Eğer canım biraz sonra sopa yemek istiyor olsaydı, şöyle sorardım:
“Hiç otomobil lastiği göreniniz oldu mu?..
…..
Kamyon lastiği de olur canım, hatta bisiklet lastiği bile olur…”
Bir de, bu lastiklerde şöyle şu kadar… Yani kurşunkalemin yarısının yarısı kadar bir kısım vardır da adına supap derler…
Onu gördünüz mü?..
Hah, iyi!.. Peki ne işe yaradığını biliyor musunuz?..
Dinleyin de anlatayım.
Supap, lastiğin içinde kalan havayla dışardaki havanın bir anlamda kapısı!.. Eveeet, diyelim ki fazla şişmiş; basıyorsun tam ortasına; “pssssst!” iniyor lastik… Eğer fazla inmişse, bu defa da hava pompasını dayıyor ve yine basıyorsun; “pssssst” şişiyor… Yetmezse biraz daha basıyorsun, biraz daha şişsin diye;
“Psssst!.. Psssst!..”
…..
Birileri kendilerine laf attığımı filan sanacak şimdi; ama değil…
Bu “pıst, pısst”lar hepimize!..
Benim gibi, bana benzeyen tembeller ise ne yapıyor, biliyor musunuz?..
Benden duymuş olmak yok ama, tamam mı?
Tamamsa, anlaştıysak anlatıyorum…
Televizyonda bir program görüyorlar. Bakıyorlar ki, iki anasının yavrusu!.. Biri kız biri oğlan… Üç beş tombulla birkaç gevşeği de almışlar karşılarına, kameraya bakarak konuşuyorlar:
“Haydi bakalım sayın seyirciler, siz de katılın bize… Hareketler ne kadar kolay, rahatça yapılıyor… Bir, kii, üç, dört… Birr, kiii, üç, dört… Haydi tempoo; birr, kiii… Birr, kiii…”
Bunları yaparsam ben de sizin gibi mi olacağım şimdi?..
“Evet… Önce ısınma hareketleri… Siz de fazla yağlarınızı eritmek istemez misiniz?.. Bir, kii, üç, dört…
Vücudun bütün adaleleri çalışıyor gördüğünüz gibi. Kısa süre sonra sırt ve bel ağrılarınızdan da kurtulacaksınız… Bir, kii, üç dört…”
…..
İstemez olur muyum?.. Hareket etmemekten vücudum ne hale gelmiş, baksana…
“Haydi bakalım, başlıyoruz; bir, kii, üüç, dört… Bir de bu yana; birr, kii, üç, dört…”
(Biraz sonra)
Ayy, yeter… Yoruldum…
(Yarın sabah)
Galiba pek incelmedim, ama… (veya) Galiba pek kaslarım güçlenmedi, ama bir kere daha yapalım bakalım aynı şeyeri…
(Bir gün sonra)
Amaaan, ne zamandır bunların aklına uyuyorum da bir şey olduğu yok. Biliyordum zaten boşa kürek çektiğimi…
Üff, boşveriyim bari!..
Araba lastiklerinde ne vardı;
Supap mı, sibop mu?..
Ne işe yarıyordu bu supap?..
Basıyordun; “psssst” şişiyordu, gene basıyordun; “psssst” iniyordu lastik…
…..
İyi de, İNSANLAR NİYE SUPAPLI DEĞİL?..
Pssssst güçlen…
Psssssst incel…
Psssst adalelerin kalınlaşsın…
Psssst göbeğin erisin…
Pssst sırt ve bel ağrıların geçsin…
Psssst fazla yağların erisin…
Pssssst, pssssst!..
Psssst, pssssst!..
Benim gibi, tembeller; “insanların niye supabı yok” diye yakınırken, aklı başında olanlar şunu biliyor ki;
Ramazan ayı, yavaaş yavaş incelmeye başlama ayıdır… Hem beden, hem de gönül olarak…
Ramazan ayı her anlamda güçlenme ayıdır;
Özellikle de, bu günlerden bazı alışkanlıklar edinebilenler için!..
Stop
Muammer Erkul
19 Kasım 2001 Pazartesi