O gece [09 Nisan 2006 Pazar]

Kâinat; ayağının altı için serilmiş olduğunu bildiği, Efendi’sini beklemekte… Sesler kesilmiş, nefesler tutulmuş… Bütün mahlûkat “Hoş geldin ya Resulallah” demek için sabırsız…
Hicret’e 53 yıl var… Miladî sene 571, Nisan ayının yirminci günü…
Mekke… Safâ Tepesi yakınları… Hâşimoğulları Mahallesi…
Rebiülevvel ayının 12. günü, sabaha karşı… Bütün aydınlıkların en aydını olan “Nûr” zuhûr ediyor…

Yahudiler soluk soluğa;
-İşte, işte! Diyorlar parmaklarıyla göstererek… Gördünüz mü, şu yıldız gökte bu gece belirdi… Bu, o yıldız!.. O’nun, yani beklenen son Peygamber Ahmed’in yıldızıdır!..
Aynı gece, ansızın… İran Kisra’sı (hükümdarı), muhteşem sarayındaki 14 kule ve burcunun birdenbire yıkılmasıyla yatağından fırlıyor. Kendisi ve halkı korku içinde… Üstelik her biri “aynı tabire çıkan” rüyalarla terlemiş…
Aynı gece, ansızın… Mecusilerin tapındıkları ve bin yıldan beri sönmemiş olan ateş sönüveriyor…
Aynı gece, ansızın… O zamanlar mukaddes bilinen Save Denizi (gölü)’nün suyu çekilip kuruyuveriyor…
Aynı gece, ansızın… Şam yakınlarında, bin senedir akmayan Semave Nehri’nin vadisi, sanki sevinçten ağlayan gözler gibi doluyor ve gürül gürül akmaya başlıyor…
Aynı gece, ansızın… Kureyş kâhinleriyle cin ve şeytanların bilgi irtibatı, yani kehanet kesiliyor…
Aynı gece yarısını geçtikten sonra ansızın, Kâbe tekbir getirerek Makam-ı İbrahim’e doğru secde ediyor ve içinde bulunan bütün putlar yere devriliyor…

Şifa Hatun diyor ki:
-Ben o gece Âmine’nin yanında yardımcı olarak bulunuyordum. O’nun “sallallahü aleyhi ve sellem”, doğar doğmaz dua ve niyaz ettiğini işittim… Bir nur çıkıp o kadar ışık verdi ki, doğudan batıya kadar her yer aydınlandı, göründü…
Safiye Hatun ise şöyle anlatıyor:
-Muhammed aleyhisselam doğduğu sırada, her tarafı bir nur kapladı. Doğar doğmaz secde etti, mübarek başını kaldırıp açık bir dil ile; “La ilahe illallah, inni Resulullah” dedi… O’nu yıkamak istediğimde; “Biz O’nu yıkanmış olarak gönderdik” denildi… Göbeği kesilmiş ve sünnet olmuş görüldü… Secde halinde, hafif sesle bir şeyler söylüyordu… Kulağımı mübarek ağzına yaklaştırdım:
“Ümmeti, Ümmeti!.. (Ümmetim, ümmetim) Diyordu…”

Mevlit; doğum zamanı demektir… Sevgili Peygamberimizin doğduğu geceye; “Mevlit Gecesi” denir. Bu gece, Kadir Gecesi’nden sonra en hayırlı gecedir.
Sevgili Peygamberimiz de bu gece sevinir, ikram eder, kendi doğumlarıyla ilgili mucizeleri anlatırlardı. Eshab-ı kiram da hep böyle yaptılar, çünkü böyle yapmak ve O’nu öven şiirler, kitaplar, çalgısız mevlitler okumak ibadettir… Bu gece Muhammed “aleyhisselam” doğduğu için sevinçli olanların, salevat-ı şerife okuyanların günahları affolur.
…..
İşte o gece; bu gecedir!..
Hepimize mübarek olsun…
 

Stop
Muammer Erkul
09 Nisan 2006 Pazar 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir