Başarının şablonu başaranlardır [17 Temmuz 2002 Çarşamba]

İyi bakın… Başarmış insanlarda, ve özellikle de “başarılarını sürdürebilmiş” insanlarda; kazanmanın sırlarını da, artık kazanamamanın sebeplerini de bulabilirsiniz.
İyi bakın;
Bunu görebilirsiniz!.. 

Bizler, mühim başarıların şahidi olduğumuzdan, şanslıyız…
Öncemizde, bir iki “kara kuşak” yaşadı!..
İnsan sayılmak, ve hatta sadece hayatta bırakılmaktan daha özel bir taltif, daha büyük bir ödül beklemeyi aklından bile geçiremeyen öyle nesiller idi ki bunlar; kendi ayağındaki çarıkları ve boyunun yetiştiği yüksekliğe kadar ağaç kabuklarını dahi yemeğe mahkum edilmişlerdi!.. Bütün doğanlar arasında yaşı otuza-kırka varabilen kişi sayısı o kadar az, o kadar azdı ki; “ihtiyar” bunlara denirdi!..
Böyle bir zulmü kimlerin niçin yapıp, kimlerin nasıl sebep olduğunu unutmamalıyız belki; ama gözümüzü ve zihnimizi dünkü çamurlu sokaklarda bırakmayıp yarınlara doğru salmalı, geleceğe doğru sürmeliyiz… Süzülmeliyiz yani bir yarış atı gibi!.. Çünkü bize durmak yok, Türke durmak yaraşmaz!..
Bize; “yarışı terketmek” yakışmaz asıl!.. 

Konumuza geri dönüp şöyle özetleyelim:
Herkes başarılı olmak ister, ama kimse çalışmak istemez!..
Halbuki başarı kadar neredeyse hiçbir şeyin şablonu konmamıştır ortaya?..
Göbek atmanın şablonu olmaz, balık tutmanın şablonu olmaz, uçurtma salmanın, türkü tüttürmenin, masal anlatmanın şablonu olmaz… Özel kaabiliyet sahibi kişiler için tavsiyeleri olur böyle şeylerin. Ayrıca bunların da başarı için çaba göstermeleri gerekir…
Başarının şablonu vardır, yani içine girilecek olan bir kalıbı!.. Senin harcının-mayanın-karışımının ne olduğu bile, sonradan gelir!..
…..
Başarının kalıbına girmeyen, onun şeklini alamaz!..
Anlaşılıyor mu “laklakçı” kahve adamlarının, ve “cakcakçı” pencere kadınlarının başarıyla niye tanışamadıkları?.. 

Dikkat edince farkedilir ki;
Başarının şablonu başaranlardır…
Başaranlar, işte bu yüzden konulurlar ortaya… Bakılsın, incelensin, öğrenilsinler diye… Her birinin bedeli (belki de) birer ömür fiyatında olan büyük tecrübeler “en ucuza” alınsın diye…
Doğru olan; doğru kişiye, doğru gözle bakmaktır!.. 

İşte bunları bilip, “neyi başarabileceğini” hissedecek, istikametini belirledikten sonra hareket etmeye karar verecek, ve başarılı kişilerin neler yapıp-neler yapmadıklarını inceleyerek, açtıkları yoldan yürüyeceksin!..
Hedefe varmak; seni aşıyor olsa bile!..

Stop
Muammer Erkul
17 Temmuz 2002 Çarşamba

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir