Medenî insan mukayeseleri [25 Mayıs 2000 Perşembe]

Medenî insan mukayeseleri

Dünkü yazımızı (yani İngiltere Başbakanı Blair’in dördüncü bebeği Leo’nun doğumunun ardından yazmış olduklarımızı) okumuş olanlar için bugünkü yazımız biraz daha fazla şeyler söylemiş olacak…
Okul yıllarımız boyunca ve yazılı-sözlü-görüntülü basın yoluyla bize yıllarca (gözümüzün içine bakıla bakıla) söylenenlerin doğruluğunun tartışılmaya açılmasından yanayım…
Eğer bütün bir nesle yıllar yılı yalan söylemişse birileri…
Ve birileri de bunun yapılması için zemin hazırlamış, alet olmuşsa…
Şimdi bilmemiz gerekiyor; bu yalanlar neden söylenmiş ve buna neden alet olunmuş?..
Yok, duyduklarımız, öğrendiklerimiz yalan değil idiyse; bize bunları söyleyenlerin ve bize örnek gösterilenlerin (ülke ve fert olarak) uygulamaları; bize sunulan tavsiyelere ve verilen telkinlere neden aykırı?..

Kim ne derse desin, ben artık; “medenî olmak eşittir az çocuk yapmak” tezinin doğru olduğuna inanmıyorum. Ayrıca bu konuda yanılıp yanılmamak da umurumda değil.

Çok sevdiğim bir arkadaşım Amerika Birleşik Devletleri’ne yerleşti… Orada bir kızla tanıştı ve evlendiler. Bir kaç aya kadar da bir bebekleri dünyaya gelecek inşaallah.
Geçen gün konuşurken yeri geldi ve dedi ki;
“Benim sadece baldızım var dokuz tane. İsimlerini ve telefonda seslerini karıştırıyorum biribirlerine…”
“Aynı anneden mi?..”
“Evet, hepsi de aynı anne ve babadan.”

Medenî ülkelerde mi çok çocuk yapan anneler takdir ve taltif ediliyor, yoksa medenî insanlar mı bir canın daha hayatla buluşmasını sevinçle karşılıyor?..
…..
Hangisi bilmiyorum ama, böyle oluyor işte…
Medenî ülkelerin tamamında bir çocuk daha yapılması her zaman teşvik ediliyor…
Medenî insanların da tamamı bir bebeğin daha dünyaya gelecek olmasından büyük bir mutluluk duyuyor…

Şahsî bir yanılgım

Medenî ve olgun insanlar gibi düşünemediğim yeni yetme yaşlarımda, ailemin dördüncü çocuğu olduğumu… Ve ilk yaşında ölmüş iki bebeği de sayınca annemin yapmış olduğu altıncı doğum sonucu dünyaya gelmiş olduğumu hazmedemezdim…
Delikanlı olduğumuz yılların her konuyu bilmişliğiyle; üçüncü çocukların ailelerin çökmesine… Dördüncü çocuklarınsa memleketlerin göçmesine-geri kalmasına ve medenî ülkelerin seviyesine yetişememesine sebep olduğuna inanır… Ve bunun kavgalarını yapardım!..
O zamanlar göremediğim şuydu:
Üçüncü ve dördüncü ve beşinci ve altıncı çocuklar da kendi zekaları, kaabiliyetleri, girişimcilikleri, emekleri ile geliyorlar dünyaya ve yürüyorlar hayatta… Onlar da kendi rızıklarını kovalıyorlar… Hatta onlar, ilk iki çocuk kadar bile maddî-mânevî destek alamadıklarından daha da mücadeleci oluyor ve başarıya daha yakın duruyorlar…
Şimdi gördüğüm ise şu:
Birşeyler başarmış olan arkadaşlarımın tamamına yakını ailelerinin ilk iki çocuğundan birisi değil!..
Bunu ilk iki çocuğun ne kadar işe yaramaz olduğunu söylemek için yazmıyorum, her zeka sahibinin anlayabileceği gibi…
Belli ki şunu anlatmak için yazıyorum;
Kaçıncı sırada dünyaya gelirse gelsin, hayat sahibi olmuş hiçbir evlat lüzumsuz değil…

Alıntılar

Temiz metod – (aba altından sopa!)
ABD Dışişleri Bakanlığı sözcülerinden Thomas Fergusson:
“Bu ülkelerin (Asya ve Afrika) iktidarları eğer bizim tavsiye ettiğimiz temiz metodlarla nüfuslarını kontrol altına almazlarsa, o zaman bu iş diğer metodlarla, yani İran’da, El Salvador’da ve Beyrut’taki şartlarla halledilecektir. Çünkü nüfus siyasî bir meseledir…”

Çifte standart
“- Müslüman ülkelerdeki nüfus planlaması çalışmaları için her yıl milyonlarca frankını hibe eden Fransa hükümeti; kendi ülkesinde ikinci çocuğunu doğuran her anneye yıl boyunca her ay 4 bin frank teşvik primi veriyor…”
(1 Frank bugünlerde 85.000 TL civarında)

Kıtlık mıtlık olmayacak
Batılı ekonomistlerin, bilhassa üçüncü dünya ülkelerini açlıkla korkutarak onları nüfus planlamasına zorlamalarına mukabil Amerikan US News Dergisi’nin konuyla alakalı olarak:
“Dünya nüfus artış hızıyla orantılı olarak buğday üretiminde de bir patlama yaşanıyor. Eğer Batılı güçler üçüncü dünya ülkelerinde kurdukları kolonilere son verirlerse insanlık rahat bir nefes alacak ve iddia edildiği gibi kıtlık da olmayacak…”

İkiyüzlülük
Kanada Dışişleri Bakanlığı büyükelçilerinden Gilles Grandin:
“Üçüncü Dünya ülkelerinde toplu katliamlar yerine şimdi insanları ikna ederek bireysel katliamlar gerçekleştirilmek isteniyor…
Bir taraftan anneye “Bebeğini öldür” diyorlar, diğer yandan da “Sağlıklı ve rahat içinde yaşayacaksın” diyorlar, bu hiç de mantıklı değil ve bir ikiyüzlülük…”

Impact International, Eylül 1994, “Politics of Population”, Khalid Baig, s.2
Altınoluk dergisi, Ekim 1994, s.38
İbrahim Refik / Tarih Şuuruna Doğru, 2. cilt.

Stop
Muammer Erkul
25 Mayıs 2000 Perşembe

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir