Yüzonüç [11 Eylül 2005 Pazar]

İnsan, sanki gökten inmiş bir yağmur damlası gibi düşer dünyaya…
Yine bir damla su gibi; ya yıkacakların arasına karışır, veya cana can katacakların…

İnsan, bir yağmur damlası gibi gelince dünyaya; hem kendisi bir şeylere/birilerine dâhil olur, hem de ona bir şeyler/birileri dahil olur…
Ya yıkarlar veya yıkarlar bir yerleri!..
Yani ya çamur ve enkaz bırakırlar arkalarında, veya tozları, çamurları, külleri yıkarlar, temizlerler…
…..
Elbirliği ile el birliği farklıdır… Dostların birliğiyle düşmanların birliği aynı manaya mı gelir?
Aslında dostlar da insandır, düşmanlar da…
Ve hatta, düşman bile bir insancıktır neticede, dost da!..

İnsan, gökten inmiş bir yağmur damlasına benzer sanki.
Damlalar arasındaki fark ise;
Biri bilmez akıp gideceğini veya topraktaki bir çatlağa girip yeryüzünden kaybolacağını…
Sen;
…bilirsin!

…..YÜZONDÖRT
Kayıp olsan;
..bende de olmazdın!

…..YÜZONBEŞ
Bir gün şunu anladım:
O güne kadar anladığım her şeyi daha önce de defalarca duymuş, dinlemiş, ama anlamamıştım.
Aynı gün şunu da anladım ki; o gün anladım sandıklarımı sonradan tekrar ve farklı şekilde yeniden anlayacaktım…
Ve yine o gün anladım ki;
Benim anlamaya çalıştıklarımı dinleyen kimseler de aynen benim gibi anlamıyorlar veya daha da kötüsü anladıklarını zannediyorlardı!

…..YÜZONALTI
Aşkın…
Kırk tane daha manası var; sen ile ben arasındakinden başka…
Kırkının kırkar izahı… Ve yine bu kırk izahın, kırkar yorumu!..
…..
Diyorsun ki şimdi;
Bana aşkı anlat!..

Stop
Muammer Erkul
11 Eylül 2005 Pazar


 

1 Yorum

  1. İnsan, gökten inmiş bir yağmur damlasına benzer sanki.
    Damlalar arasındaki fark ise;
    Biri bilmez akıp gideceğini veya topraktaki bir çatlağa girip yeryüzünden kaybolacağını…
    Sen;
    …bilirsin!

    esk.ayşe

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir