Ben, şimdi senin o güzel yüzüne baksam…
Gözünün bebeğinin “kundağındaki” her oyaya, her bir nakşa şiirler yazabilirim…
Karşımda duruşunu, kalbime vuruşunu, ve başımı senden sana doğru savuruşunu anlatabilirim günlerce.
Ama dedim ki;
Bugün, bugün farklı bir şey, güzel bir şey diyeyim…
Peki ne olsun bu, ne olsun?..
Düşündüm ki; güzelin, güzelliğin ne olduğunu sorsan çok kimseye, hemen geriye dönüp bakarlar, ve bulurlar da güzel bi’şeyler…
Ben çocukken, diye başlar, ve devam eder insanlar… Ben çocukken, karlar daha beyazdı…
Ben çocukken, çiçekler daha renkliydi ve daha güzel kokuyorlardı…
Ben çocukken yazlar daha uzundu, yüzler daha fazla gülümsüyordu ve sanki ben çocukken kötü şeyler olmuyordu veya olsa bile belki konuşmuyordu insanlar…
Ben çocukken odalar daha büyüktü, sokaklar daha genişti; güneş daha sıcak, ağaçların gölgeleri daha serindi…
Uykular yumuşacıktı bir de; parlak sabahlara açılan kadife gecelerin içindeydiler!..
Güzel neydi, diye sorulunca neler anlatır insanlar değil mi, neler…
Başımı ninemin dizine koyardım. O ise terleyip terlemediğimi anlamak için ensemden elini sokardı. Aslında terli olmadığımı ben de bilirdim, o da. Ama pütür pütür avucu sırtıma sürtündükçe; ben, bir kedi gibi mayışır ve daha çok sokulurdum ona doğru…
Güzel nedir veya ne idi bilmem, ama ben ninemin kucağında “mırıldanırken” başka bir güzel aramak aklımın ucundan bile geçmezdi…
Nedir, diye merak ettim… Acaba nedir, hemen hemen bütün dedelerin ve ninelerin, ya da onların yaşadığı zamanların ortak güzellikleri…
Gözümü kapattım…
Böyle konular açıldıkça sizin yaptığınız gibi, ben de kendi dedemi düşündüm…
“Dede, diye mırıldandım…
Gel hayalime. Bana bunun sırrını söyle, öyle git!..”
Gerçekten de razıydım; geçmişte kalan güzelliğin veya güzelliklerin sırrını, bir cümle bile olsa söylemesini, kulağıma fısıldamasını istiyordum…
Ve, geldi; eğer rüya görmediysem…
Dedi ki:
“Selamünaleyküm!..”
Ve sonra… Ben ona cevap bile veremeden dönüp gitti…
İrkildim…
Neydi bu? Cevap mıydı, soru mu?.. Uzun uzun bunu düşündüm. Sonunda anladım ki; alamadığım bu selam, işte, merak ettiğim sorumun cevabıydı…
Anladım… Güzellik; güzel olan işlerdir… Gönül de güzeldir. Güzel olmayan yerlere bu selamla girilmez!..
Azrail (aleyhisselam) dahi bu selamla gelebilir karşına, ama; “çaav, hello, baay” diyerek bir ölü gönderilmez!..
Stop
Muammer Erkul
08 Nisan 2005 Cuma