Geçen sene, dün…Pırıl pırıl doğmuştu güneş…
Hava güzeldi.
İnsanlar vardı evlerde. İnsanlar vardı caddelerde. Ve yüreklerde sevdalar vardı.
…..
Gün uzadı, gün dayandı, gün direndi; olmadı…
Güneş sonunda denizle, sonunda tepelerle, sonunda çayırlarla buluştu…
Gün sona erdi.
Güneş battı.
…..
İnsanlar vardı evlerde. İnsanlar vardı caddelerde. Ve yüreklerde sevdalar vardı.
Geçen sene, bugün…
…..
Pırıl pırıl doğmuştu güneş…
Hava güzeldi.
İnsanlar vardı evlerde. İnsanlar vardı caddelerde. Ve yüreklerde sevdalar vardı.
…..
Gün uzadı ki; ne uzamak…
Gün dayandı kii; ne dayanmak…
Gün direndi kiii; ne dayanmak…
Olmadı!..
Güneş; sonunda denizle, güneş sonunda tepelerle, güneş sonunda çayırlarla buluştu…
Gün sona erdi.
…..
Güneş battı.
…..
İnsanlar vardı evlerde.
İnsanlar vardı caddelerde.
Ve yüreklerde sevdalar vardı…
Geçen sene, yarın…
…..
Pırıl pırıl doğacaktı güneş…
Olmadı!
İnsanlar yoktu evlerde. Çünkü evler yoktu…
İnsanlar yoktu caddelerde. Çünkü caddeler yoktu…
…..
“İnsanlar” mı?..
…..
Nerdeydi bu insanlar?!..
İnsanlar yoktu!..
İnsanlar yoktu!!..
İnsanlar yoktuuu!!!..
…..
Ve yürekler…
Kalan yüreklerde sevdaya bile yer yoktu…
Kalan yüreklerde sevdalara bile yer kalmamıştı!
…..
Gün, yaşanmadan…
Güneş, doğmadan; battı!..
Geçen sene, sonraki gün…
Güneş gene battı!
Geçen sene, sonraki gün…
Güneş gene battı!
Geçen sene, sonraki gün…
Güneş gene battı!..
…..
Ve geçen bir yıl boyunca hep battı güneş;
Sevdalarını toprağın üstünde bırakarak, “sevda iken” toprağın altında kalanların…
Ve sevdalarını, bastıkları toprağın “herhangi bir yerinde” yitirip… Belki de üzerinde gezindikleri halde onları bulamayanların üstüne battı güneş…
…..
Güneş battı; sayılamadan toprağın altında kalanlarla, sayılamadan toprağın üstünde kalanların üstüne!..
…..
Güneş battı doğmadan…
…..
Ve güneş, batmaya devam ediyor doğmadan!..
Stop
Muammer Erkul
16 Ağustos 2000 Çarşamba