Bugün Cumartesi, yarın Arefe ve Pazartesi günü ise Kurban Bayramı'nın birinci günü…
Özellikle Kurban Bayramı ile ilgili pek çok hatıranız vardır, tahmin ediyorum…
Ben de bir hatıramı yazmıştım, yayınlanmıştı köşemizde; bazı radyolarda da okunmuştu hatta ama kaydı elime geçmedi…
"Kurban eti diğerlerine benzemez" yazımızı tekrar okumak… Ve bağlantılı olarak kendi hatıralarınızı hatırlamak… Ve belki bunları bize yazmak hoşunuza gidecek, biliyorum…
Ve biliyorum ki;
Kurban eti, hiçbir zaman diğerlerine benzemeyecek!..
Kurban eti diğerlerine benzemez
Üçüncü sınıftayım… O sene çok borca girmiş, bir apartman dairesi almış ve apar topar taşınmışız. Bina ve mahalle komşularıyla henüz tanışıp kaynaşmamış olduğumuzdan, kimseler bizim, biz de bilmiyoruz kimin kim olduğunu…
…..
Hemen ardından kurban bayramı geliyor, ama annem için için ağlamakta…
“Kurban etinin bir başka koktuğunu” o zaman duyuyorum…
Annem sessiz sessiz ağlamakta; çünkü ilk defa kurban kesemiyoruz…
Bekliyoruz… Bekliyor annem de, ama kim getirecek; yabancıyız buralarda!..
Kapının sesinde kulağı; ama her defasında bütün zilleri çalan, el öpmeye gelen çocuklar!..
Annem gene ağlamakta;
Acaba gidip birinden “azıcık” istesek olur mu?..
…..
Babam beni kasaba gönderecek ama annem itirazda;
“Kurban eti bir başka kokuyor, diğer etler kurban etine benzemiyor!..”
İkinci günün akşamı veya üçüncü günün öğleden evveli, henüz yabancısı olduğumuz mahalledeki evimizin zili çalıyor… Eski sokaktan (Uşaklıydılar) komşumuz Halime hanımın kızı Füsun ve kardeşi İbrahim geliyor, el öpüp bayramlaştıktan sonra, küçücük bir paket bırakıp gidiyorlar;
Anem yine ağlamaya başlıyor…
…..
Ümitlerinin tükendiği bir zamana denk gelmiş olmalı…
Beklemekten vazgeçtiği bir an olmalı… Ağlıyor, ve diyor ki;
“Kurban eti diğer etlere benzemez…
Göreceksiniz!..”
Burnunun “direkleri” sızlamaktan vazgeçiyor artık annemin… Çarçabuk doğruyor o eti; gözlerinde titreyen yaşlarla…
Sonra bir tencerenin içinde çevirmeye başlıyor…
Ardından bütün evi mis gibi bir koku doldurmaya başlıyor; kurban etinin kavrulma kokusu…
“Kurban etinin kokusu, diğer etlerin kokusuna benzemez”, diyor annem…
Şimdi düşünüyorum da, eğer o komşumuz o gün o eti göndermemiş olsaydı, annem o bayram bitmeden sanırım hastalanırdı…
Ve sanırım bu bayram da, aynen, benim o bayram günü ağlayıp duran annem gibi ağlaşan anneler vardır…
…..
Şimdi düşünüyorum da; Füsun ve İbrahim’in anneleri (bir de taşındığımız ilk akşam, yemek hazırlayıp bize göndermiş olan) Uşaklı Halime hanım teyzeyi, rahmetli annem, “o günkü sevinciyle” bekliyordur inşallah bizim bilmediğimiz iyi yerlerde…
…..
Ve biliyorum artık o günden sonra;
Kurban eti başka etlere benzemiyor…
Başka etler kurban eti gibi kokmuyor…
Yine çok önemli bir noktaya değinmişsiniz, hiç bir et kurban etine benzemiyor.
Bütün Sevgi Ailesinin Kurban Bayramını tebrik ediyorum…
ZEKİ DOĞAN
Sevgi ailemin kurban bayramı kutlu olsun…
Sultan sana
Derdime bir derman dersen,
Bil ki derdin derman sana,
Rahat olsun bu can dersen,
Nefsin olsun kurban sana.
devamı bu adreste:
http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=4114
LALE
Merhaba,
Çok güzel, ince bir mesaj veriyor bizlere. Etrafımıza bakmamız gerek değil mi? Evet kurban eti diğerlerine benzemez. Allah razı olsun. Tüm sevgi ailesinin kurban bayramını içtenlikle tebrik eder, sağlık ve huzurla geçecek nice bayramlar dilerim.
Sevgiler kere sevgiler
SEVİM
Kurban bayramınız mübarek olsun.
Çocukluğumda kurbanımızı dedem keserdi. Ve biz de yardım ederdik. Sonra da kurban etiyle kahvaltı ederdik. Ciğer, böbrek hemen kavrulurdu. O bayramlar daha bir güzeldi. Ama yine de bayramlar çok güzel. Tüm sevgi ailesine güzel bayramlar diliyorum.
MELİKE
Kurban eti diğerlerine benzemiyor… Tıpkı bayram günlerinin de diğer günlere benzememesi gibi. Bayram sofralarının diğer sofralara benzememesi gibi. Sabahleyin kayınvalidem aradı yanında yokuz diye ağlamış bu sabah… Ne acı kilometrelerce uzakta olmak. Çok istedik gitmeyi ama annem hastaydı, o nedenle Bursa’da onun yanında kaldık. Kısmet. Kurulan geniş bayram sofraları vardı eskiden… Şimdi hiç yok bizim çevremizde. Gözlerim doldu okurken hep…
ZELİHA NUR SUMAN
Biz çocukken kurbanlıklar arefe gününden evlere getirilirdi.
Babam arka bahçeye bağlardı kurbanımızı… Annem yiyecek bişeyler ve su koyardı kapların içine… Biz de büyük bir hayranlıkla kınalı tüylerini severdik. Biraz da burulurduk kurban edileceğini düşününce…
Annem kurbanlığın taa gözlerinin içine bakın derdi, ahirette sizi tanısın 🙂
Biz de öyle yapardık. Gözgöze gelince de sanki bir bağ kurulmuş gibi ayrılmak daha da güçleşirdi 🙂
Bayram gecesi, bahçelerde meleşip duran koyunların sesleriyle renklenirdi.
Kurban etiyle yapılan kahvaltılardan sonra, kurban paylarını dağıtırdık kardeşimle birlikte …
Babam, bayram bitene kadar evdeki kurban etinin de bitmesi gerektiğini söylerdi, (şart olmasa da) biz öyle gördük der ve etin çoğunu dağıttırırdı. Kıyma çektirelim de bütün sene yiyelim ya da kavurma basalım da kışı savalım gibi bir derdimiz olmazdı.
Teslimiyettir
Ve paylaşımdır kurban …
İyi bayramlar 🙂
YASEMİN
Hayırlı günler Muammer abi, bayram günü elimde senin ILIKPEMBE kitabını okuyordum, açar açmaz kurban eti başka etler gibi kokmuyor yazısı geldi önüme, yıllar önce de okumuştum ama çok etkilememişti doğrusu bu yıl ilk defa gurbette ve ilk defa kurban kesmeden bir Kurban Bayramı geçirdim ve yazı boğazıma bir yumruk gibi oturdu ve gözümden yaşlar boşaldı. Anladım ki gerçekten hiç bir et kurban etine benzemiyor…
GÜL