Çoğu yazılmış,,, ve her an bitebilecek olan bir mektubum…
Pulu yapışmış zarflar duruyor önümde…
Bir kısmının üzerinde;
“Cehennem” yazan!..
Korkuyorum;
Girerim diye onlardan birinin içine!..
Hafta içinde bir dostumdan geldi; belki sadece bana göndermişti, belki listesindeki bütün adreslere, bilmiyorum… Kısacık bir nakildi.
Ben de size aktarıyorum:
…..
Musa aleyhisselam, hangi işi sebebiyle Allahü teala’nın kendisini böyle büyük bir saadete kavuşturduğunu öğrenerek bu ameli çoğaltmak için;
-Ya Rabbi, beni niçin kelîm ittihaz ettin (kendisiyle vasıtasız konuşma şerefine erdirdiğin bir peygamber yaptın) diye sorunca, Allahü teala, Hazret-i Musa’ya, şöyle buyurur:
-Hatırlar mısın.. Bir kere senin süründen bir oğlak kaçmıştı da, bütün gün onu aramak için peşine düşmüştün ve o seni böylece yormuştu. Sonra, sen onu yakaladığında göğsüne bastırarak ona;
“Beni de yordun kendini de yordun” diyerek öfkeni yenmiştin…
İşte bundan sebep seni kelîm edindim!..
Bazen, çoğu kimsenin umursamadığı satırlar, veya satır araları beni çarpıyor, sarsıyor, silkeliyor; çok sevindiriyor yahut çok hüzünlendiriyor…
Hayvanlarla ilgili çoook hikayem vardır benim.
Bugünlerde bilgisayarımın ekranında sarmaş dolaş üç sarı kedi yavrusu yapışık, ve balkonda ise (canlı) bir tavşanım var, hem de altı aylık olmuştur. İhtiyaçlarını balkon deliğine yaptığı için seviniyorum. Rengi mi; simmmsiyah… Sadece, sürekli kıpırdayan burnunun ucuyla, iki ön patisinin uçları beyaz… Bir de, tam alnının ortası “kalp şeklinde” bembeyaz!..
Okuduğum bu mektupçuktan üç-beş tane de kağıda bastım, hayvanı olan-hayvan seven tanıdıklara veriyorum birer tane…
…..
Yaratılmışları sevmek…
Ve, sevgileri ertelememek lazım, öyle değil mi?..
Sizin gibi, ben de çok inanıyorum buna…
Ben, kendi adıma korkuyorum da üstelik;
Çoğu yazılmış ve her an bitebilecek bir mektup olduğum için…
İşte, pulu bile yapışmış zarflar duruyor önümde…
Bir kısmının üzerinde; “Cehennem” yazan!..
Korkuyorum;
Girerim diye onlardan birinin içine!..
Stop
Muammer Erkul
11 Haziran 2003 Çarşamba