Aaa! Bu şiir senin mi?
Bu yazı da mı?..
-Şeyy!..
-Evet, evet de?.. Emanet işte…
Nasıl yani, başkasından mı aldın?
-Başkasından değil ama, yine de bir veren oldu…
Sen yazdın sanmıştım, şunu tam söyle de biz de, anlayalım yani.
Kafam karıştı; sen mi karışık söyledin, benim mi algım zayıf?
-Ne güzel gözlerin var senin öyle; rengi de mavi.
Teşekkürler, öyledir, başkaları da hep öyle derler…
Neyse ya! Sen şu emaneti anlat.
-Hani biraz da boyun uzun olaydı, manken mi olurdun kimbilir?
N’apalım Allah vergisi.
Boyumuzu uzatmak da elimizde değil ki…
ALLAH VERDİĞİNE VERİYOR İŞTE..
Konu gene gitti; hadi söyle, hani şu emanetler?
Hem benim diyorsun, hem de emanet diyorsun, yani şimdi bunları sen
yazmadın mı?
– Evet ben yazdım.
Eee?.. Sen yazdınsa?..
Kendi yazdığın yazı ve şiirlere, neden emanet diyorsun ki?
– Veren var da, onun için…
Sana başkaları mı veriyor; nasıl?
– Sende bulunanları senin mi sanıyorsun?
-Bizim yaptığımız ne ki?
– Neyi biz yaptık, söylesene?..
Seni beni bir veren, yediğimiz, giydiğimiz, yattığımız, yaktığımız,
yaptığımız ne varsa onun…
Şimdi anladım demek istediğini, evet…
-Beden Ruh’a, Ruh bedene, emanet.
-Sen o güzel gözleri kazanmak için ne yaptın, söylesene?
-Zanneder misin ki, benim aklıma, yüreğime bunları bir estiren, yani bana
bir veren olmasaydı; bunların tek harfini bile yazabilir miydim?..
– Eh geciktim galiba, bana müsaade.
-Yüreğimin kapısını çalan var.
-İçim yine konuşuyor.
– Ve de daldaki kuşa benziyor bu konuşanlar, bir gittiler mi, döndürebilene
aşkolsun.
Haydi hoşca kal dostum, hoşca kal…
-Haa!
-Sakın ola hiç birşeyinle övünmeyi düşünme olur mu?
-EMANET, EMANET…
Sultan Yürük
Yüreğine Sağlık Sultan Ablacım 🙂