Yeni yüzler [03 Haziran 2004 Perşembe]

Hayat tekdüze sürmez, dümdüz uzamaz…
Hayat; değişkendir ve bizi de kendine uydurur çoğu zaman…
Biz, aslında her adımda bir kere daha kendimizi kopartırız dünyadan da kendimizin bile haberi olmaz!..

Hayat, dendiği zaman "geçmiş"tir gelen hatırımıza…
Hayat, der ve koca bir dün destesi hatırlarız. Her dün bir kopuştur, ayrılıştır, terk ediş ve terk ediliştir…
İpi dizilmiş tütün yaprakları gibidir artık dünler. Kurutur ve dolayıp yakarsak; kekremsi bir lezzet, ve ince sızılarla iğnelenmiş gizli keyifler alırız derin yerlerimizden,,, o kadar!

Ayrıldığı liman artık hatırlanmayan, varacağı liman ise bilinmeyen gemideki yolcunun şu anki üzüntüsü; kamara kapısındaki boyanın soyulmasıdır,, veya öğle yemeğindeki çorbanın tadıdır,, yahut ikindi güneşinin önünde duran adamın saygısızlığıdır…
Halbuki… Halbuki, martılar vardır havada!..
…..
Martılar, denizde;
Ya hiç yol almadığını söyler insana…
Veya, yolunun bittiğini!..

Hayatın içinde karıştırılıyorken, bizi üzen; alıştığımız simalardan ayrılmaktır çoğu zaman…
Sınıfın bittiğine değil, işyerimizin kapandığına değil; arkadaşlarımızdan ayrıldığımıza üzülürüz genellikle…
Halbuki yeni insanlar; bir devridaim yaptırır içimize!..
…..
Ve halbuki; dibinde çürümüş yaprakların tortusudur biriken, durgun göllerin…

Üstelik… Arkadaşlar, arkadaş iseler, arkadaşlıklarını devam ettirirler ki zaten… Öyle değil mi?.. Ve zaten içimizdeki sevginin yayılması, genişlemesi için de yeni insanlara ihtiyacımız var. Aksi halde çok dar-sınırlı bir dünyada geçerdi hayatımız…

Yani, mutlu kal…
Ümitli ol…
Karamsarlıkla bir şey çözümlenir mi?.. 

…….

İÇİMDEN GELDİĞİ GİBİ
Geçen gün kitapçıda kendimi kaybetmişken gülümseyen bir yüz gördüm, sıcacık… İkbal Gürpınar idi bana böyle bakan. İçimden Geldiği Gibi, yazıyordu kitabının kapağında.
elmayayinevi@elmayayinevi.com
İkbal hanım, bilirsiniz; şiir gibi okur okuduğunu ve yine şiir gibi gülümser. İçinden geldiği gibi yazmış, sizinle konuştuğunu sanıyorsunuz… Az önce bir de şiir buldum kitabın içinde; Kayısı Ağacı… Ve hemen ardına iliştirilmiş olan şu Kızılderili atasözünü:
"Son ağaç kesildiğinde, son ırmak kuruduğunda, son toprak çatladığında, ancak o zaman anlayacaksınız paranın yenmediğini."
Elbette anlayacağız lakin çok geç olacak…

Stop
Muammer Erkul
03 Haziran 2004 Perşembe

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir