor mu? diye sordu büyük bir merak içinde. Ne desem ve nasıl söylesem, diye düşündüm. Sonra “başka türlü” cevap vermek istedim.
-Dene de gör, deyip sustum sadece!..
Gerçekten denemiş ve görmüş! Çünkü bana uzattığı sigaradan başka sigara görmedim bir daha onun elinde…
Zaman geçti… İşte o arkadaşım Yeşilay’a Genel Sekreter oldu…
Bunları ise şunun için anlattım: Korkutmaktan daha etkili oluyor çoğu zaman “müjde” vermek…
Herkese dumansız havalar dilerim!
Stop
Muammer Erkul
29 Mayıs 2008 Perşembe