Seyir Defteri – 8 Kasım 2008 (cEMriye)

 

 

 


cEMriye

(Peşin peşin söylemekte fayda var:
Bu yazıda ufak ufak uydurabilirim, kimse kusura bakmasın…
Hani "yalandan kim ölmüş" diye başlayan cümleler kurmak için
zorlanmayasınız, diye söylüyorum bunu da!..)
……………
 

Trafiğe takılınca "nikah kaçacak" diye düşünmeye başlamıştım, ama yanılmışım…
Mahallemin son delikanlısı, diye anons ettiğim Cem'in resimlerini çekemeseydim hakikatten üzülecektim…
Nikah salonunda fotoğraf çektiğimi görünce;
"Çek oğlum çek, dedi Mine abla. Seni Allah gönderdi…"
Bendeki bir alışkanlık. Çocukluğumdan beri "Mine abla" derim Cem'in annesine. O da benim çocukluğumdan beri hala "25'lik bir abla gibi" görünür hem bana hem de herkese. Allah nazardan saklasın…

Tebrik ve takı sırasında da (en doğal halimle) fotoğrafçı bendim. Misafirler "Bir de burdan çek, bir de şununla çek" dedikçe ben de "peki efendim" diyordum… Emel teyze ise (Mine ablanın teyzesi) sordu merakla; "güzel çıktım mı yavrum?"
"Hem de en güzel sen çıktın, dedim. Çiçek gibi, çiçeek…"
…..
Ama en sonunda ben de geçtim kameranın karşısına. Tampoz verirken, Cem annesinin kulağına eğildi ve;
"Aktristlerden daha güzelsin anneciğim, ama gülümsemezsen bu güzelliğin yarım gözükür. Hem şimdi çekilen fotoğrafımız www.muammererkul.com sitesinde yayınlanacak, hep birlekte meşhur olacağız" dedi…

cemtaki

 

 

 

Akşam yemeğe gitmeden evvel, nikah salonunda çektiğim resimleri götürmek için bir cd'ye yükledim ve üzerine "cEMriye nikah" yazdım. Bu yazının başlığı ordan çıktı…

Ortaçeşme'de bir mekandaydı yemek.
Aydın da gelmişti haliyle Karamürsel'den;
"Sekiz yaşımızdayken sen benim resimlerimi yapardın ben de iyi notlar alırdım" diyordu. O zamanlar çatal kadar (!) olan Elif ise, geçenlerde onun için "bir zamanlar sıskaydı" dediğim için bozulmuş, bana naz yapıyor…
Halbuki devamını yazmamıştım kıskanan olur diye:
Dolaşık bir siyah yumağa şiş saplanmış gibi dolaşan o bonus kafa kuru kız, biraz büyüdü ve bir baktık, mahallenin en güzel kızı oldu…

Düşmanımız yoktur ama, gene de ortalığı çatlatmak için bir resim çektirmeye geldi sıra…
Yemek masasında oturan cEMriye çifti, yani Emriye ile Cem ile verdik pozumuzu…

cemriyemek

 

Sonra da;
"Ahhh dedik, rahmetli Hikmet baba da görebilseydi keşke oğlunun mürüvvetini…"
Aydın Karamürsel'e gitmişti (rahmetli Muhteşem Teyze ile) daha hepimiz çocukken. Elif Antalya'ya gitti…
Mahallemizin son delikanlısı Cem de hem gönlünü hem kendini Emriye'ye kaptırdı (Allah mesut etsin iki cihanda da inşalllaaah) fakat…
Fakat şimdi, İncirköy'deki eski apartmanımızda Mine abla yalnız kaldı…

Sizin de, bizim de hatıralarımızı bekleyecek birilerinin olması lazımdır ama…
Bir sır fısıldayayım kulağınıza:
Onların da pek yalnız bırakılmaması lazımdır!

 

2 yorum

  1. Allah mutlu, mesut etsin. Yanlız kalmadın Mine teyze! Biz seni hatırımızda tutarız her zaman. Sen gönlünü ferah tut…
    Herkese hayırlı ömürler diliyorum…

    ELİF SABAH

  2. Mösyö Muammer Abi, benden bir satır bile söz etmemişsin, çok içerledim. Antalya dan sevgiler…
    [Cevap: E iyi de o kadar bekledik İstanbul’da, bahsedecektik de, ama şimdi Antalya’ya gitmiş ordan yazmışsın cık cık cıık!.. Zaten ben ESKİ’leri anlatmıştım, boşver sen!;-) ]

    GÖKER

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir