Sadaka taşları [25 Aralık 2008 Perşembe ]

Torunları olmakla şereflendiğimiz dedelerimiz, insanlar tarafından bilinip övülmeyi umursamadıklarından; bazı güzel işlerinin kaydını bile tutmamışlar… Hatta öyle işler ki bunlar (böyle bir şeyin mümkün olabileceğini bile) şimdilerde pek çoğumuzun kafası almıyor!

Sadaka taşı, malum; içi görünmeyecek kadar yüksek, tenha bir yerde dikili duran, tepesi çukur, genellikle yuvarlak sütunların ismidir. Ve cemiyet içindeki yardımlaşmanın göstergesidir. Yardım yapmak isteyenler, sadaka taşının çukuruna para koyar… Fakirler, yolcular, muhtaçlar da ihtiyaç miktarını alıp fazlasını orada bırakır…
Şimdi bizler… Yani sadaka taşlarının kendisini çalanlar… Issız bir karanlığa para bırakılmasını gerçekten anlayabiliyor muyuz?

“Sadaka taşları” başlığı altında epey kayıt bulunabiliyor artık, araştırmakta da fayda var. Fakat ben başka bir konu için yazıyorum bu yazıyı…
Yıllarca hep şunu duyduk: Yardım böyle gizli yapıldığı için fakir rencide edilmemiş oluyor. Çünkü yardım aldığını kimse görmüyor… Doğru bu. Ama benim zihnimde beliren bundan da başka bir nokta. O da şu: Yardım edenin samimiyeti ki, buna ihlâs diyorlar. Yani iyiliği (birileri görsün diye değil) sadece Allah rızası için yapmak…
Sadaka taşlarına para bırakan kimseyi, parayı alan kimse görmüyor. Alan, vereni tanımadığı için bir minnet söz konusu değil… Verdiği belli olmadığı için verende de bir kibir söz konusu değil…

Bu yazıyı, sadece şunu düşünerek yazdım: Yardım yapmak isteyen kimse kendisini öyle gizlemek zorunda ki, birileri tarafından görülüp tanınırsa; sadaka taşına para almak için gittiği bile zannedilebilir!
Sadaka taşı işte orda, ortada… Ama ona para koymak da, ondan para almak kadar ter döktürüyor adama, mesuliyet istiyor!
 

Stop
Muammer Erkul
25 Aralık 2008 Perşembe

4 yorum

  1. Bu bilgiler mirâs bize, bizden sonrakilere aktarılmak için bırakılan huzur verici bilgiler. Bu mirâsı bizden sonrakilere aktarmak ise bizim mesûliyetimiz.
    Gönlünüze, kaleminize sağlık. 🙂

    ŞAHİKA ATEŞ

  2. Author

    Cenab-ı Hak, biz garipleri, torunları olmakla şeref duyduğumuz, o mübarek dedelerimizin şefaatine kavuştursun.
    Onların hürmetine, bizlere de, o “İhlas”tan bir kırıntı ihsan eylesin.
    Âaaamiiiiin!

    ABDÜLLATİF UYAN

  3. Şimdi o tertemiz terleri döken kaç kişi var acaba? Günümüzde insanlar göstermemek için değil, göstermek için ter döküyor maalesef…

    Abdüllatif abinin duasına; aamiiin…

    KARANFİL

  4. Ne güzel söylediniz Muammer bey, sadaka taşından sadakasını alanın sadakasını verene minnet borcu yok. Diğer bir deyişle amiyane olacak ama gebe değil!.. Bu sadaka taşları toplumda öyle bir zirve yapmış ki; sadaka verilecek insan kalmadı çünkü sadaka taşlarında olan paralar yerinde duruyor ve gün geçtikçe artıyor. Ne güzel bir hizmet ne yüce bir vazife…
    Gelelim günümüze, bırak sadakayı alelade bir kenara koymayı çebindekini bile alıyorlar elinden insanın ve o da bir kenara, bir de boçlanıyosun adama. Sadaka taşlarını doruk noktasına ulaştıran ecdat = huzur, mutluluk ve bahtiyarlık. Bu sadaka taşlarını ortadan kaldıran onları çalan nesil = pişmanlık, eziklik ve gözyaşı.
    Sadaka taşlarının geri gelerek aynı seviyeye ulaşması dileğimle…

    TEVFİK GÜL

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir