Sürü psikolojisi [28 Temmuz 2006 Cuma]

Benzer haberleri kaç defa okuduğumu artık hatırlamıyorum…
Her yıl çeşitli yerlerde, küçük ya da büyük sürüler halinde telef oluyor zavallı hayvanlar…
Nasıl düşünebilirim ki, veya nasıl söyleyebilir herhangi biri; “kendi seçimleriydi” diye? Tercih edenler tercihlerinde her zaman haklı mı ki?

Bitlis’in Ahlat ilçesinin Kırklar Mahallesi…
Abdülhakim Balkaya; elinde çobanlık değneği, omzunda ekmek çıkını, yanında oğulcuğu ve 9 koyunuyla çıkıp meydana sesleniyor şöyle bir… Açılan 16 kapıdan koyunlar, kuzular meleşerek çıkıp yola karışıyor sürüye… Toplam 330 koyun çıngırak sesleri içinde yürüyor çobanlarının peşi sıra, kurumuş yoldan toz kaldırarak…
Son evi geçip, Godolar mevkiindeki çimenlerle buluşuyorlar… Güneş yavaş yavaş yükseliyor… Temmuz ayının en sıcak günlerinden biri; hayvanlar da, insanlar da bir ağacın gölgesini, bir suyun serinliğini arıyorlar… Koyunlar başlarını birbirlerinin gölgesine sokuyor, ama keçilerin başı dik!
Aslında çok keçi yok sürüde. Fakat az da olsa çok da olsa, keçi demek emre itaat konusunda problem demek!.. Başlarını alıp gidiyorlar, gel’den dur’dan anlamıyorlar… Koyunlar ise bir diğerini izlemeyi seviyor, önündeki ne yapıyorsa o da aynısını yapıyor, düşünüp taşınmadan!

Dik başlı keçiler devrilmiş ağaçların üstüne çıkıyor, kayaların tepesine tırmanıyor, kuyrukları havada hoplayıp zıplıyorlar… Çoban çağırıyor, ama onlar ancak canları istedikçe geliyorlar…
Bir dere kenarındalar şimdi, aşağısı uçurum… Macera heveslisi keçiler gevşek taşların üzerinde; “ne olabilir ki bize ve şimdiye kadar ne olmuş ki” demekteler…
Koyunlar ise yine onları takip etmekteler…

O sırada keçilerden birinin bastığı kaya ansızın boşalıveriyor! En yakınındaki arkadaşı da diğerine ne olduğuna bakarken toprakla birlikte kayıyor acı melemelerle…
İşin kötüsü; keçilerin ardından koşmaya alışmış koyunlar da atılıyorlar onların peşinden. Ve her koyun, kendi önündekini takip ediyor!..
O sırada çoban ve oğlu telaş içinde bir o yana bir bu yana doğru koşup, sanki gözleri kapalı halde keçilerin ardından giden koyunları durdurmaya çalışmaktalar, ama nafile… Kısa bir zaman içinde sürünün çoğu kendini boşluğa bırakıyor!
Dereye doğru açılmış olan yarık 12 metreden fazla… Uçurumun dibine önce iki keçi iniyor kayalara çarpa çarpa, cansız… Üzerlerine onları izleyen koyunlar ve onların da üstüne diğerleri!
Birkaç dakika içinde her şey olup bitiyor ve tam 103 hayvan telef oluyor…
…..
Sabah koyunların çıktığı 16 kapıdan 11’ine bu acı haberi götüren ve bir kısmı yaralı halde kurtulan hayvanları dağıtan çoban Abdülhakim çok üzgün. Ama yapacak da bir şey yok artık…
Sorgular soruluyor, tutanaklar tutuluyor ve şişip sineklenmeye başlayan leşler, çevreye de mikrop yaymasın diye, iş makineleri tarafından toprakla örtülüyorlar!..

Şu anda pek çok kimse; bir çoban ve oğlunun, 320 koyun ve de 2 keçinin hikâyesini okuduğunu sanıyor!..
Peki bundan siz ne anlıyorsunuz?

Stop
Muammer Erkul
28 Temmuz 2006 Cuma

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir