‘Yalan’cık [12 Şubat 2006 Pazar]

Küçük hikâyeler, bazen de küçük yalanlar, ‘yalan’cıklar insanlara büyük dersler verebiliyor. Aşağıda okuyacağınız C. S. Lewis’in hatırasını İbrahim Ünal beyin Nesil Yayınları’ndan çıkan Anne Babanın Çocuğa Yaklaşımı isimli kitabından aktarıyorum. Umarım kendine hedefler bulur!
…..
İspanya’nın güneyinde Estopana isimli küçük bir kasabada büyüdüm.
16 yaşındayken bir sabah babam benden kendisini 30 km uzaktaki bir köye götürmemi istedi. Ancak, onu Mijas’a bıraktıktan sonra arabayı bakım için yakındaki bir tamirhaneye bırakmam gerekiyordu. Araba kullanmayı yeni öğrenmiştim ve kullanmak için de pek fırsat çıkmıyordu.
Onun için hemen kabul ettim. Babamı hemen Mijas’a götürdüm ve öğleden sonra 4’te almaya söz verdim.
Sonra arabayı, tamirhaneye bıraktım. Birkaç saat vaktim vardı. Ben de tamirhanenin yakınındaki bir sinemada bir-iki film izlemeye karar verdim. Fakat bu işten o kadar keyif aldım ki bir-iki derken ipin ucu kaçtı. Son filmi izledikten sonra saate baktığımda 6 olduğunu gördüm. İki saat geç kalmıştım.

Film izlediğimi anlarsa babamın kızacağını biliyordum. Bir daha arabayı kullanmama izin vermezdi. Ona tamirhanede arabanın işinin uzun sürdüğünü söylemeye karar verdim. Buluşacağımız yere vardığım zaman babamın köşede oturmakta olduğunu gördüm. Geç kaldığım için özür diledikten sonra ona arabanın işinin uzun sürdüğünü söyledim. Bunun üzerine bana nasıl baktığını unutamam.
“Bana yalan söylediğin için çok üzüldüm Jason!”
“Ne demek istiyorsun? Gerçeği söylüyorum.”
Babam bana tekrar baktı; “Sen geç kalınca, tamirhaneyi aradım ve bir sorun olup olmadığın sordum. Bana senin henüz arabayı almaya gelmediğini söylediler. Yani araba ile ilgili bir sorun olmadığın biliyorum.”
Birden ne kadar büyük bir suç işlediğimi anladım ve babama gerçeği itiraf ettim. Babam, beni üzgün bir şekilde dinledi.
“Kızgınım, ama sana değil, kendime. Eğer sen, bunca yıldan sonra bana yalan söyleyebiliyorsan. Demek ki ben iyi bir baba olamamışım. Kendi babasına bile yalan söyleyebilen bir çocuk yetiştirmişim. Eve yürüyerek dönecek, neyi yanlış yaptığımı düşüneceğim…”
“Ama baba, ev 30 kilometre uzakta ve hava karardı. O kadar yolu yürüyemezsin."

Babam ne özür dilemelerime, ne itirazlarıma kulak asmadı. Onu hayal kırıklığına uğratmıştım ve hayatımın en acı veren derslerinden birini almak üzereydim. Babam tozlu yollarda yürümeye başladı. Ben de arkasında araba ile izliyordum ve durmadan özür diliyor ve arabaya binmesini rica ediyordum. Ama beni duymazdan geliyor ve sessiz, düşünceli, üzgün bir şekilde yürümeye devam ediyordu. 30 kilometre boyunca 10 kilometre süratle takip ettim.

Babamın hem fiziksel hem de duygusal olarak bu kadar acı çekmesine tanık olmak hayatımın en üzücü ve acı veren tecrübesi olmuştur. Ancak, aynı zamanda en büyük hayat dersini de bu olaydan aldığımı söylemeliyim. O zamandan beri asla yalan söylemedim.
 

Stop
Muammer Erkul
12 Şubat 2006 Pazar


 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir