Uyur/uyanık arası [16 Eylül 2004 Perşembe ]

(…bir)

Hep kendi dertlerimle boğuşuyorum. Unuttum sormayı;
yoksa taşındın mı?

Ne vardı sanki, aradığım kişiye şu anda ulaşabilseydim…
Aradığım kişiye şu anda ulaşabilseydim;
Ne vardı…

Sen şimdi uykudasındır…
Benimse uykum var, ve yoldayım…
Sabah olacak. Gün ışırken şehre varacağız.
Mesajımı hangi gün alırsın, feryadımı hangi vakit duyarsın, sözümü hangi zaman anlarsın, bilmem…
Benim bildiğim; bu vakitte bi tek seni düşünmek, seni sevmek istediğim…

Canım, zor geliyor değil mi o evden ayrılmak; her yerinde an(ı)larını bırakarak?
Hayat, savrulup gidiyor, oradaaan oraya..
Yeni evin güzellikler getirsin…

(…iki)

"-Ne vardı sanki, aradığım kişiye şu anda ulaşabilseydim…"

Sen boş ver karışıklıkların, hepsine!..
"Keşke bir kez daha duyabilseydim sesini… Bir defa daha sarılabilseydim, koklayabilseydim bir daha" demeyecek ayrılıklar yaşamadan, tadını çıkar sevdiklerinin…
Keşkeler çok canını yakıyor insanın, sonradan…

Sabır, çoğu zaman en çok ihtiyaç duyduğumuz şey.
Sabrı ve sabra muhtaç olanları yaratan; bütün engellerini da aşmanı nasip etsin!

Yazmadım;
Bana yazdılar!..

(…üç)

Hep kendi dertlerimle boğuşuyorum. Unuttum sormayı…
Evine yerleştin mi?

"Koynundan topladığın kelimelerin fesleğen kokuyor gene sıcacık, öpüyorum…"
Bu mu kaldı sana benden, miras olarak?..
Bir bunu mu sakladın koynunda?..
…..
Yerime diktiğin fesleğenleri mi kokluyorsun şimdi;
Yoksa, koynunda saklı duran,
Fesleğen kokan cümleleri mi?..

Stop
Muammer Erkul
16 Eylül 2004 Perşembe 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir