400 yıl sonraya mektup [07 Aralık 2007 Cuma]

Artık mektup yazan kalmadı.
Bilgisayar klavyeleriyle yazmaktan; aramızda, eli kalem tutmayı unutanlar var…
Evet ama, öyle mektuplar da var ki, yazılmış; ancak bu kadar olur!..
Aynen şöyle: Soru gelirken bir aslan gibi, cevabı da onun içine konmuş! Yani her kim karşısına çıkmaya cesaret etmiş ise bu aslanın, cevabını bulmuş dişlerinin arasında…
Ve hem kendini, hem de geleceği kurtarmış!

Geçen gün, www.kamerasanat.com adresinden erişilebilinen sitede muhteşem bir mektup örneği gördüm… Bu sitenin sahibi olan kameraman Sayın Halid Abay Beyefendi, bir hatırasını aynen şöyle anlatıyor:
-Bir Mimar Sinan eseri olan Şehzadebaşı Camisi’nin, 1990’lı yıllarda devam eden restorasyonunu yapan inşaat firmasının yetkili mühendislerinden biri, bu çalışmalar sırasında yaşadıklarını televizyonda şöyle anlatmıştı:
Cami bahçesini çevreleyen havale duvarındaki kapılar kemerli. İşte bu kapıların üstündeki kemerleri oluşturan taşlarda yer yer çürümeler vardı. Restorasyon programında bunların yenilenmesi de yer alıyordu. Biz inşaat fakültesinde teorik olarak kemerlerin nasıl inşa edildiğini öğrenmiştik. Fakat taş kemer inşasıyla ilgili hiç pratiğimiz yoktu…
Kemerleri nasıl restore edeceğimiz konusunda ustalarla toplantı yaptık.
Sonuç olarak, kemeri alttan yalayan bir tahta kalıp çakacak… Daha sonra kemeri yavaş yavaş söküp, yapım teknikleri ile ilgili notlar alacak… Ve yeniden yaparken bu notlardan faydalanacaktık.
Kalıbı söktük. Sökmeye de haliyle kemerin kilit taşından başladık.
Fakat taşı yerinden çıkardığımızda, hayretler içinde kaldık. Çünkü iki taşın birleşme noktasındaki silindirik boşluğa yerleştirilmiş bir cam şişeyle karşılaştık. İçinde ise dürülmüş bir kağıt vardı…
Şişeyi açıp kâğıda baktık. Osmanlıca bir şeyler yazıyordu…
Hemen bir uzman bulup okuttuk. Bu bir mektup idi. Büyük sanatkâr, koca usta Mimar Sinan tarafından yazılmıştı. Ve bize şunları söylüyordu:

“Bu kemeri oluşturan taşların ömrü yaklaşık 400 senedir.
Bu müddet zarfında bu taşlar çürümüş olacağından, siz bu kemeri yenilemek isteyeceksiniz. Büyük bir ihtimalle yapı teknikleri de değişeceğinden, kemeri yeniden nasıl inşa edeceğinizi bilemeyeceksiniz.
İşte bu mektubu ben size, bu kemeri nasıl inşa edeceğinizi anlatmak için yazıyorum…
…..
Koca Sinan, böyle başladığı mektubunun devamında; kemeri inşa ettikleri taşları Anadolu’nun neresinden getirttiklerini söylüyor, diğer malzemelerin hangilerini nasıl kullandıklarını izah ediyor ve teferruatıyla kemer inşasını anlatıyordu…

Bu mektup, bir insanın, yaptığı işin kalıcı olması için gösterebileceği çabanın insanüstü bir örneğidir. Bu mektubun önemi; modern çağın insanlarının bile tahmin etmekte zorlanacağı taşın ömrünü bilmesi, yapı tekniğinin değişeceğini bilmesi, 400 sene dayanacak kâğıdın ve mürekkebin nasıl yapılması gerektiğini bilmesi gibi yüksek bilgi seviyesinden gelmektedir. Şüphesiz bunlar, o koca mimarın erişilmez özelliklerindendir.
Ancak, erişilmesi gerçekten zor olan bu bilgilerden çok daha muhteşem olan;
400 sene sonraya çözüm sunma gayretindeki sorumluluk duygusudur…
 

Stop
Muammer Erkul
07 Aralık 2007 Cuma

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir