Yanmak [13 Eylül 2002 Cuma]

Pervâneler, beni göremezdi bile;
Ben…
"Senden" tutuşmuş bir meş’ale gibi, ortalarda dolaşmasaydım!..
…..
Pervaneler beni görmezdi bile; ben…
Onlardan önce yanmasaydım! 

Yanmayan, nasıl yakar?.. 

Farkında olunmamın, sebebidir; senin farkında olmam…
Farkım, budur!.. 

Söylüyorum, inanmıyorlar:
Pervâneler beni göremezdi bile, ben "senden" tutuşmuş bir meş’ale gibi ortalarda dolaşmasaydım!..
Pervaneler beni görmezdi bile…
Ben, onlardan önce yanmasaydım! 

Aşk; üç odunla yanan bir ateştir… Eğer bir "harf" daha atsaydılar içine, kül olurdu ortalık!..
Hepimiz, kül olurduk! 

"Bul karayı…" diyenin, kendi kara’dır!.. 

Toprak sıcak, gölge yok; bütün diller kurumuş… Ve yolların üstüne kondurulmuş kuyular!..
Kuyular, kuyulaar;
Hangisinin suyu var?..
…..
Kör kuyulardan ancak körler su içmeye çalışır!

………

NOT:
Eskiden insanlar "ağlayamadıkları için" ağlarmış…
Düşünün bunu!..
Bunu düşünebilmeniz için size bir kitaplar serisi tavsiye ediyorum: Şiirlerle Menkıbeler/Abdüllatif Uyan (Peygamber Efendimizin Hayatı 1 ve 2, Dört Büyük Halife, Anadolu Evliyaları)
Tel: 0212 432 77 94 Faks: 0212 629 70 05

Stop
Muammer Erkul
13 Eylül 2002 Cuma

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir