Köprünün battığı an [30 Ekim 1999 Cumartesi]

Köprünün battığı an

Aradan yirmialtı sene geçmiş…
Yaşadığımız olağanüstü bir gündü.
Babam, sabah erkenden annemle beni aldı, yola koyulduk… Yalnız değildik. Bütün otobüsler doluydu ve insanlar bizim gibi akın akın Beylerbeyi’ne “açılışa” gidiyordu.

Galiba ilk defa böyle bir kalabalık görüyordum. Daha doğrusu görmeye çabalıyordum, çünkü her yanımda insanlar vardı. En kolay gördüğüm gökyüzüydü; bir kuyunun dibinden bakıyormuş gibi!..
Bizimkiler ellerimi sımsıkı tutmuştu.
Hazır bekliyorduk…
“Başbakan” dedikleri adam sustuğu vakit hep beraber karşıya geçecektik!..
Çok tuhaftı bu duygu; denizin üzerinden, yürüyerek Ortaköy’e ulaşmış olacaktık.
Heyecanlıydım.

Her yana asılmış bayraklar da heyecanla çırpınıyordu.
Babam homurdanıp duruyordu. Diyordu ki;
-Yıllarca, “Bu köprüyü yaptırmam” dedi durdu da, şimdi kendini alkışlata alkışlata açılış konuşması yapıyor!..
Galiba o sırada mavi balonlar ve beyaz güvercinler uçuruyorlardı…
Mızırdanıyordum;
-Ben hiçbir şey göremiyorum!..
İkisi birden ellerimi daha da sıkı tutuyor ve;
-Sakın elimizi bırakma diyorlardı… Bir kaybedersek birbirimizi bir daha imkanı yok bulamayız.

Biraz sonra konuşan adam sustu.
Herkes susuyordu şimdi…
Hem canım sıkılıyordu, hem de heyecanlıydım.
Önümdeki adam arada bir kafasını sildiği mavi çizgili mendilini hep burnumun dibinde duran arka cebine tıkıyordu. Pantalonu da tozlu bir lacivertti. Bacağının arasından baktıkça da yine bir sürü bacak görüyordum.
Bir de, ta bulutlara yaklaşmış olan köprünün bacakları görünüyordu bulunduğum yerden.


 
Direkler tarafından bir alkış sesi geldi. Herkes biribirine “susun” dediği için hiç kimse bir şey anlayamadı. Ardından yine alkışlar duyuldu.
Sonra acaip bir gürültü duydum. Uzaktaki seslerin geldiği yer kalabalığın önü olmalıydı. Durmaz bir uğultu kaplamıştı şimdi ortalığı. Ellerimi daha da sıkı kavradı bizimkiler.
Başbakan denen adam galiba kurdela kesmiş ve kalabalığın önündeki barikatlar açılmıştı.

Biz henüz ağır ağır ilerlemeye çalışıp, kısacık bir mesafe gitmiştik ki; mikrofonda birisi panik halinde bağırmaya başladı…
-Durun, diyordu… Durun… Köprüyü, geçmek yasaklandı… Durun… Durum tehlikeli!..
Polisler yolu kapatmaya, insanları tutmaya çabalıyordu ama nafile; koşmakta olan kişiler onların kollarının, bacaklarının arasından sıyrılıyor ve var güçleriyle Ortaköy’e doğru fırlıyorlardı.
İnsanlar yayıldığı ve bir kısmı eksildiği için önümüz, benim de görebileceğim kadar açılmıştı.
Çoğu, bu “tehlike anonslarını” bile duymamış olan yüzlerce insan bağıra-haykıra ayakların hizasını geçmiş, tarihte ilk defa İstanbul Boğazı’nın üzerinde koşuyorlardı.
Manzara hâlâ gözlerimin önünde;
Büyük bir uğultu ve sarsıntıyla koşan insanlar… Korkuyla mikrofonda bağıran adamın sesi… Ve köprünün, sarsıntıdan bir o yana bir bu yana yatan orta direkleri…

Biz durdurulabilenlerdendik!..
Ardımızda tepeleri bile doldurmuş insan kalabalığı vardı.
Koşanlar, gittikçe ufalıyordu, hatta gözden kayboluyordu. Köprünün direkleri iki yana sallanıp duruyordu.
Yarınki gazetelerden öğreneceğimize göre; Boğaziçi Köprüsü o ilk dakikalarda birkaç santim zemine gömülmüştü!..

İnsanların o günkü coşku ve heyecanını…
Ama çok yaklaşılmış olan dehşeti düşünebiliyor musunuz?..
Şükür ki o kadarla kaldı ve Boğaziçi Köprüsü 26 yıldır ayakta.

——————————————————–

Takvim: 30 Ekim
* Kars’ın Ermenilerden kurtuluşu (1920)
* Mondros mütarekesi (1918).
* Boğaziçi Köprüsü’nün açılışı (1973).

Bugün
Bugün önemli bir gün.
Doğum günüm değil ama,
Ölüm günüm olabilir…
Sana; “seni seviyorum”
Diyeceğim bugün!..
Kanber Taşlı

E-MAİL KUTUSU

Aklıma sen geldin
Kimden: Süreyya Bektaş
Konu: Sevgi köşesi
Merhaba Muammer Abi,
Asya Eğitim Merkezi’nde İnternet’i öğrenirken aklıma ilk olarak sana mail göndermek geldi.
Kendim ve Asya ailesi adına sevgiler kere sevgiler…
Süreyya Bektaş-Çorlu
Cevap: Bak sen; bi yanlışlık mı var?.. Eskiden Asya Eğitim Merkezi’nde millet bana mektup yazarken internet öğreniyordu… sistem mi değiştirdiler?.. Gelmiyim oraya, hıı!..

Aklıma gelmedi
Kimden: Derya Birkan
Konu: Fıkra
Merhaba Sana bir fıkra yazmak istedim, ama aklıma bir şey gelmedi. Onun için bir şiir yazayım dedim, ama o da gelmedi. Onun için sana bir güzel söz yazacağım: muammer erkul!!
Cevap: Ammannbre derr yaalar!..

Yazılarınızı seviyoruz
Kime: muammer.erkul@ihlas.net.tr
Ailece yazılarınızı severek okuyoruz. Allah size ömür, kaleminize güç versin. Allah’a emanet olun.
New York’tan sevgilerle,
Mücahit Ailesi
Cevap: Yazmak, bazen daha da güzel!..

Özgürsün
Kimden: SELVER DALKIR
Konu: Mahkum trenler
İyi günler,
Tesadüfen, gazetede ‘Mahkum Trenler’ adlı yazınızı okudum. Güzel bir şiirdi. Ama 5. kıtadaki şu sözü anlayamadım. Lütfen bana açıklar mısınız?
“Trenler özgürlükleri kadar mahkum, Bize.”
İyi çalışmalar.
Cevap: İşte özgürdün, bana ulaştın!…

Karanlığın sonunda aydınlık vardır

Geçenlerde, kendimi çok kötü hissettiğim bir akşamüstü, ağabeyim ve çok sevgili dostum Refik Kestem’in yanına uğradım. Ben belli etmemeye çalışıyordum, o da anlamıyor görünüyordu. Ama, yazıp bana verdiği satırlarda halet-i ruhiyemden haberdar olduğu anlaşılıyordu!..
İçimi aydınlatan bu yazıyı Sevgi Ailesi’yle paylaşmak istiyorum… Nihal
“Her gün batımında çöken hüzne aldırma…
Olacak akşamların doğacak şafakları vardır…
Karanlıktan bile mutluluk çıkar, unutma!
Her karanlığın sonunda aydınlık vardır.
Yitirme ümitlerini sımsıkı sarıl.
Tükenmek umutsuzluk demekse hayatta, sarıl umutlarına, asla bırakma.
Unutma!.. Unutma; umutsuzluğun sonunda mutsuzluk vardır.
Ne istediğini bil, bildiğinden şaşma.
Yanlış bile olsa, birşeyler bilmek yeğdir, hiçbirşey bilmemekten!”..
Unutma! Her yanlış ardında bir doğru vardır.
Sen hep doğruları ara hayatında…”

Stoplayanlar
Zeynep Ay, Zafer Ali, Sinem Yılmaz, Esra, Seyda Eren, Yasin Gökhan, Emrullah Yılmaz, Murat Kılıç, Serkan, Mehmet Fatih Karaaslan, İsmail Mert, Zehra Şimşek, Rahim-Bingöl, Nurullah Ercan, Elif Demir, Oya Çubuk, Enver Küçükyazıcı, Vedat Kızıl, Derya Birkan, Erdem Erkul, Hasan Özüdoğru-İzmir, Mustafa Örnek.

Stop
Muammer Erkul
30 Ekim 1999 Cumartesi

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir