Söz okları [14 Aralık 2008 Pazar]

Bazı sözler, ok gibidir; saplanır, içinde kalır!
Koşarsın acısıyla. Fakat asıl, oku yedikten sonra yol alırsın!
Okun temreni tenindedir. Her adımda acı verir ve senden kopmaz. Çeksen, canın çekilir!
Artık senin parçan olan, yani bir nevi “sen” olan ok’tur sürücün, farkında bile olmazsın!

Bazı sözler, ok gibidir; saplanır, içinde kalır!
Nerdesindir o an; belki bilirsin, belki hiç hatırlamazsın…
Bir işaret fişeği gibi, havada ıslık çalarak kocaman bir kavis çizer ki, anlarsın; kaderindir onun sana konması!
Kurşun yemiş bir göğse sarılan kollar gibi; senin de sarılır kolların kendi üstüne kıvrılıp iki büklüm olursun…

Bazı sözler, ok gibidir; saplanır, içinde kalır!
Kısadır, ama uzun uzun dolaşır zihninde… Sanki başka şeylerin resmidir bu sözler, ama sen bakarsın kendini görürsün!
…..
Ve, der ki bir gün dedem, uzaktan havlayan köpeklerin sesini dinlememi işaret ederek;
“Sahibi olan köpeğe bile ilişmek yürek ister!
Köpek, pis bile yese affedilir!
Çünkü birini sahip bilir köpek ve sahibinin itibarından pay alır!
Bir köpek kadar bile zeki olamaz mısın?
Sahibini bil!..
Ve bir köpek gibi sadık olmaya çalış! Başını sahibinin önünde eğ… Eğ ki; renkle, cüsseyle, avla, hünerle değil, sadece bu baş eğmeyle büyük nimetlere kavuşmak umulur!”

Bazı sözler ok gibidir ok…
Saplanır… Ve içinde kalır insanın!
 

Stop
Muammer Erkul
14 Aralık 2008 Pazar

13 yorum

  1. Çok güzel, yazıyı üç kere okudum baştan sona… Kelimeler dilinin ucuna geliyor ama dökülmüyorlar. Çok çok çok güzel gene her zamanki gibi. Ellerine sağlık. Kalemine kuvvet.

    MELİKE

  2. Tabii ki bu klişe ifade, aldığım lezzeti tarife yetmiyor, azımı çoğa sayın.

    Bu az ama öz, veciz anlatım, bana hakir görülen köpeğin kadrini de hatırlattı. Köpek de sadakat bahsiyle numune, sadakatte timsal!
    Her şey nisbet noktası açısından değer kazanıyor, yine aynı nisbetle değersizleşiyor.
    Üstad Necip Fazıl’ın “köpek” diye nitelediği nefsi -nefsimiz- aynı zamanda bizim imtihan vasıtamız. Nefsimiz olmasa melekten farkımız olmaz, eşref-i mahlukat payesinden mahrum kalırdık.
    Ne girift bir kavram değil mi insan olmak!
    Yara ve derman iç içe.
    Zehir ve panzehir, hayat ve memat, Leyli vü Mecnun, ‘olmak ve olmamak’ :-))

    ÖMER KARAYILAN

  3. Yine döktürmüşsün.
    Allah razı olsun.
    Tam bize göre.
    Bir kapının köpeği olduğumuzu bir kabul etsek, iş bitecek.
    Ama bir türlü olmuyor.
    İnşallah bir gün gelir, kabul ederiz.
    İşte o zaman her şeye kavuşuruz.
    Hayırlı günler.

    ABDÜLLATİF UYAN

  4. Klasik müzik gbi… Enfes…

    NURGÜL

  5. “Söz oklarıyla vurulmak mı şifadır bir insan için, yoksa hiç isabet almamak mı?..” demişsin ya site mesajında; elbette vurulmaaak! 🙂
    Hem de tam anlattığın gibi;
    “Bazı sözler, ok gibidir; saplanır, içinde kalır!
    Koşarsın acısıyla. Fakat asıl, oku yedikten sonra yol alırsın!
    Okun temreni tenindedir. Her adımda acı verir ve senden kopmaz. Çeksen, canın çekilir!
    Artık senin parçan olan, yani bir nevi “sen” olan ok’tur sürücün, farkında bile olmazsın!
    ***
    Bazı sözler, ok gibidir; saplanır, içinde kalır!
    Nerdesindir o an; belki bilirsin, belki hiç hatırlamazsın…
    Bir işaret fişeği gibi, havada ıslık çalarak kocaman bir kavis çizer ki, anlarsın; kaderindir onun sana konması!
    Kurşun yemiş bir göğse sarılan kollar gibi; senin de sarılır kolların kendi üstüne kıvrılıp iki büklüm olursun…”

    İşte böyle… Hani öyle “sıyırıp geçmece” değil…
    Ne diyelim; okçuların bileğine/yüreğine kuvvet!.. 🙂

    KARANFİL

  6. Author

    Abdüllatif abiye:

    Canım abim… Böyle yazılarda methi kabul etmek tuhaf geliyor insana, değil mi?..
    “Uçan, içine üflenmiş olan balondur” diyen bir yazımız vardı ya hani…
    Aynen onun gibi…
    Bir çalı takılsa ki Allah korusun, görülürdü o zaman;
    nasıl bir patlamış lastik parçasının, yırtık balonun serilip yerde yatacağı!..

    M.

  7. Bazı sözler ok gibidir ok…
    Saplanır… Ve içinde kalır insanın!..
    Bazı sözler ok gibidir, saplanır,, SEN İÇİNDE KALIRSIN…

    ÜMRAN

  8. Sözün bittiği yer bu olsa gerek!
    Yüreğine sağlık abi…

    HÜSEYİN

  9. Aslında ziyaretçi defterine yazacaktım ama burası daha uygun gibi geldi. Birileri daha “söz oklarından” nasibini almış olacak ki, sitenin açılış sayfasına öyle bir resim koymuş 🙂 Sevgiler kere sevgiler 🙂

    SULTAN GÜL

  10. Anasayfadaki iğne yastığı gibi, kırmızı ipeksi bir kumaştan iğne yastığı dikmiştim ben de. Epeyce kullandım ve hâlâ da duruyor…
    Bu yastıkcık söz oklarıyla vurulmuş bir gönlü de temsil ediyor ama benim aklıma bir de; bu yastığın Muammer abi, iğnelerin de biz olduğumuz geldi!.. Hani, kaybolmamamız için tutturulduğumuz veya “batırıldığımız”!.. Gerçekten “batıp” canını da acıtıyoruz belki zaman zaman… Ama o, bir iğne yastığı gibi, bizi üstünde tutmaya devam ediyor…

    KARANFİL

  11. “Kalem buraya gelince ucu kırıldı.”

    Teşekkürler, hürmetler.

    KEBİKEC

  12. Haklısın sevgili Karanfil, fakat sanki şu da mı var; adı üstünde “iğne yastığı”, yani iğneler için yapılmış yastık. İğneler olmasa anlamsız olacak, iğneler olmasa amacı dışında kullanılacak bir malzeme… Yani sanki iğnede de var bir keramet :-))

    SULTAN

  13. Sen de haklısın sevgili Sultan Gül… 🙂 Yastık olmasa iğne kaybolabilir, iğne olmasa yastığın anlamı kalmaz… Belki birbirimiz için varız… Veya “kim, kim için var; kim bilir”… Bu konuyu derin düşününce akıl da zorlanıyor sanki…
    Neyse… “YASTIĞIMIZ” ÇOK YAŞASIIIIIN!
    :-)))

    KARANFİL

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir